Nazım'a
Bize bakıyor 60 yıl uzaktan
Elleri cebindeki resmin
Cana geliyor dilimizde ismin
Takip ettik yayından fırlayan okun izini
Yardık Firavun’un
En kudretli denizini
Yok olmadın yerin altında
Cansuyu verdik toprağa
Karıştı vücudunun her zerresi hayata
Kâh Moskova’da süzülen bir kartalın kanatlarında
Kâh Gülhane’de bir ceviz ağacının dallarındasın
Duyuyorsun
Kâğıttan kaplanın hazin inleyişlerini
Artık çiğ çiğ yiyemiyor etimizi
Çekiyoruz MacArthur’ların dişlerini
Şiirler yazıyor şairler
Yoktan var olan şehirlere
Koşuyor rüzgâr kanatlı al atlarımız
Güneşin düştüğü yere
Alametler dirildi
Encam vakti geldi
Kurtardık kanlı kelepçeden bileklerimizi
Attık bahar ateşinin ortasına yüreklerimizi
Tankı namlusundan
Namluyu gözünden vurdu sapan
Çelik zırhları
Kâğıt gibi kesti orak
Ayağa kalktı artık şark
Ve bir daha esir olmayacak
Bilirsin
Ayağa kalktı mı şark
Toprak kalkar ayağa
Demirden dağlar erir
Fay hatları gerilir
Ve çorak topraklardan İsrafil’in suru üflenir
O surun peşinden yeni bir dünya dirilir
Hala kıvranıyorlar açlıktan
Parlak şamdanlı sokaklarda
Çıplak ayaklı çocuklar
Kıvranmayacak
Ekmek ve hürriyet yetmiyor hala hepimize
Yetecek
Bitmedi vahşi Batı’nın ihaneti insana
Bitecek
Gelmedi yardan gayrısının paylaşıldığı günler
Gelecek
Çünkü AYDINLIK
Dünden daha aydınlık artık
***
Önümüz bahar
Ve döğüşüyoruz hala
Her şeyi yaratanın
Mukaddes karnı doyana kadar
Hükmedeceğiz
İnsana değil
İnsanın yarattıklarına
Ve bir gün olduğunda
Dünyanın tüm yemişleri bizim
Gezecek elleri cebinde
Bütün ülkelerde sosyalizm