Ne güzel bugünkü bayramlar!
Bayramlar hangi toplumda olursa olsun insana mutluluk, sevinç, neşe, bazen de hüzün veren günlerdir. İnanç, gelenek, âdet, töre ve ulusal heyecanlar harman olur bayramlarda. Milli bayramları başka bir gündeme bırakırsak dini bayramlardan biraz bahsetmek istiyorum. Hemen hemen bütün inançlarda bayram bir gerçek. İşte onlardan biri de İslâm inancının Ramazan Bayramıdır. Kutsal Ramazan ayı boyunca tutulan oruçlara son noktanın koyulduğu günlerde yani Ramazan Bayramındayız. Ramazan Bayramı diyorum ama bayramın adının dahi tartışma ve didişme konusu haline gelmesine gülmek mi, ağlamak mı gerekir tam bilemiyorum. Mâdem bayram günündeyiz tebessüm edip geçmek ve bayramın tadını çıkartmak belki de en doğrusudur.
Bu bayrama geçmişte hem Ramazan hem de Şeker Bayramı derdik. Kimse de kimseye “doğrusu bu” diye parmak sallamazdı. Sonralarında bir kıyamet koptu ki akıllara ziyan. Toplum olarak “Dinler Tarihi” konusunda “İlâhiyat Doktorası” yaptığımız için “Ramazancılar” ve “Şekerciler” karşı karşıya geldiler. Bu komedi devam ederken son yıllarda üçüncü bir takım daha zuhur ediverdi. “Bir siz eksiktiniz şimdi tamam olduk” dediğimiz takım ise; “Şeker değil o şükür şükür!” diye duruma etimolojik bir derinlik kattı. Hay Allah! meğerse yıllardır şükürü şeker anlamışız. Ciddi bir algı sorunu içinde olduğumuzun utancıyla yerin dibine geçip, yeni bir bilgi ile aydınlanmış olduk. Yazarken bile kendi kendime gülüyorum, var mı bizim kadar her anını bu kadar renkli yaşayan bir halk?
BAYRAMIN GERÇEKLERİ!
Bayramlar aslında bu bilgiçliklerin dışında bizleri çocukluk, yaşlılık ve ölüm gibi yaşamın değişmez gerçekleri ile buluşturan günlerdir.
Sondan başlayalım yani ölümden…
Bayramdan bir gün önce yani arife günü ailece temiz kıyafetler giyilip kabristana gidilir. Önceliğimiz yitirdiklerimizle bir anlamda bayramlaşmaktır. Hangi toplum ölüleri ile bayramlaşır bilmiyorum ama Türkler hüznü sevinçle buluşturmayı ve ölülerini yaşamın içine almayı başarmış bir millettir. Mezarlara bırakılan bir demet çiçekte, toprağın kabartılmasında, ibrikle dökülen suda, okunan Fâtiha’da bir anlamda; bayram şekerini, içilen köpüklü kahveyi, avuçlara dökülen birkaç damla kolonyayı ve bayram sohbetlerini hissetmeniz mümkündür. Ölümü dahi “Vuslat” olarak karşılayan öğretilerin bu topluma asıl kattığı yaşamsal gerçekliğin yerleşmesi ve kabulüne öncülük etmek değil de nedir? O gerçeklik en mutlu günlere yitirdiklerimizi ortak ederek, yaşamın sürekliliğini sağlar. Bayramlar “uçmağa varanlarla” sarılıp kutladığımız, hasret giderdiğimiz günlerdir. Gerçeği yaşayarak kabul eden toplumlar sağlıklı olur. Bayramlar toplum sağlığına ilaç, zehirlere panzehir, mikroplara antikordur.
HER ŞEY AİLEDEN BAŞLAR(!)
Bayramın bir diğer değişmezi ise çocuklardır… Bayram çocuk sevincidir. Bahşişler, harçlıklardır, şekerdir… Ama büyüklerin ağzında bir türlü bitmeyen “Aahh! Nerde o eski bayramlar?” cümlesi. Bıktım bu kötücül cümlelerden. Yalnızca büyükler mi? Tüm medyada, gazetelerde, sohbetlerde “Bizim zamanımızda bayramlar” terânesi bitmiyor… Kısacası gençlerimizin, çocuklarımızın yaşadıkları bayramdan uzaklaşmaları için koro halinde bağırıp duruyoruz. Herkes anılarını pazarlama derdinde. İyi de bu gençler, çocuklar nasıl sevecekler bayramı? Nasıl mutlu olacaklar bayram gününde? Nasıl sürecek bu gelenekler manzûmesi.
Çok zor değil... Mâdem geçmişi özlüyorsunuz, hadi o zaman aynısını çocuklarınıza da yaşatmak sırası sizde. Ailece yapılan bayram sabahı kahvaltısı ile başlayın. Sevindirici olan şu ki bayram kültürünü yaşatmaya gayret gösteren ailelerin sayısı gittikçe artıyor. Sevindirici çünkü; aile mahalle, mahalle halk, halk millet demektir. Vatan Partisi İBB adayı İbrahim Okan Öztürk’ün projeleri içinde mahalle kültürüne olan vurgu ve kapsamlı vizyon bunun için önemlidir. Bunun için mahalle muhtarları önemlidir (!) Onlar Millet duvarının tuğlalarıdır.
Vee! Bayramlarımızın son vazgeçilmezi yaşlılarımızdır. Ziyaretlerin sebebi de budur. Bizde emeği, hakkı olan büyüklerimizi ziyaret edip, yalnız olmadıklarını hissettirmek. Hâl hatır sorup mutlu demleri hatırlamak, hatırlatmak.
BAYRAMLAR EMPERYALİZMİN ÖNÜNDE EN ETKİLİ BARİKATTIR!
Kısacası bayramlarımız toplumumuzun taşıyıcı kolonlarıdır. Emperyalizmin aile kurumumuza saldırılarının en ağır silahlarla yapıldığı bu süreçte görevimiz, bayramlarımıza mutlaka sahip çıkmak, gençlerimize çocuklarımıza sevdirmek olmalıdır. Her bayramda “Benim balonlarım vardı” şarkısını dinleyip sızlanmak bize bir şey kazandırmadı hep kaybettirdi.
Tabii bir de müziğimizde, edebiyatımızda bayram olgusu var ki, onu da bir dahaki bayramda yazar çizeriz.
Aaaa! Bu arada unutmayalım bayramlar güzel Türkçemize birçok deyim ve atasözü de hediye etmiştir. Bir örnekle bitirelim;
“At ölür, itlere bayram olur!”
At kültürdür, töredir, namustur, dirliğin sembolüdür.
Demek ki ata iyi bakmak gerek
Hepinizin bayramı kutlu olsun, büyüklerimin ellerinden, küçüklerimin gözlerinden öperim. Hele ki ucunda mendil içinde harçlık varsa hiç de öyle utanıp hayır falan demem.