Ne olimpiyatı, selam vermezler
Kimin neyi tartıştığını, ne söylediğini anlamak olası değil. Güzel ülkem, Türkiyem'de insanlar bir tuhaf. Hesap vermek durumunda olanlar, pişkinliğe vurup, vermeleri gereken hesabı soruyorlar. Yahu yemeği pişiren sen, servis yapan sen, yiyen sen. Bizler uzaktan, sizler öyle istediğiniz için seyrediyoruz. Sonra dönüp bize hesap soruyorsunuz. Yuh artık. İstediniz de yardıma gelmedik mi? Aman yanlış anlaşılmasın diye, eleştiriyi bile cımbızlayarak yaptık, yeter ki olimpiyatı Türkiye alsın. İnsanların konsantrasyonu bozulmasın diye.
Bizim gibi insanların final oylamasında ne kadar heyecanlandığını biliyor musunuz? Ben kendi payıma, Türkiyem'de yaşarken bir olimpiyat görmeyi ne kadar delicesine istiyorum biliyor musunuz. Yaşam tarzım spor, futbol. Olimpiyatı alalım da, tesis kapıcılığı bile yapmaya razıyım hazırım. Benim gibi bu ülkede milyonlarca var. Ve de bu durumda olan insanlara, bu ülkenin Spor Bakanı "kına yakın" diyor. Ayıp ve terbiye kelimeleri bu ifade karşısında yetersiz kalıyor. Hala da istifa etmeyip görevinin başında. Başbakan Tayyip Erdoğan görevden almak için ne bekliyor anlamıyorum.
Olimpiyatı bize vermemeleri için biber gazından, öldürülen gençlere dek bin tane neden sayılabilir. Hepimiz bunları biliyoruz. Onların dışında asıl söylenecek şey şudur; Bakan Suat Kılıç bu ülkenin sporuna, sporcularına yetersiz ve yakışmıyor. Üstelik kendi partisine de prestij kaybettiriyor. Bunu eğer göremiyorsanız, sporda neden baş aşağı çakıldığımızı da anlamıyorsunuz demektir. Ayrıca, biz vatandaşız, yorumcuyuz, kına yakma lafını kendi aramızda kullanabiliriz. Ama Türkiye'nin bakanlık koltuğunda oturan biri bunu yaparsa, artık o koltukta oturmamalıdır. Aksi takdirde değil kına yakmak, nişadır sürseniz ne olimpiyatı, selam bile vermezler.
Beşiktaş yöneticisine alkolmatik
Beşiktaş yöneticisi Yalçın Kaya Yılmaz alkol uygulamasının ilk kurbanı oldu. Beşiktaş-Trabzon maçının "PROTOKOL" tribününde alkol aldığı için sayın spor savcısı hakkındaki yasaklama kararını güvenlik birimlerine bildirmiş. Herhalde kapı girişinde yaka paça yakalayıp dışarı atacaklar. Başka türlüsü aklıma gelmiyor. Düşünün bu ülkede katiller, tribünde- dışarıda futbol karşıtlığı nedeniyle adam vuranlar ellerini kollarını sallayarak stadlara giriyorlar.
Yahu beyefendiler, sizin uğraşacak başka işiniz yok mu? Yalçın Kaya Yılmaz beyi hiç tanımıyorum. Ama belli ki, birileri önceden tanıyor ve ona takmış. İbreti alem için illa da cezayı verecek. Kına yaksın diyenlere sesleniyorum. Alkol aldığı yer Protokol tribünü. Olimpiyatı bize vermediler diye tepineceğinize verdiğiniz kararın onlar tarafından nasıl karşılanacağını araştırın. Duymayacaklar mı?
Pekiii, olimpiyatı alsaydınız, protokol tribünlerinde alkol ikram edilmesine karşı mı çıkacaktınız. "Burası Türkiye burnda böyle" mi diyecektiniz. Zira biz oralara gittiğimizde beyaz eldivenli, mini etekli kızlar bizlere alkol servisi yapıyorlar, efendi gibi kokteyllerle, peynirlerle yudumluyoruz. Maazallah, o kızlardan biri öne eğilip, örneğin Başbakanımıza servis yaparken, arkada oturanların gitti abdesti maptesti... Tuh, tuh, tuh. Lütfen şu yasaklarınızı ve uygulama şeklini bir daha gözden geçirin. Eğer dünya ile entegre olmak istiyorsak, finaller, olimpiyatlar istiyorsak, şu işleri bir kez daha düşünün ve ince ayarlama yapın.
Yordun bizi milli takım
Romanya'yı müthiş heyecanlı bir maçtan sonra geçtik. Güven tazeledik, kendimize geldik. Yeniden "biz de yaparmışız" dedik. Ama biliyorsunuz, adetimizdir. Ya istim, bu kez de olduğu gibi arkadan gelir. Ya da dereden geçip, çayda boğuluruz. Bunu Estonya maçı için söylüyorum. Zira eğer desplasmanda oynayacağımız o maçı kazanmazsak, Hollanda ile oynayacağımız finalin hiçbir kıymeti harbiyesi kalmaz.
Dava bununla da bitmiyor, o arada Hollanda kendi sahasında en azından Macaristan ile berabere kalmalı. Yine yetmedi, grup ikilcileri olanların puanları da play off'a katılabilmemiz için bizden az olmalı. Malı, malı, malı. Yani Teknik Direktör Fatih Terim'in dediği gibi ip cambazlığına devam ediyoruz. Etmeye devam, devam da yordun bizi be Milli Takım. Kağıt kalem elde hesap yapıyoruz. Yalnız gruptaki rakiplerin değil, diğer gruplardaki ikincilerin maçlarını da takip etmekten telef olduk.