Neden örtülü operasyon değil de açık çatışma?
ABD, AKP iktidarı içindeki "restorasyon" girişiminde, niye kolun kırılıp yen içinde kaldığı örtülü bir operasyon yerine, Erdoğan-Cemaat arasında her iki tarafta da ciddi hasara yol açan açık bir çatışmaya başvurmak zorunda kaldı? Libya ve Suriye konularında Erdoğan'ın 180 derecelik dönüşler yapmasının kolaylıkla sağlandığı göz önüne alınırsa, ABD'nin elinde Erdoğan'ı kapalı kapılar ardında hizaya sokmak için yeterli koz olmadığını düşünmek gerçekçi olur mu?
ABD'nin algıladığı yakın tehlike
Ülkemizde ve bölgede zayıflayan ABD ve uzantılarına karşı halk direnişi son yıllarda dalgalar halinde yükselişe geçti. Bunun sonucunda Erdoğan yönetiminin içeride ve dışarıda manevra alanının daraldığı ve ABD tarafından kendisine yüklenen görevleri istendiği gibi yerine getiremez hale geldiği doğrudur. Doğru olmayan, ABD operasyonunun tek başına bu nedene bağlı olduğunu düşünmektir. Sorun bundan ibaret olsaydı, ABD açısından kendisine doğrudan bağlı güçler içinde bu kadar ciddi bir yıkımı göze alması gerekmezdi.
Ülkemizde özellikle son iki yıl içinde kabaran halk hareketi, milli bir cephenin inşası için son derece olumlu bir ortam yarattı. Geleneksel olarak Batı yanlısı bir tutum alan kimi çevreler halk hareketinin çekim alanı içine girmeye başladılar. ABD yanlısı ittifak içinde ciddi çatlaklar başgösterdi. Erdoğan yönetimi, ABD açısından işlevinin giderek körelmesinin yanı sıra, bu sürecin hızlanmasına yol açan tutumlar almaya başladı. Sonuç olarak, ülkemizde iktidara yürüyen milli bir güçbirliğinin oluşumu, ABD açısından bir "yakın tehlike" olarak algılanmaya başladı.
Milli Güçbirliği'ni baltalama
ABD operasyonunun en önemli hedeflerinden biri, bu milli cephe oluşumunun baltalanmasıdır. Hesap, Erdoğan yönetimine karşı birikmiş milli öfkeyi bölme üstüne kuruludur. Buna göre, Erdoğan'a karşı Cemaat'in tetikçiliğini yaptığı harekatın rüzgarı, Cemaat'le işbirliği konusunda "ikna edilmiş" olan CHP ve MHP yönetimlerinin yelkenini doldurarak, onların İşçi Partisi'nin öncülüğünü yaptığı Milli Güçbirliği'nden uzaklaşmalarını sağlayacaktır. Böylece CHP ve MHP yönetimleri, ABD yanlısı AKP iktidarının restore edilmesinin "kolaylaştırıcıları" olarak ABD'nin başını çektiği "güçbirliği"ne dahil edilecektir. Böyle bir planın uygulanması ise, ancak açık bir çatışmanın sahneye konmasıyla olanaklıdır.
Çatışma derinleşecek
Erdoğan-Cemaat çatışmasının nasıl bir seyir izleyeceği konusunda, ABD'nin kendi araçları arasında eşgüdüm sağlamada zorluk çekmesinin yanı sıra, ABD egemen çevreleri içindeki bölünmüşlük de önemli bir rol oynayacaktır. Erdoğan, ABD nezdinde yeniden makbul hale gelmenin tek çaresini gücünü kanıtlamakta görmektedir. Cemaatin ABD açısından daha kalıcı bir araç olmasına karşın, onun ABD'nin gözündeki değeri de, yine bu güç sınamasında göstereceği başarıya bağlıdır. Onun için yerel seçimlere giderken bu gladyatör döğüşünün derinleşerek devam etmesi söz konusudur. Bu, çatışan iki tarafın çürümüşlüğünü de daha açık biçimde gözler önüne serecektir.
ABD planını boşa çıkarmak
ABD'nin korkusu, milletimizin umududur. Yerel seçimlerde görev, ABD planını boşa çıkararak, milli bir iktidara giden yolu milletimizin gözünde bir çekim merkezi haline getirilmesidir. Bugün bu yol, ABD ve uzantılarının karabasanını oluşturan milli güçlerin birliğini sağlama irade ve yeteneğine sahip olan İşçi Partisi'ni güçlendirmekten geçmektedir.,