Neyin hırsıdır bu?
Durup dururken Gezi’ye alışveriş merkezi inşaatı yapmayı yeniden gündeme getirdin...
İyi de neyin nesi bu inat?
Sağlıklı bir ruha sahip hangi insan, hangi devlet adamı bir “toplumsal yarayı” böylesine büyük bir “kin”le kaşır?
***
Ölen çocuklarımız; yetmedi mi?
Yetmedi mi ensesinden vurulan oğullar?
Gözleri çıkan kızlarımız yetmedi mi?
Yetmedi mi kodese tıktığın aslanlar?
***
Ne o, “katil” diye bağırmış birileri...
Bir başkaları “Hırsız” demiş...
Yaran yoksa bu alınganlık, bunca öfke niye?
Dünyadaki hangi siyasetçiye söylenmiyor ki bu sözler?
***
Şimdi, küllenen bu ateşi yeniden yakacaksın da ne olacak?
Sevenlerin mi artacak?
Rüyalarını süsleyen “şeriat düzenini” mi geri getireceksin?
Daha mı büyük politikacı olacaksın?
Olacaksın da; daha ne kadar olacaksın?
Belediye başkanı oldun; yetmedi...
Parti başkanı oldun, yetmedi...
Başbakan oldun; yetmedi...
Şimdi cumhurbaşkanısın, bu da mı yetmiyor?
Kendine göre fiilen başkansın, kimilerine göre padişah...
Hatta halife!
Daha neyin hırsıdır bu?
Daha neyin bitip tükenmek bilmeyen kavgasıdır!
***
Sokak çocukları gibi bir elinde taş, ha bire bağırıp duruyorsun...
Ha bire tehdit savuruyorsun!
Senin gibi düşünmeyenleri ve yaşamayanları ezmekse seni mutlu edecek olan...
Hani; şu tırnağının ucu var ya, o kadar yürekliysen...
Bırakırsın tüm unvanlarını, koltuklarını, yaldızlarını, pullarını...
Bırakırsın korumalarını...
Bırakırsın kurduğun polis ordularını...
Bırakırsın tanklarını, TOMA’larını, gazlarını, kimyasallarını...
Öyle çıkarsın sokağa...
Söyleyecek sözün varsa, öyle söylersin!
Canın ille de kavga etmek istiyorsa, seçersin aramızdan birisini...
Bir güzel döver ya da dayak yersin erkekçe...
Hani, serde Kasımpaşalılık var ya; biraz kırıntısı kaldıysa hâlâ, kıvırırsın gömleğinin kollarını, çıkarsın er meydanına...
Zararı yok, ilk yumruğu da sen atarsın!
Ama bizim vergilerimizle alınan TOMA’ları, biber gazlarını...
Maaşlarını bizim ödediğimiz bizim evlatlarımızı sürmezsin üstümüze...
Talimat verip... Yine bir “Afrika Gezisi”ne kaçamazsın...
***
Duy sesimi ve elini kalbinin üstüne koy:
Koskoca memleketin tek seveni kalmadı senin yüzünden!
Adın artık tüm dünyada “diktatör” ile eş...
Ve sen yine...
Hâlâ...
Dönüp, dönüp...
Gezi Parkı’na yaptıramadığın AVM’nin kavgasını veriyorsan eğer...
Allah o AVM’nin belasını versin!
***
Yazıktır...
Sana her şeyini veren bu ülkeye, bu halka...
Daha fazla kötülük etme!
Delirme, delirtme!
Bizi doğduğumuza pişman ettin...
Etme!
10. YIL
Bolu’daki törenlerde ve okullarda 10. Yıl Marşı’nın çalınmaması talimatı veren İl Milli Eğitim Müdürü Yusuf Cengiz’i protesto etmek isteyen CHP’li gruba polis müdahale etti.
Aralarında CHP Bolu Milletvekili Tanju Özcan’ın da bulunduğu 20 kişi gazdan etkilenerek hastaneye kaldırıldı.
O gaz; CHP’lilere ve Tanju Özcan’a değil...
“Başta bütün dünyanın saydığı Başkumandan”a...
Sonra “istiklal kavgası”na...
“İmtiyazsız, sınıfsız, kaynaşmış bir millet”e...
Ve bu dizeleri yazan Faruk Nafiz Çamlıbel ile Behçet Kemal Çağlar’a...
Besteleyen Cemal Reşit Rey’e sıkıldı.
***
Müdür Bey hâlâ kendisini, “10’uncu Yıl Marşı mı kaldı? 100’üncü yıl besteleniyor artık?” diye savunuyor.
A benim “morkoloz” müdürüm; o zaman yüzlerce yıl öncesine ait mehter marşları hangi akla hizmet hâlâ çalınıp duruyor?
“Maçan” yiyorsa onları da yasaklasana!
GÜNÜN SORUSU
AKP yandaşı Kanal A’da yayınlanan “Sınır İhlali” isimli programda sunucu, “Müslümanların şu anda isteyip de Türkiye’de özgürce yaşayamadığı şey nedir?” diye sormuş... Konuklardan Hasan Açıkalın adlı morkolozun yanıtı, “İslami şartlara göre evlenemiyorlar. Tek eşlilik var. İkinci eşin, üçüncü eşin yasal hakları yok” demiş... Sorum bu arkadaşa:
İslami şartlara göre, kölelik ve cariyelik düzenine geçmeyi de ister misin?
Oruçsuz şöhretlere iftar!
Cumhurbaşkanı sanatçılara ve sporculara iftar ziyafeti vermiş!
Tiplere bakıyorum; aralarında gerçekten “sanatçı” denilebilecek bir kişi bile yok!
Hepsi “televole” yıldızı...
Bunların “şöhret”i, bu ülkenin sınırlarına kadar! Diğer ülkelerde sanatıyla tanınan ve saygı duyulan tek kişi bile yok...
“Sporcu”lar; onlardan da beter!
Vergi kaçakçığından hüküm giymiş eski bir topçu, en ön planda...
Dünya şampiyonu olan ya da olimpiyatlarda ülkemizi temsil eden sporcularımızın çoğu davetliler arasında yok...
Neden?
Çünkü onlar “biat” etmedi...
Bu “iftar ziyafeti”, oruç tutmasalar da sadece “sarayın morkolozları” için...
***
Amaaan canım; ben de boşuna kafa yoruyorum işte!
Böyle “saray”a böyle sanatçı ve sporcu!
Daha başka ne olacaktı ki?
156+338!
Abdullah Gül’e “yazmaya” devam ediyoruz. Sıra, Kerim Karcı’da:
“Abdullah Bey...
Huber’i işgal ettiğiniz günlerde sizin adınıza yapılan masrafları ödediğinizi söylemiş ama makbuzları göstermemiştiniz? Bir yılı aşkın zamandır soruyoruz:
Bu makbuzlar ağaca mı çıktı?
Ağacı balta mı kesti?
Balta suya mı düştü?
Suyu inek mi içti?
İnek dağa mı kaçtı?
Dağ... Yandı, bitti, kül mü oldu?”
GÜNÜN İSYANI
Meclis’teki Eğitim Torba Yasası’ndan, AKP’li ve HDP’li vekillerin oylarıyla “akademisyen vekillere” kıyak çıkmış! Vekillikten sonra akademisyenliğe devam etmek isteyenlerin maaşı, yıllarca göreve devam eden meslektaşlarıyla eşitlenmiş... Beyler böylece hem tam akademisyen maaşı, hem de emekli vekil maaşı alabilecekmiş... İsyanım şu günlerde gırtlak gırtlağa olan ama konu “çıkar” olunca uzlaşıveren AKP ve HDP’li vekillere:
Her şey yalan, para gerçek; değil mi?