29 Eylül 2024 Pazar
İstanbul 20°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Neyin intikamı? Bu iş özürle bitmez gibi... -(TAMAMI)

Özdemir İnce

Özdemir İnce

Eski Yazar

A+ A-

Bu yazıyı yazmak için oturduğumda, tam anlamıyla bir boğuntu halindeydim. Başlangıçta bir sivrisinek olan boğuntu, televizyonları (Haber-Türk, Sky, CNN-Turk ve NTV), yaptırdıkları tartışmaları izledikçe, adının önünde “Doç.Dr.” gibi unvanlar yazan budalaları duydukça, kabusa dönüştü. Düşünsenize: Vakti zamanında baskıya uğradıkları (!) için, AKP’nin bozuk ayar İslamcılarının gaddarlığını haklı görüyorlar. Bunları düşünürken, Doktora Öğrencisi Engin B.’nin iletisi geldi. Okuyalım:

***

“Cuma gününden bu yana Taksim’de olayların içinde ve sonrasında her gece Gezi Parkı’ndaydım. Naçizane Facebook’taki tanışlarımla aşağıdaki yazıyı paylaştım. Zamanınızın çok kıymetli olduğunu tahmin etmekle beraber yine de düşüncelerimi sizinle paylaşmak istedim.

Bugün evde TV’leri izleme, olayların nasıl değerlendirildiğini görme fırsatım oldu. Birileri ısrarla tıpkı RTE gibi, ne istiyor Gezi Parkı’nda ki bu gençler diye soruyor? Gezi Parkı protestolarına katılan gençler öyle farklı sosyal kesimlerden ve siyasi görüşlerden geliyorlar ki, tek vücut halinde ne istediklerini söylemek kanımca pek mümkün değil. Ancak bence bu gençlerin ne istemedikleri gayet belli ve çok net. Naçizane bunları sizlerle paylaşacağım. Harekete katılan dostlarımdan eksiklerimi doldurmalarını rica ederim...

- Bu gençler öncelikle Gezi Parkı’nın Topçu Kışlası, AVM veya altında opera olan bir cami veya başka bir şey yapılmasını istemiyorlar.

- İstanbul’un ciğerleri ve su havzası olarak bilinen kuzey ormanlarının 3. Köprü, 3. Havalimanı veya birtakım “çılgın projeler” ile katledilmesini istemiyorlar.

- Bu gençler sayısı ne olursa olsun bu topraklarda yaşayan insanların göz ardı edilerek, yok sayılmasını istemiyorlar.

- Bu gençler kendilerine hizmet etmek için seçilmiş bir insanın kulu olmak, ona biat etmek istemiyorlar.

- Kaç çocuk sahibi olacağına varıncaya kadar birilerinin burnunu yatak odasına, özel hayatına sokmasını istemiyorlar.

- Kindar olmak istemiyorlar.

- Biri istedi diye milli içkisinin ayran yapılmasını, alkollü şeyler içtikleri için aşağılanmayı istemiyorlar.

- Bu gençler Ata’larına saygısızlık edilmesini istemiyorlar.

- Kendileri için kutsal olan bayraklarına el uzatılmasını istemiyorlar.

- Bir daha tekrarlanmaması için Reyhanlı’da ölen vatandaşlarımızın unutturulmasını, sorumlularının bulunmadan olayın üstünün kapatılmasını istemiyorlar.

- Manevi değerlerine sahip çıkıyor ve yaratan ile aralarına bir badem bıyığın girmesini istemiyorlar.

- Cumhuriyetimizin ürettiği kıymetli kamusal değerlerin, kamu mallarının yok pahasına satılıp, yandaşlara peşkeş çekilmesini istemiyorlar.

- Devletlerinin “yurtta sulh, cihanda sulh politikasını” terk ederek, emperyalist güçlerle birlik olmasını, iç savaş kışkırtıcılığına soyunarak birtakım mazlum millet ve ülkelerin parçalanmasına alet olmasını istemiyorlar.

- Bu gençler 1 Mayıs, 29 Ekim, 19 Mayıs, 30 Ağustos, 23 Nisan gibi işçi ve milli bayramlarını nasıl kutlayacaklarına karışılmasını, çeşitli bahaneler ile yasaklanmasını istemiyorlar.

- Bu gençler 4+4+4 gibi çağ dışı yöntemlerle akıl ve bilimden yoksun bir eğitim almak istemiyorlar.

- Cumhuriyetleri’nin ve birlikteliklerinin parçalanarak, birbirlerine düşman edilmek istemiyorlar.

- İnsanların sorgusuz sualsiz tutuklanarak (örneğin: parasız eğitim talep ettikleri için tutuklanan öğrenciler), peşinen suçlu ilan edilmesini istemiyorlar.

- Sırf dertlerini dile getirdikleri için “analarını da alıp gitmek” istemiyorlar.

- Mevcut gerçekleri saptırarak tarihi yeniden yazmaya çalışan bir takım sahte aydınların kendilerine akıl vermesini istemiyorlar.

- Tüm değer yargılarının çıkara ve paraya endeksli hale getirilmesini, sadece tüketen, üretmeyen bir toplum haline gelmeyi istemiyorlar.

- Belli sorunların çözümünde bilimsel yaklaşımlar dururken gidip ulemaya sorulmasını istemiyorlar.

- Bu gençler “Demokrasi”, “Barış”, “Özgürlük” gibi evrensel sözcüklerin içinin boşaltılarak çıkar amaçlı kullanılmasını istemiyorlar.

- Sağduyuludur ve ne yapacaklarını çok iyi bilirler. Bir takım BOP eş başkanlarının onlara ne yapacaklarını, nasıl giyineceklerine ve nasıl yaşayacaklarına dair akıl vermelerini istemiyorlar.

- Kısaca bu gençler bütün gücü elinde tutan, yasama organını (Meclis’i) isterse kilitleyebilen, isterse feshedebilen, yüksek yargıçların çoğunu istediği gibi atayabilen, baskıyla medyayı kontrol eden bir diktatörün kendilerini yönetmesini istemiyorlar.”

***

Engin’in düşüncelerini okudunuz. İtirazları fazla değil eksik. Ama açık-seçik.

Ne var ki: AKP tarikatının zorba düzenini kayırmaya gayret edenler; seçmeni, kadrosu ve liderleriyle AKP’nin laiklere karşı intikamcı bir siyaset gütmesini es geçerek, bir mazeret bulmaya çalışıyorlar. Yani, “etme bulma dünyası” hesabı! Laik düzen dindarlara yaşama hakkı tanımamışmış!..

Bu saptırmaların tamamı yalandır. Cumhuriyet dindarları değil karşı devrimci mürtecileri ve düşmanla işbirliği yapanları cezalandırdı. Ülkenin rejimini değiştirmeye kalkışanları baskı altına aldı.

Peki, diyelim ki suç (!) benim yaşımda olanlarda, gençlerin ne suçu var? Benim gibileri Auschwitz Toplama Kampı’na, Treblinka İmha Kampı’na göndersinler ama anlamadıkları gençleri boğmaya kalkışmasınlar.

Ayrıca, bu işin kuru bir özürle kapanacağını da sanmam. AKP hükümetinin, önce, Gezi Parkı’nı park olarak bırakacağına, kışla yapmayacağına, üçüncü köprünün adını değiştireceğine dair noter seneti vermesini isterler. Sonra ötekiler...

Bunlar olmadan, “Haydi evinize dönün!” talimatını nasıl tercüme edeceklerini bilemeyiz!