Ninatta operası
Türk operası 1945 yılında başladı. 73 yıllık hatırı sayılır bir gelenektir. 19. yüzyılda, Verdi’nin operaları altı ay ya da bir yıl aralıklarla İstanbul’a gelmiştir. İtalyan opera toplulukları, dünya prömiyeri yapan operaları, Beyoğlu’nda halka sunuyorlardı. Bu ayrı bir yazının konusudur. Cumhuriyet operası ile Osmanlı İmparatorluğu dönemindeki opera gösterilerinin bağlantısı bana göre bir gelenektir. Cumhuriyet döneminde Türk bestecileri tarafından operalar yazıldı. Bunlar da ayrı bir yazının konusudur.
YENİ OPERA YARATILARI BEKLİYORUZ
Türk operası için kuşkusuz, bestecilerimizin yapıtları sahnelendikçe, operamızdan bahsedebiliriz. Dünya opera repertuvarı, altı farklı şehirde bulunan Devlet Opera ve Balesi’nde oldukça başarılı bir şekilde halkımıza sunulmaktadır. İyi yetişmiş opera sanatçılarımız tarafından seslendirilen başarılı yorumlar nedeniyle bu sanat ülkemizde ilgisini koruyor.
Türk bestecilerimizin çalışmalarına yer verecek olursak; Mustafa Kemal Atatürk’ün libretto konusunu Münir Hayri Egeli’ye yazdırdığı, Ahmet Adnan Saygun’un bestelediği ‘Özsoy’ operası Cumhuriyetin ilk Türk operasıdır (1934). Bunun yanı sıra zengin müziğine karşın bir türlü nedense oynanmayan Cemal Reşit Rey’in ‘Çelebi’ operası, Ahmet Adnan Saygun’nun ‘Kerem’ ve ‘Köroğlu’ operası, Yalçın Tura’nın ‘Karacaoğlan’ operası, Ferit Tüzün’ün ‘Midas’ın Kulakları’ operası, Okan Demiriş’in ‘IV. Murat’ operası, Çetin Işıközlü’nün ‘Ağrı Dağı Efsanesi’ operası ve Selman Ada’nın ‘Aşk-ı Memnu’ ve ‘Başka Dünya’ operası aklıma ilk gelenler arasında yer alıyor. Türk operasına gerektiği kadar ilgi gösterilmiyor. Bu nedenle yeni opera yaratıları gerçekleşmiyor.
AHMET ÜMİT VE EVRİM DEMİREL ORTAKLIĞI
Ahmet Ümit’in librettosunu yazdığı, genç bestecimiz Evrim Demirel besteledi ve Mehmet Ergüven yönetiminde İstanbul Devlet Opera Balesi (İDOB) tarafından sahneye konuldu ve ilgi çeken bir başarı yakaladı. Ahmet Ümit bilindiği gibi ünlü bir roman yazarımız... ‘Ninatta’nın Bileziği’ adlı romanı ilk çıktığı yıl çok satanlar arasında yer almıştı.
İDOB kadrosunda yer alan opera sanatçılarımızın uluslararası düzeyde olduğunu her fırsatta dile getiriyorum. Ancak, genç bestecinin bu başarısı, İDOB’un nitelikli ve görsel çalışması ile öne çıkıyor. Orkestra her zamanki İDOB orkestrası... Orkestra, Şef Zdravko Lazarov’un yönetiminde olağanüstü başarılı katkısıyla, operanın müziğini daha da öne çıkartıyor. Koro Şefi Paolo Villa’nın bu yapıta katkısı, önemsenecek niteliktedir. Görev alan solistlerin, Türkçe diyaloglu operadaki başarılarını, geçmiş yıllara oranla, çok özenli yorumları ile yukarı taşıdıkları hissediliyor. Bunun bir anlamı da, Türk operalarının librettoları ile müziğini iyi yorumlayabilen sanatçılarımızın gelişme düzeyinin ne kadar ileride olduğunu da göstermektedir.
‘NINATTA’ OPERASINDAKi SANATÇILARIMIZ
‘Ninatta’ rolünde Özgecan Gençer, ‘Nuvanza’ rolünde Erdem Erdoğan, ‘Muvatelli’ rolünde Caner Akgün , ‘Inara’ rolünde Cenk Bıyık, ‘Manni’ rolünde Aylin Ateş , ‘Arinna’ rolünde Jaklin Çarkçı, ‘Zuvappiş’ rolünde Turgut İpek, rollerini paylaşarak başarılı yorumları ile ulusal operamıza bir katkıda bulunuyorlar. Kıdemli Mehmet Ergüven’in sahneye koyuculuğunu başarılı buldum. Ayrıca; dekorlarda Ferhat Karakaya, kostümlerde İ.Serdar Başbuğ, ışık düzenlemesinde Kemal Yiğitcan ve hareket düzeninde Canberk Yıldız, kolektif başarıya katkı sağlıyorlar.
Genç bir bestecinin ‘Ninatta’ operasının, repertuvarda yer alması sevindirici bir olaydır. Türk operalarına gereken ilginin gösterilmesi dileğiyle...