Nükleer jeopolitik!
Yüreklerimizi kıpır kıpır eden ozanımız Âşık Veysel, “uzun ve ince yolda, gece gündüz” ilerliyordu. Nükleer silaha giden yol da uzun, yorucu, riskli ve meşakkatli! Karda yürüyenler izlerini belli etmemeye çalışıyor! Ancak istihbarat teknolojilerinin harikalar yarattığı günümüzde atom yoluna girmek hiç de kolay değil, belki de imkânsız!
NİÇİN NÜKLEER SİLAH
Peki, niçin bir ülke nükleer silaha sahip olmak ister? Ya kendisi için tehdit gördüğü bir ülke ya da ittifakın devasa konvansiyonel gücüne karşı caydırıcılık arar ya da etki alanındaki başka bir ülkenin nükleer silahına karşı bir denge kurmak ister!
Küba, SSCB’nin onay ve desteği ile Angola’da 50 bin asker konuşlandırdı. Irkçı Güney Afrika Cumhuriyeti (GAC) kendini tehdit altında görerek 1960-1980 arasında 20 nükleer silah üretti. ABD, Küba ve Angola 1988 yılında kuvvetin geri çekilmesi konusunda anlaştı. Bu gelişme üzerine GAC, 1989 yılında nükleer silahlarını imha etti ve 1991 yılında Nükleer Silahsızlanma (NPT) anlaşmasına dâhil oldu. İsrail’in nükleer silaha sahip olduğu 1974 yılında anlaşıldı. Bu nedenle İran, Irak ve Suriye gibi bölge ülkeleri denge sağlamak için nükleer teknolojiye sahip olmak istedi. Irak ve Suriye’nin gizli olarak kurduğu tesisler İsrail uçaklarının hedefi oldu. İran ise engelleri aşarak, nükleer silaha sahip olamasa da nükleer teknolojiye uzanmayı başardı. ABD ile 2015 yılında yaptığı antlaşma ile (Joint Comprehensive Plan of Action), ekonomik yaptırımların kaldırılması karşılığında nükleer programını dondurdu!
NÜKLEER ÜLKELER
Hâlihazırda dünyada 9 ülke nükleer silaha sahiptir. Rusya 4500, ABD 4480, Fransa 300, Çin 270, İngiltere 215, Pakistan 140, Hindistan 120, İsrail 60, Kuzey Kore ise 20 nükleer harp başlığı ile kıyamet senaryonun aktörleri olarak sahnedeki yerlerini alıyorlar… Soğuk Savaş’ta SSCB’nin 40.159, ABD’nin 31.255 nükleer silahı vardı. Ancak o dönemde vuruş hassasiyeti günümüzle kıyaslanamazdı! GPS teknolojileri mevki hatalarını ortadan kaldırdı. Yeni yöntemlerle nükleer silahların etkinliği arttı. Böylece sayılar azaldı ama hâlâ dünyayı yok edecek kadar nükleer silah jeopolitik mücadelenin bir kozu olarak füzelerin başlıklarında ve depolarda bekliyor…
ATMA VASITALARI
Karadan atılan orta menzilli nükleer silahlar için taktik/operatif füzeler (cruise), uzun menzilli silahlar için ise Kıtalararası Balistik Füzeler (ICBM) kullanılıyor. Örneğin İran’ın geliştirdiği, 1500-2000 mil menzilli ŞAHAP 3 ve ŞAHAP 4 füzelerinin (cruise) nükleer başlıkla da kullanılabileceği ileri sürülmüştü! Karada konuşlu nükleer silahlar yerde vurulabilir. Bu nedenle denizaltından atılan nükleer füzeler (SLBM) çok önemli bir etki yaratır. Denizaltı gizli bir harp vasıtası olduğundan tek bir denizaltı bile nükleer silahla teçhiz edildiğinde stratejik etki yaratır. Dünyanın sularla kaplı olduğunu düşünürsek, bir denizaltıdan fırlatılan füze için erken ihbar sağlamak neredeyse imkânsızdır! Üçüncü vasıta ise uçaklardır. Nükleer silah uçağa tek bir bomba olarak yüklenebildiği gibi, havadan yere atılan füzelerle de fırlatılabilir.
Bu vasıtaların hepsine sadece Rusya ve ABD’nin sahip olduğu biliniyor. Çin ve Hindistan bu yönde önemli mesafe aldı. Diğer ülkeler ise bu atma vasıtalarından bazılarına sahip!
NÜKLEER GELGİTLER
SSCB’nin çöküşünden sonra Ukrayna, Kazakistan ve Beyaz Rusya ellerinde bulunan nükleer silahların imha edilmek üzere Rusya’ya gönderilmesini kabul etti. Brezilya ve Arjantin 1960’lı yıllardan itibaren nükleer silah üretmek için çeşitli çabaların içine girdi. İki ülke 1990’lı yılların başından itibaren nükleer programına son verdi ve NPT’yi imzaladı! Irak ve Suriye’nin tesisleri güç kullanılarak imha edildi. Libya, 2003 yılında aldığı bir kararla nükleer silah üretme girişimlerine son verdi.
Almanya, Japonya, Güney Kore ve Tayvan’ın, uranyum zenginleştirilmesi de dâhil nükleer teknolojiye sahip oldukları biliniyor. Bu ülkelerin, bir baskı uygulanmadığı takdirde kolaylıkla nükleer silaha sahip olacağına inanılıyor. Küresel sistem bir takım güvenlik garantileri vererek bu ülkelerin kırmızıçizgiyi geçmelerine engel oluyor.
Nükleer jeopolitik derin ve ciddi bir konu! Sadece genel bir çerçeve çizmeye çalıştık! Fırsat çıktığında konuyu açacağız…