24 Kasım 2024 Pazar
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

O çocuk neden ambulansı kırdı döktü

Şule Perinçek

Şule Perinçek

Gazete Yazarı

A+ A-

Geçenlerde genç bir vatandaşımız dişi ağrıdığı için hastaneye gitmek için ambulans çağırmış.

Diş ağrısına gelmiyoruz, demişler.

O da kızmış telefondaki görevliye hakaret etmiş, 112 İstasyon binasına gitmiş.

Daha sonra kaldırım taşıyla binanın camlarını kırmış, istasyonun önündeki ambulansa ve sağlık çalışanlarının park halindeki iki aracına da zarar vermiş.

Dişinin ağrısı çok şiddetliyse, canı çok yanıyorsa gözü döner diyelim. Denetimden çıkar ne yaptığını bilmez.

Ama ambulansa zarar vermek ne demek?

112 binasına.

Sağlık çalışanlarına.

Devlet malı.

Devlet memuru.

Üstelik bu genç delikanlı bir Anadolu çocuğu, bir ilçemizin köyünden.

Devlet onun için dokunulmazdı.

Ceket iliklenirdi yakın zamana kadar. Hatta biraz çekinirdiniz. Devlet baba. Mesafeli. Saygılı.

Arka arkaya o kadar çok bu tür haber okudum ki..

Olağanlaştı.

Kimsenin dikkatini bile çekmiyor.

Kim bu çocuğumuzu bu hale getirdi.

İlkönce devlet malını yemek serbest oldu. Yemeyen iş bilmez sayıldı.

Devlet malı yük oldu. Satıldı savruldu.

Sıra devlete ve kurucusuna geldi.

Katliamcı.

Devrimler, özgürlüklere karşı.

Atatürk düşmanlığı. Adlar takıldı. Alay edildi.

Herşeyle alay edebilmek bir özgürlük. Sosyal medyada hele, adınızı vermeden ver yansın!

VATANSIZ SOL

Solun içinde bile yeşerdi.

Vatansızlık.

Millî olmak gericiliktir, yaftası yapıştırıldı. O kadar “enternasyonalistsiniz...” yani.

“Solculuk” nedir tartışmasını açabiliriz

Özü vatanseverlik değil mi? Vatanını seven işçisini sever, köylüsünü, üreticisini, esnafını, sanayicisini...

Bizi sevmediler o solcular, aldılar başlarını çıktılar tek başlarına yola. Kimi dağa kimi adam kaçırmaya kimi en sonunda rakı bardağıyla Datça'ya.

Sonunda Biden'dan medet umdular. Tayfacılık onursuzluğunu kabullendiler.

Öyle yabu millet anlamıyor onların kıymetini. Oy vermiyor. İktidar olamıyor.

Pis gericiler.

Yunan adaları yakın nasıl olsa. Zaten zor durumda onlar. Kelepir bir şeyler düşer. Mezeler de yanında kâr. Kaçar gider monşer. Ohh gel keyfim...

Gelmeyecek. Gelmesin!

MİLLETİMİZLE ALAY ETTİLER

Bize tepeden bakan bir gençlik yetiştirmeye çalıştılar. “Zaten bizim Türkler...” “zaten bizde...”

Alay ettiler milletimizle.

Akıllarını giysilerine, telefon markalarına, sıfır arabaların ÖTV'sinin inişine çıkışına taktırdılar.

Ayrılıkçılık, mezhepçilik körüklendi.

Kendi köylüsüne namlu doğrulttu.

Kapı komşusuna, öğretmenine, üniversitede aynı sırada oturduğu o yeşil gözlü kıza sevgili edeceğine düşman etti.

Kurmak için canımızı verdiğimiz devletimiz, gözümüzün nuru Cumhuriyetimiz iki harfe indirgendi.

TC... TC...

Amerikancı kışkırtma. Yol düzlenecek. Düzlenecek ki...

O Anadolu delikanlısı, toprağının kıymetini en iyi bilenlerden.

Göbeği tarlada kesildi.

Anası pamuk toplarken iki büklüm güneşin alnında, sancısı tutanlardan.

Pamuk para etmesin.

Kota konulsun.

Konulsun ki...

Devletinden vaz geçsin, toprağından vazgeçsin, bağımsızlığından vazgeçsin.

Şeyhe şıha tapsın ki efendisinin efendisinden emir alsın.

Kendi köylüsünün, davarının geçtiği yollara mayın döşesin...

Kendi devletinin, milletinin çarşılarına temellerine bombalar yerleştirsin...

...

Böyle gitmezdi.

Gitmedi.

Duvara çarptı. Geri tepti. Millîcilik yükseliyor. Yeni devrimlere koşuyoruz.

Geçen hafta Diyarbakır, Mardin'deydik; bu hafta sonu Eskişehir Bozan, Polatlı Sarıoba ve Güdül'de Üretim Devrimi Kurultayları var.

Kolları sıvadık.

Hadi bakalım, güneşin doğuşunu göreceğiz.

Yolumuz açık.

O çocuk neden ambulansı kırdı döktü - Resim: 1

O çocuk neden ambulansı kırdı döktü - Resim: 2

Bu milleti nasıl küçümsersin. Hele kadını devletine milletine bu kadar sahip çıkmışken. (1933'te Cumhuriyet'in 10. yıldönümünde. Halk kürsüsünde)