23 Kasım 2024 Cumartesi
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

O sözü kim demişse, sapıktır

Rıza Zelyut

Rıza Zelyut

Eski Yazar

A+ A-

Oda tv Sorumlu Haber Müdürü Barış Terkoğlu, İstanbul 65. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 2 yıl 4 aya kadar hapis cezası ile yargılanıyor. Sebebi de kadınları aşağılayan, 6 yaşındaki kız çocuğu 60 yaşındaki erkekle evlenebilir diyen Nurettin Yıldız isimli şahış.
Oda TV, yaptığı haberlerde, Nurettin Yıldız’ın çocuklara yönelik cinsel arzuya cevaz veren sözlerini eleştiriyor ya... Suçlu... Gel gör ki Nurettin Yıldız’ın modern dünyada ağır suç sayılan sözleri “fikir özgürlüğü” imiş. Buna “sapıklık” demek ise hapis gerektiriyormuş.
Sözü fazla uzatmaya gerek yok... Kim ki 9 yaşındaki veya 6 yaşındaki bir kız çocuğunu 60 yaşındaki bir erkekle evlenir diye gösterir ise bu sapıklıktır. Bu çocuklara yönelik cinsel suçun en ağır biçimidir.
Hadi, ben de fikir özgürlüğümü kullanarak böylelerine sapık diyorum; buyurun beni de yargılayın.
Üstelik bu konuda bir de tanığım var: Cumhurbaşkanı Erdoğan... 6 veya 9 yaşındaki kız çocuklarının evlendirilmesini İslam’a bağlayanlar sapık mı değil mi diyerek bir de ona sorsunlar...
NOT: Böyle önemli bir davada kadın örgütlerimizin Barış Terkoğlu’nun yanında olmaları gerekmez miydi?

ULUSAL KANAL ÜSTÜNDENTÜRKÜLERE CEZA

Bak sen şu adalete!
Suçlu: Ulusal Kanal...
Suç unsuru: Türkü...
Suç: Gezi eylemleri sırasında Ruhi Su üstadın bir türküsünü çalmak...
Ey sandık demokratları!
Türkülerle savaşarak ayakta kalacağını sanan Osmanlı sistemi çöküp gitmedi mi?
Kendisini, “Devlet-i ebed-müddet” olarak nitelendirip sonsuza kadar ayakta kalacağını söyleyen saltanatın yerinde bugün yeller esiyor.
Bu ceza Ulusal Kanal için şeref madalyası, iktidar içinse bir korkutma maskesidir; o kadar.
Siz isteseniz de istemeseniz de bizler o türküleri hep çığıracağız...
Osmanlı torunu maskeli kadro ne yaparsa yapsın türküleri susturamayacaktır.

ÇATLASANIZ DA PATLASANIZ DA!

Yaptıklarını yıksanız da satsanız da...
Arkasından küfredip heykellerini kırsanız da...
Adını ders kitaplarından çıkartsanız da...
Bu milletin kalbinden Mustafa Kemal Atatürk’ü çıkartamayacaksınız...
Çatlasanız da patlasanız da...

BİR YÖRÜK’TEN MEKTUP

Adanalı Yörüklerden 56 yaşındaki Bahri Can Çalıcıoğlu, Büyük Atatürk’e sahip çıkan tavrımızdan etkilenip bizi onurlandıran bir mektup yolladı. Bir İstiklal Savaşı gazisinin torunu olan Sayın Çalıcıoğlu, çocukluk döneminde dedesinin kendilerine anlattıklarını aktarmış. Konu elbette Büyük Atatürk...
“Çalıcı Yörük Hasan (dedem) İstiklal Harbi gazisiydi. Beş vakit abdestli namazlı, ağzı Kur’anlı bir hacıydı. Her gün erkenden kalkar, sakal tıraşını olur, abdestini alır, sanki bayram günüymüş gibi temiz ütülü elbisesini giyinir ve Kur’an okuyarak sabah ezanını karşılardı. (...) Zaman zaman torunlarını toplayıp, savaş hatıralarını anlatır, o günleri bizimle tekrar tekrar yaşardı.”
Sonra dedesinin şu sözlerini aktarıyor:
“Şunu iyi belleyin çocuklar... Cihana iki Mustafa gelmiştir. Bunlardan ilki, Hazreti Muhammet Mustafa... Bütün kainat için gelmiştir. İnsanların iç dünyasını tanzim için gelmiştir.
Diğeri ise, Mustafa Kemal Atatürk... Münhasıran Türk Milleti için gelmiştir. Türk Milletini tüm dünyaya örnek kılmak için gelmiştir. Dış dünyamızı, içtimai hayatımızı tanzim için gelmiştir.
Bu iki Mustafa’yı iyi tanıyın. İç dünyanızda Muhammed Mustafa’yı, dış dünyanızda Mustafa Kemal’i örnek alın. Veeee.... Sakın ola bu iki Mustafa’yı kafa kafaya getirmeyin. Çatıştırmayın, çatıştırmaya kalkışacak olanların da karşısında durun. 20. Asır’da Müslümanların bütün memleketleri Gâvurlara teslim olmuşken, halkı Müslüman olan ilk ve tek bağımsız devleti kuran Türk Mustafa Kemal, İslam Peygamberi ile asla çatıştırılamaz.”
Bahri Bey’in şahsımla ilgili olarak “özellikle de cesaretiniz ve dik duruşunuzdan çok etkilendim. Duygulandım.” diye yazması elbette gurur verici ama asıl önemlisi şu cümlede yatıyor:
“Eminim ki, milyonlar sizin gibi düşünüyor. Fakat, çığlıkları bir türlü yüreklerinden kopup, boğazlarını aşamıyor.”
Bahri Bey, bir gün o çığlıklar yüreklerden kopup dışarıda ete kemiğe bürünecek ve Mustafa Kemal Paşa ile onun dedeniz gibi kutlu askerleri de canlanacaktır.
Ne mutlu Türk’üm diyene!