Obama’nın Suriye tavrı
Son günlerde gündemdeki konu: "Obama'nın Suriye'ye ne zaman " ders olsun" diye iki füze atacağı!
Düğmeye basarak kurmay heyetinin uygun göreceği bir askeri tesis, bir kent merkezi dışında herhangi bir yere atılacak iki füze... Yanlıştan dönme erdemini gösteremeyen çok ABD'li başkanın sonuna tanık olmuşuzdur. Geride kan ve gözyaşı, iç savaşa sürüklenmiş toplumlar bırakmak. Hele yanında Kerry gibi boşboğaz bir dışişleri bakanı, Erdoğan gibi gradosu tartışılır stratejik ortağı, Türkiye Dışişleri Bakanı gibi düşünmeden, hayalci savaş çığırtkanlığını uluslararası boyuta taşıyan biri olunca felaket daha büyüyebilir. Başkan Barack Obama, bereket o denli akılsız, deneyimsiz değilmiş! ABD'nin giderek düşen itibarını tazeleyebilmek için, önce Afganistan'da başlayarak, Irak'ta, Libya ve hele, hele Mısır'da yapılan iki askeri darbe gibi belki de sadece "Ortadoğu'yu kana bulayarak, Avrasya'ya açılan yol bulunabilir" diye düşünmek yerine başta "bizimkiler" olmak üzere tüm savaş tamtamları çalanlara demokratik ders verdi. Türk hükümeti gibi iktidardan demokratik yollarla kazasız gitmek varken savaş gibi en sakıncalı yolu önce halkının temsilcilerine bırakmayı yeğledi. Erdoğan savaşı bir kurtuluş yolu olarak tercihe şayan gördü. Obama ise son döneminde Bush'un yaptığının tersini yapıyor.
b
"Hadi Suriye'yi vuralım" diye ayağa kalkan AB ülkeleri-Almanya- İngiltere, Fransa ve Hollanda çocuklar gibi koalisyon güçlerine katılmak için yarışırlarken kıç üstü oturdular. Ancak asıl patron USA - düğmeye basacak parmak- önce düşündü, sonra geçmişi anımsadı ve Nobel Barış ödülünü peşin, peşin cebine koyan Obama "Suriye'yi yıkalım, Müslümanları öldürelim" diyerek savaş dansı yapanlara kurnazca kurgulanmış bir demokrasi dersi vermeyi kafasına koydu.
Daha iki gün önce: "Canım iki füze atsak iyi olur!" diyen süper güçün patronu kararını değiştirdi. Akşama doğru Amerikan halkına bir açıklama yaparak son kararını açıkladı:
"-ABD demokratik bir bir ülkedir ve kamuoyunu temsil eden Temsiciler Meclisi- kongre - kararını almak lazım. Hatta kongrede tartışma bile yapılmalı, ondan sonra "askeri harekat" deyiverdi.
Obama gibi emperyalist bir ülkenin tek güçlü adamının bile demokrasiye saygısı Amerikanvari bir propagandayla süslenince, şavaş sevdalıları ne yapacaklarını şaşırdılar.
Geçmiş savaş sendromları
ABD tarihindeki ilk savaş sendromu Kore'de yaşandı. Arkasından her Amerikan evine ya bunalım, ya da sakat evlat gönderen unutulmaz Wietnam. Afganistan'da hala devam eden ve ABD ordusuna ceset torbaları yollayan savaş... Ve elbette gene böyle bir yalan üzerine Irak çöllerinden alınan ders, büyük ve emperyalist ülke olmanın bedelleri...
Şimdi ne olacak?
Başkan eline geçmemiş olsa bile, bilgisi olduğu anlaşılan BM'ye sunulan raporu okuyacak savaş çığlıkları atanlara dönecek ve: "Hala savaş istiyorsanız buyurun Suriye sizi bekliyor..." Diyecek ve ekleyecek:
"Ben de sizin gibi düşünüyorum ve arkanızdayım. Buyrun savaş sizin!" Zokayı "Darülharb" alanını kaçış sananlar yiyecek! Bu ülkeler acaba daha önce kimyasal silah kullanan ülkelere karşı nasıl davranmışlardı? Daily Mail gazetesinin 29 Ağustos 2013 tarihli online nüshasında, Irak'ın 1988 yılında, İran'a karşı yaptığı savaşta kimyasal silah kullandığını, bu saldırılar sonucunda 20.000 İran askerinin öldürüldüğünü, o sıralarda İran'a karşı Irak hükümetini destekleyen Amerika'nın bu silahların kullanıldığından haberi olduğunu yazıyor da. . 16 Mart 1988 yılında Irak'ın Halepçe kentine yaptığı kimyasal saldırı sonucunda 3.200 ila 5.000 kişi öldürülmüştü. Irak Yüksek Mahkemesi 1 Mart 2010 tarihinde aldığı kararla bu saldırıyı bir "soykırım" olarak nitelendirdi de.