Öcalan’ın çağrısı: Kimler ne planlamıştı, ne oldu?

ABD, İngiltere, İsrail ve diğerleri…

Esad’ı devirmek için harekete geçti.

Eş zamanlı olarak “Türkiye planı” da vardı.

Türkiye’de da taşlar yerinden oynatılacaktı.

Hem Suriye’de hem Türkiye’de…

Hazırlıklar çok önceden başlatılmıştı.

31 Mart seçimleri sonrasında…

Düğmeye 1 Ekim’de Bahçeli bastı.

Ama kulislerde konuşulan başka bir isim vardı.

Eski bir istihbarat başkanı gündemdeydi.

Adı Ergenekon kumpaslarında da geçti.

Haham Tuncay Güney’in ifadeleri…

Kendi ifadesiyle, “saçma sapandı…”

Ancak dosya haline getirtmiş…

Kritik kişilere ve makamlara göndermişti.

Asıl amaç başkaydı.

FETÖ’nün Türk Ordusunu ve vatanseverleri hedef alan Ergenekon kumpasının da malzemesi yapıldı.

İKTİDARDA ÇATLAK

Yeni açılım planı…

Öcalan’a Meclis’te konuş çağrısı…

AK Parti için de sürprizdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan…

Günlerce konuya girmedi.

Plana soğuk durdu.

Ancak Cumhur İttifakı’nın bozulma şansı yoktu.

Türk Ordusu ve polisimiz…

Ülke topraklarında PKK’yı ezmişti.

Irak’ta mağaraları başlarına yıkmıştı.

Pençe-Kilit Harekatı’nda kilit kapanmıştı.

Gelişmeler yakından izleniyordu.

MÜCADELE

İktidarda iki çizgi mücadelesi…

Bütün hızıyla devam ediyordu.

Uluslararası mafyalaşmış finans kuruluşları…

Batı’nın planları için bastırıyordu.

Ama milli duruş gösterenler…

Meydanı boş bırakmadı.

Bir tarafta “açılım”, “PKK’ya af”…

Diğer tarafta başka bir durum vardı.

PKK’ya operasyonlar devam ediyordu.

DEM belediyelerine kayyum atanıyordu.

CHP’li belediyelere “kent uzlaşısı” adı altında PKK/DEM’in verdiği üyelere operasyonlar yapılıyordu.

Bazılarının kafaları karışmıştı.

“Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu” deniyordu.

İşin gerçeği şuydu:

ABD planını bozmak için harekete geçilmişti.

Milli kanat direniyordu.

İMRALI’DA GÖRÜŞMELER

Eş zamanlı İmralı’da görüşmeler başladı.

Devlet Öcalan’ın önüne bir görev koydu.

Aslında Öcalan başından beri buna hazırdı.

Ama birileri(!) hep engelledi.

Yıllar önce PKK’nın yurt dışına çıkması…

Öcalan kendisine gelen bir orgeneralden söz etmişti.

O Orgeneral Necati Özgen’di.

Öcalan’a 15 gün süre vermiş…

Örgütü yurt dışına çıkarmasını istemişti.

Aksi durumda olacakları anlatmıştı.

Gerekli olanaklar sağlandı.

PKK gruplar halinde ülkeyi terk etti.

İlk açılım sürecinde hava değişti.

Öcalan’ın da örgütün de beklentisi arttı.

Çok umutlandılar.

Amerika’nın kendilerini kurtaracağını sandılar.

Sonrasında milli kuvvetlerle yüz yüze geldiler.

Bütün hesaplar çöktü.

Hendeğe gömüldüler.

ÖCALAN’IN ÇAĞRISI

Özetlersek…

İçeride yaşanan yoğun mücadele…

Amerika ve İsrail’in hesapları bozuldu.

“Milli kanat” galip geldi.

Öcalan’ın çağrısı bu çerçevede değerlendirilmeli.

Yapılan çağrıda dikkat çeken noktalar:

Bağımsız devlet talebi yok.

Federasyon talebini dillendirmiyor

Özerklik talebinde bulunmuyor.

Kültürel özerklikten bile bahsetmiyor.

Bunların koşullarının olmadığını söylüyor.

“Örgütü dağıtın”, “silahları bırakın” diyor.

“TC” ifadesi küçümsemek için kullanırlardı.

Şimdi “Türk devleti ile bütünleşmeden” söz ediliyor.

SONUÇ

Çağrı mektubunu tekrar tekrar okudum.

Çıkardığım sonuç şu:

“Öcalan PKK’nın bittiğini görüyor.

Türk Ordusuna yenildiğini…

Diğer bir deyişle gerçeği kabul ediyor.

Türk Ordusunun mücadelesinin başarısı.”

Bu da şu anlama geliyor:

“ABD, İsrail, İngiltere, Fransa, Almanya…

Türkiye’ye bir tuzak kurdular.

Ama tuzağa kendileri düştüler.

Batı’nın planı…

Silahlı PKK’ya dayanıyordu.

Bozguna uğradı.

Şimdilik manzara bu.

Bakalım önümüzdeki günler ne gösterecek."