11 Ocak 2025 Cumartesi
İstanbul 12°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Olimpos’un sakini aranıyor-(TAMAMI)

Kurtul Altuğ

Kurtul Altuğ

Eski Yazar

A+ A-

Ülkemizin haline bakınca umutların kırılması, heyecanların tükenmesi ve gelecek için çizilen parlak tabloların yok olmasından başka bir şey görmek mümkün değil. Bütün değerlerimiz üzerinden oynanan bir kumarın ruleti yabancılar tarafından çevrilip durmakta. 88 yıllık bir miras bu oyunda giderek kaybedilmektedir. Siyaset ve siyasetçiler oyunun malzemeleri, TSK boy hedefidir.

62 yıllık seçtiğimiz sistem demokrasi niteliklerini kaybetmekte, bir siyasal boşluk yaratılmaktadır.“Siyaset boşluk kaldırmaz. O boşluğu birileri mutlaka doldurur” sözü Sayın Demirel’indir ve doğruluğu çok kez kanıtlanmıştır.

Geçmişe bir göz atalım:

1950 yılının 14 Mayıs’ında seçimi kaybeden CHP Genel Başkanı İsmet İnönü, grubunda ayağa kalkarak “Bittik, mahvolduk, başımızı kuma sokmuş deve kuşları gibiyiz!” diyen genç milletvekillerine - Hıfzı Oğuz Bekata’ya- şu yanıtı vermişti:

“- Evet; seçimi kaybettik ama dediğiniz gibi henüz tükenmedik. Şimdi ayağa kalkacak ve işe muhalefetle başlayacağız.” Ve eklemişti:

“- Benden Genel Başkanlıktan çekilmemi istiyorsanız, hayır! Bu marifet bana ve bu tarihi partiye hiç yakışmaz, derlenip toplanacağız ve iktidarın karşısına çıkacağız.”

Gerçekten de öyle yaptı. Az sayıdaki milletvekilleriyle birlikte kafasındaki uzun vadeli bir projeyi uygulamaya koydu. İsmet Paşa biliyordu ki, iktidar er geç hata yapacak ve kendisinin ortaya koyduğu proje önem kazanacak. CHP 1954 seçimlerini de kaybetti ama muhalefetiyle eziyordu. Toplanan CHP kurultayında ilan edilen “İlk Hedefler Beyannamesi” yürürlüğe girmişti. Üniversite özerkliğinden basına, yargıç güvencesine kadar pek çok konuda yeni kuşaklara ışık tutuyordu. CHP yörüngede hareket etti ve İsmet Paşa 1957 seçimlerinde 178 milletvekiliyle gücünü kanıtladı. O kadar ki dönemin başbakanı 1957 seçimlerinden söz ederken “Allah bana bir daha o Ekim seçimlerini yaşatmasın!” diyordu. Sonra İktidar daha sertleşti ve Tahkikat Komisyonu’nu kurarak İsmet Paşa’nın beklediği o büyük hatayı yaptı.

27 Mayıs 1960 araya girmese ve siyasetteki boşluğu doldurmasa halkın umudu haline gelen CHP 1961 seçimlerinde yine iktidar olabilirdi.

O günden bu güne

1961 seçimleri DP’nin mirasçısı partiyi de, İsmet Paşa’yı da iktidara getirmedi ama bir “uzlaştırıcı, derleyip toplayıcı” insan olarak Başbakan yaptı. İsmet Paşa 1965 seçimlerinde de iktidar olmadı ama güçlü muhalefeti dikkat çekti. Kimileri ona “Olimpos Dağı’nın sakini” derler ve dağılma anında yüzlerini ona çevirirlerdi. Ortanın solu hareketini başlatan İsmet Paşa parti içinde de yine uzlaştırıcı rolüne devam etti. Çalkantılar oldu, ama o durumu korudu. 1968’de en yakın arkadaşlarını feda pahasına tavrını değiştirmedi. Kurultay kararını saygıyla karşılayarak Genel Sekreteri Ecevit’i kucakladı ve önünü ilikledi.

Şimdi CHP’de iki akil adam iktidara karşı olmalarına rağmen uzlaşamıyor. Birisi liderlik istemiyor ama yönetimi değiştirecek güç için yeterli sayısı yok. Diğeri partiyi derleyip toplayacak bir rol üstlenmek için harekete geçecek ama gerisindeki öteki akil adam durmuyor. Siyaset yüz yüze konuşarak kartları açarak yapılmalı. Her aracı olaya kendince bakar ve söyleneni o şekilde aktarır. Bu siyasetin ve hukukun da geçerli kuralı olan “tanıklıkta başkalaşma” şeklinde devam eder durur, hakem olan ahali kararsız ve umutsuz hale düşer.

Kusura bakmayın ama ben de CHP örgütü gibi bu kayıkçı kavgasını anlayamıyorum.

Türkiye’nin CHP’ye ihtiyacı var. Yeni CHP’nin neoliberal, çakma, teslimiyetçi anlayışına değil. Neden örgütün bu işe müdahalesini istemiyorlar da, eskimiş siyasi ve hizipsel entrikalara başvuruyorlar?

CHP şimdi “bir Olimpos sakini” arıyor. Sol düşünceyi ve sol partileri kucaklayacak bir deneyimli uzlaşmacıya gereksinim var. CHP’liler her koşul altında kurultaylarına gitmelerine engel olacak barikatları yıkarak birleşmeyi denemek zorundadırlar.

Yoksa parti kendisini ciddi bölünmenin ortasında bulduğunda bu vebalin altından kalkmak zor olacaktır.