Ömer Lütfi'nin Seyahatnamesi, 1876
“Türbenin içinde yatan zatın kim olduğunu belirten bir kitabe olmadığından ancak ahalinin atalarından Cava Ulemasından Şeyh Yusuf isminde bir alim olduğu söylenince öğrendik. Ziyaretimiz bittikten sonra Ümit Burnu'nun güneyine doğru yola koyulduk." diyordu Ömer Lütfi, 1876 yılında kaleme aldığı notlarında…
Ömer Lütfi, 1863 yılında Güney Afrika'daki yerli Müslümanları eğitmek için Cape Town'a gelen fıkıh profesörü Erzurumlu Ebubekir Efendi'nin yeğeniydi. Seyit Ebubekir Efendi 1880'deki ölümüne kadar Ümit Burnu’nda kaldı, ancak yeğeni Ömer Lütfi 1866'da İstanbul'a dönmüş ve Cape Town'daki yerel Müslümanlar hakkında bir seyahat günlüğünü yazmıştı.
Hakikaten, son dönem Osmanlı seyahat yıllıklarında, 1863'te Ümit Burnu'na seyahat eden Ömer Lütfi'ninki kadar etkileyici ve ayrıntılı çok az anlatı vardır. 19. yüzyılın sonlarında Cape Koloni’nin sosyal, politik ve ekonomik dinamikleri bu eserde hikaye tarzında pek güzel anlatılmıştır.
Ömer Lütfi, burada yaşayan Müslümanların durumuna ilişkin gözlemlerini de paylaşarak, bölgenin genel durumu hakkında okura bilgiler veriyor. Şehre ilişkin ilk izlenimleri, dünyanın dört bir yanından gelen gemilerle dolu hareketli limanı ile Cape Town’da Avrupalılar, Afrikalılar ve Asyalıları da içeren çeşitli halklardan bahseder.
Özellikle "birçok halkın yaşadığı bu toprakların girişini koruyan görkemli bir nöbetçi" olarak tanımladığı heybetli Masa Dağı onu çok etkilemişti. Hatıratına göre Cape Town'da ilk defa gördüğü balina karşısında hayretinden "Subhâne men tahayyera fî sun'ihi'l-ukûl" (Sanatıyla, eserleriyle akılları hayrete düşüren, Kudretiyle anlayışları aciz bırakan Allah'ı tesbih ederim) demişti.
AVRUPALI YERLEŞİMCİLER VE AFRİKALI HALKLAR
Ömer Lütfi’nin seyahat günlüğü Cape Koloni’nin sosyal dokusuna dair müstesna bir açıklama sunuyor. Avrupalı yerleşimcilerin yaşamları ile yerli Afrika halklarının hayat mücadelesi arasındaki keskin zıtlıklara dikkat çeker. Ömer Lütfi, Güney Afrika’da karmaşık ırksal dinamiklerin ve sömürgeciliğin yerel topluluklar üzerindeki etkisinin son derece farkındaydı.
Seyahat günlüğü, yerel halkla, özellikle de imamlar ve dini liderlerle olan etkileşimlerinin tasvirleriyle doludur. Yerli halkın gelenek ve göreneklerini gözlemlediği çeşitli sosyal toplantılara katılmıştı. Cape yarımadasına köle olarak getirilen ve daha sonra ayrı bir kültürel grup oluşturan Malay toplumuyla özellikle ilgilenmişti. Sömürge yönetiminin zorluklarına rağmen dayanıklılıklarına, onların dini ve kültürel uygulamalarını koruma biçimlerine hayran kalmıştı.
Zaman zaman adaletsiz ve baskıcı olduğunu düşündüğü bazı politikaları, özellikle de yerli halkları ve diğer Avrupalı olmayan toplulukları etkileyenleri eleştiriyordu. Ömer Lütfi'nin 1863 yılında Ümit Burnu'na yaptığı seyahati, Güney Afrika tarihinde çok önemli bir döneme pencere açan dikkate değer bir belgedir. Bu noktadan bakıldığında belki o halka ve coğrafyaya masumane düşüncelerle şiir yazan tek kişi Ömer Lütfi, dolayısıyla tek millet Türklerdir demek mübalağa olmayacaktır.
‘ZALİM DAĞ’
“Ümit Burnu kıtasının şahı himemkar,
Hadis-i odur himmetini etmez inkâr,
Ta Şarktan alıp Garba kadar Hazreti Cebbar,
Mensuru muzaffer ede a'dasına her-bar."
Ömer Lütfi, 1863 yılında onları limanda faytonla almaya gelen Osmanlı fahri konsolosu De Roubaix’e “bu kadar ahali yürürken bizim faytona binmemiz yakışmaz” deyip şehre doğru yürüdüğü “zalim dağın” eteğindeki şehri böyle anlatıyordu şiirinde..
16 Ocak 1863 yılında yani tam 161 yıl önce Cape Town limanına yanaşan Norman gemisinden iki Osmanlı vatandaşı Ebubekir Efendi ve yeğeni Ömer Lütfi inmişti. Müderris, müfessir ve teolog Seyid Ebubekir Efendinin 161 yıldır yaktığı o meşale halen Afrika’yı aydınlatmaya devam ediyor.