22 Aralık 2024 Pazar
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Önce ahlak

Cem Zeren

Cem Zeren

Gazete Yazarı

A+ A-

19 Mayıs’ta Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’nı kutladık. Atatürk ve spor kelimeleri yan yana geldiğinde Atatürk’ün o müthiş “sporcu” tanımı aklıma gelir. “Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim” Ahlak yoksa Atatürk’ün sporcusu olamazsınız, bu milletin sporcusu olamazsınız.

Kobe’de Dünya Para Atletizm Şampiyonası devam ediyor. Yürüme engeli olan sporcuların cirit atma yarışını izliyorum. İran adına yarışırken 2 kez Paralimpik Oyunları Şampiyonu olmuş Muhammet Khalvandi, artık Türkiye adına yarışıyor. Sporcular yürüme engelli olduğu için 6 hakkını da üst üste kullanıyorlar. Atış sırası gelen sporcu kendini kemerlerle sandalyeye bağlıyor. Atış esnasında kalçada bir oynama olursa hemen kırmızı bayrak kalkıyor, atış geçersiz sayılıyor. Muhammet atışlarına başladı ve ilk iki hakkında Japon hakem kırmızı bayrağı kaldırdı ve atışları geçersiz saydı. Neyse ki üçüncü atışı geçerli idi.

Ne Muhammet ne de izleyenler; bayrakların standardını anlayamadı. Ardından atışlarını yapan Brezilyalı atletin tüm atışları geçerli sayıldı. Muhammet’in daha iyi atışları olmasına rağmen geçersiz atışları nedeniyle ikinciliğe düştü. Son atışları yapmak için İranlı atlet sandalyeye oturdu. İlk atış geçersiz, ikinci atış geçersiz. Derken arkada Muhammet, İranlı sporcuya Azerbaycan Türkçesi ile nasıl oturması gerektiğini ve hakemin neye kırmızı bayrak kaldırdığını söyledi.

Japon hakemin standartları alışılmışın dışındaydı anlaşılan; ama Muhammet’in tavrı da alışılmışın dışındaydı. Muhammet’in uyarısından sonra İranlı sporcu kalçasını düzeltti, atışları Muhammet’ten birkaç santimetre gerideydi. Muhammed gümüş madalyayı kaybetmeyi göze aldı ve rakibine yol gösterdi. Gerçi, ikincilik Muhammet’in oldu ama bu tavır madalyadan daha değerliydi. İşte Atatürk’ün tanımına uyan sporcu…

FIVB Milletler Ligi’nde yeşil kart uygulaması var. Sporcu fileye temas ettiğini ya da topun kendinden çıktığını söyleyince bu centilmen tavrı nedeniyle yeşil kart görüyor. Ne yazık ki, bu tavrı kopan setlerde daha sık görüyoruz. Bir de rakibin molaya gereksinimi varsa; görüntülü itiraz öncesi hatasını kabul edenler var. “Nasıl olsa itirazda ortaya çıkacak, rakibe mola fırsatı vermeyeyim” düşüncesiyle “yeşil kart” görenlere de rastlıyoruz. Ahlak, çıkar için kullanılacak bir kavram değil. Ancak, millilerimizin gördüğü yeşil kartlarda hiç bu basit çıkarlar yok. Voleybolcularımız için de diyoruz; iste Atatürk’ün tanımına uyan sporcu diye.

Kenan Sipahi’nin özelliğidir. Top kendisinden çıkmışsa “benden çıktı” der. Türkiye Basketbol Ligi çeyrek final 3. karşılaşması Karşıyaka-Galatasaray arasındaydı. Kaybeden elenecek. Kenan Sipahi’den çıkan bir topta hakemler kararsız kaldılar. Kenan kararsızlığı sona erdirdi “Top benden çıktı, Galatasaray başlayacak” diyerek. İşte, Atatürk’ün tanımına uyan bir başka sporcu.

Centilmenlik asla yarışmadan vazgeçmek değildir. Yarışı bitiremeyen atleti geçmemek, adil oyun değildir. Kendine saygısızlıktır. Spor dayanıklılıktır. Rakip dayanamamış ve kaybetmiştir. Ne yazık ki adil oyunu kazanmamak olarak sananlarımız olabiliyor.

Rakip takımın atağında kendini yere atan ve sonra “neden topu dışarı atmadınız” diyen futbolcuları da görüyoruz. Centilmenliği sahtekarlığına alet eden sporcuları hakemler cezalandırmalıdırlar. Futbol sahalarında bu çirkinlikleri daha çok görüyoruz. Ahlak, ahlaksızların faydalanacağı bir araç olmamalıdır.

19 Mayıs’ta, Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’nda, Karşıyaka Mustafa Kemal Atatürk Spor Salonu’nda yaşananlardan sonra Atatürk’ün spor tanımının ne kadar önemli olduğu tekrar ortaya çıktı. Türkiye Basketbol Süper Ligi Çeyrek Final karşılaşmasının sonlarında artık karşılaşmayı kimin kazandığı belli olmuş.

Beşinci faulü alıp oyun dışında kalan biri (sporcu diyemeyeceğim) önce kenardaki ledleri tekmeledi, sonra el ve kolu ile hakaret içeren hareketler yaptı, sonra yedek kulübesini tekmeledi ve nihayetinde elini cinsel organına götürdü ve cinsel oranını tribünlere gösterdi. Tribünlerin yarısı çocuk ve kadınlardan oluşuyordu. Sonra aynı takımdan başka biri hedef alarak etrafına tükürmeye başladı. Bunlara sporcu diyebilir misiniz? Bunların Atatürk’ün adını taşıyan bir salonda yerleri var mı? Bunlara milli forma verilir mi? Bunlara herhangi bir kulübümüzün forması verilir mi?

Atatürk’ün sporcusu ahlaklı olmalı. Hele milli takım forması giyen sporcu, ahlaktan taviz vermemeli. Sporcu zeki ve çevik değilse, en fazla maçı kaybedersiniz; ama ahlaklı değilse rezil olursunuz.

Ahlaksız sporculara başta milli forma olmak üzere, hiçbir formayı vermemeliyiz…

19 Mayıs Atatürk Japonya Basketbol Galatasaray