25 Aralık 2024 Çarşamba
İstanbul 13°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Onur borcu!

Mustafa Mutlu

Mustafa Mutlu

Eski Yazar

A+ A-

Son yıllarda gündelik hayatta en sık kullandığımız sözcüklerden biri de “onur...”  

Büyük Türkçe Sözlüğü’ne göre, “insanın kendine duyduğu saygı” anlamına geliyormuş...  

“Onur”la eş anlamlı sözcükler ise “Şeref” ve “Haysiyet...” 

İnsanın “kendine duyduğu saygı”yı koruması için tutarlı olması, ilkelerine sahip çıkması gerekir... 

Örneğin, benim için “insan sevgisi, insana duyduğum saygı ve herkesin eşitliğine, özgürlüğüne olan inancım” bir onur meselesidir... Bu konuda tutarsız davranırsam; kendimi onursuz sayarım! 

*** 

Beni yetiştiren ana-babaya layık bir evlat olmak da benim için onur borcudur. 

Özgürce gezebilmemi... 

İstediğim gibi düşünebilmemi... 

Dilediğime inanabilmemi sağlayanlara da onur borcum vardır benim! 

Doğayı koruyanlara... 

Bana sırf “insan” olduğum için, değer verenlere... 

Kul değil, insan olmamı sağlayanlara... 

Doğruluğu, dürüstlüğü aşılayanlara... 

İnsan, doğa ve hayvan sevgisini öğretenlere....  

Kulağıma hep iyi şeyler fısıldayanlara... 

Vicdanımı unuttuğumda kulağımı çekenlere... 

Benim daha iyi bir dünyada yaşamam için can verenlere... 

Yaşadığım ülkeyi kuranlara... 

Bizi bölmek isteyenlerle savaşırken ölenlere, yaralananlara... 

Onur borcum vardır. 

*** 

Mustafa Kemal’e, İsmet İnönü’ye ve dava arkadaşlarına, Nazım Hikmet’e, Ahmet Arif’e, Bertolt Brecht’e, Panait Istrati’ye, Anton Çehov’a, Dostoyevski’ye, Tolstoy’a, Sartre’a, Dali’ye, Picasso’ya, Mozart’a, Dede Efendi’ye, Münir Nurettin Selçuk’a... Mehmet Akif Ersoy’a, Tevfik Fikret’e, Yakup Kadri’ye, Sait Faik’e, Aziz Nesin’e, Orhan Kemal’e, Yaşar Kemal’e, Ahmet Taner Kışlalı’ya, Uğur Mumcu’ya, Türkan Saylan’a, Ataol Behramoğlu’na, Fazıl Say’a, Zülfü Livaneli’ye ... 

Kısacası bana insan olma bilincini kazandıran on binlerce devlet ve siyaset adamına, düşünüre, besteciye, yazara, şaire, ressama, yontucuya, hukukçuya, gazeteciye, sivil toplum önderine onur borcum vardır! 

*** 

Halkların Demokratik Partisi’nin Eş Başkanı Selahattin Demirtaş da Alman Die Zeit’e konuşmuş ve “Abdullah Öcalan’ın biran önce özgürlüğüne kavuşmasını istemek bizim açımızdan bir onur borcudur” demiş... 

*** 

Son seçimlerde Demirtaş’ın HDP’sine oy veren gerçek solcu, yurtsever, demokrat, ilerici, dürüst, “insan” kardeşim; sorum sana: 

Sen de on binlerce insanın ölümüne neden olan eli kanlı birinin özgür bırakılmasını, “onur borcu” olarak görüyor musun? 

Eğer yanıtın “Evet”se... Söz bitmiştir! 

Çünkü “onur”, insanın kendine duyduğu saygıdır... 

Sen kendine bu kadar saygısızsan, kimsenin söyleyeceği söz kalmamış demektir! 

156+56! 

Tüm benliğiyle Erdoğancı olan AKP Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar, siyasete dönüş sinyalleri veren 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü yerden yere vurmuş: 

“Sayın Gül... Bu parti sizi Dışişleri Bakanı yaptı, Başbakan yaptı, Cumhurbaşkanı yaptı. Daha ne yapacak ya? Bu partinin önünü açın... Siyaset, milletvekilliği ölünceye kadar hak değildir.” 

Dikkat ediyorsunuz değil mi? 

Erdoğan’a yaranmak için Gül’ü eleştirirmiş gibi yapan AKP’liler, benim aylardır sorduğum soruların birini bile sormuyorlar... 

Sorsalar, Gül de onlara bazı sorular soracak; işte bundan korkuyorlar! 

*** 

Yerim kalmadı; bugünlük başlıklar halinde sormaya devam edeyim: 

Huber masraf?  

Kanlıca, 20 milyon?  

Düğün takıları?  

Suudi Kral ‘ın hediyeleri?  

Maslak Kasrı? 

Bu başlıkların detayını biliyorsun Abdullah Bey, artık konuş! 

GÜNÜN SORUSU 

Devlet Bahçeli, seçim gecesi hiçbir partiyle koalisyon yapmayacaklarını açıklamıştı. Ancak MHP Gaziantep Milletvekili Prof. Dr. Ümit Özdağ, AKP’yle koalisyon kurabileceklerini, Erdoğan’ın KaçAk Saray’dan çıkması ve dört eski bakanın Yüce Divan’a gönderilmesi gibi kırmızı çizgilerinin olmadığını açıklamış... Sorum Bahçeli’ye: 

Eğer zaman sizi yalanlar, vekilinizi doğrularsa... Yani onun söyledikleri hayata geçerse... Seçmeninizin yüzüne nasıl bakacaksınız? 

PARA ÖĞÜTME MAKİNESİ GİBİ ÇALIŞAN KAMU KURUMU...  

Başbakanlık; 929 milyon liralık yıllık ödeneğin 839 milyon lirasını, yani yüzde 90’ını Mayıs ayı itibarıyla bitirmiş! 

Harcanan paranın en büyük kalemi, nereye gittiği belli olmayan (aslında kabak gibi ortada ya) örtülü ödenek... İlk beş ayda örtülü ödenekten tam 628 milyon lira harcanmış... 

Böylece AKP iktidarlarında örtülü ödenekten yapılan harcamaların toplamı 8 milyar liraya yaklaşmış... 

Önceki 10 yılda ise harcanan örtülü ödeneğin toplamı sadece 312 milyon liraymış... 

Benim bu “örtülü ödeneğe” itirazım var! 

Bir lira bile “örtülü” harcanmasın! 

Benim ödediğim anamın ak sütü kadar ak vergi, hiçbir “kara” işe alet edilmesin! 

GÜNÜN İSYANI 

Anadolu Ajansı’nın AKP yandaşlığıyla bilinen önceki Genel Müdürü Kemal Öztürk, Diyanet İşleri Başkanı’na tahsis edilen Mercedes’in haber olmaması gerektiğini söylemiş... İsyanım kendisine: 

Neden; devletteki savurganlık ve lüks bu kadar mı “normal” hale geldi?