Operasyonun düşündürdükleri
Silivri’den ayrılırken (19.06.2014) bir infaz koruma memurunun söyledikleri kulaklarımda çınlıyor: “Komutanım, sizler çıkıyorsunuz. Bunu bekliyorduk. Çünkü tertiple mahkum edildiğiniz çok açıktı. Öyle zannediyorum ki, size bu tertipleri yapanlar çok geçmeden boşalttığınız koğuşları dolduracaklar.”
Evet, ilk bakışta, bu tespit bir kehanet olarak algılanabilir. Ama öyle değil. Gerçeklerin ve gelişmelerin bilincinde olanlar için sonuç doğal. Gerçeğin gücü her şeye yetiyor ama zaman alıyor.
17-25 ARALIK YOLSUZLUK İDDİALARINA İLİŞKİN
Cemaat’e karşı başlatılan ve şimdilik sadece polisleri hedef alan operasyon sonucu ilk tutuklamalar yapıldı. Böylece infaz koruma memurunun öngörüsü doğrulanmış oldu.
Devlet yaşamı, kanunun emrettikleri ve amiri yerine kendi tarikat liderinden ya da cemaat önderinden emir alarak iş görmeyi kabul edemez. Ülkemizde son yıllarda yaşanan bütün sorunların özünde bu vahim hata vardır. Cumhuriyet’in temelini oluşturan liyakat ilkesi bir kenara itilmiş, yerine tarikat bağları ikame edilmiştir. Bu operasyon tersine bir gelişmeye işaret ediyor mu? Pek öyle görünmüyor...
Nasıl göründüğüne göz atalım.
Soruşturmanın 17 - 25 Aralık 2013 yolsuzluk iddialarına ilişkin olduğu anlaşılıyor.
KELEPÇEYİ DOĞRU BULMADIM
Genişletilse bile bu çerçevenin dışına çıkabileceğini beklemek fazla iyimser bir yaklaşım olur. İlgili savcı ve yargıçlara da yönelse bile bu Cemaat ile mücadele için yeterli bir adım olamaz. Esas yapılması gereken Ergenekon, Balyoz, Casusluk vb. tertipleri yapanları günyüzüne çıkarmak ve bağlantılarıyla birlikte yargılanmalarını sağlamaktır. Daha sonraki adım; Yargı, Ordu, Emniyet içindeki mevcudiyetlerini sonlandırmak olmalıdır.
Soruşturma ile birlikte yolsuzluk dosyaları da işlem görmez ise operasyonu yürütenlerin zemin kaybı yaşamaları kaçınılmaz olur. Bu da tertipçilerin işine gelir.
Geçmişte bizlere yapıldığı gibi, adil yargılanma hakkı ihlal edilmemelidir. Hukuk herkes için gereklidir. Hukuksuzluğu hukuk haline getirenler ve onları pervasızca savunan haysiyet cellatlarının da hukuktan yararlanma hakları vardır. O nedenle, hem gece yarısı baskınlarını hem de kelepçelemeyi doğru bulmadım.
MÜDAHİL OLMALIYIZ
Tertip davalar sonucu mağdur olanlar için onurlu tutum, bu davaya müdahil olmaktır. Bu tercih kendi haklılığımız ile ilgili olduğu kadar ülkemizin geleceği ile de ilgilidir. Çünkü tehdit edilen hukuk devletidir. Toplumdur. Bizler, tertiplere maruz kalmış kişiler olarak geç de olsa adaletin yerine gelmesiyle acılarımızı içimize gömebilir ve sonuçlarına katlanabiliriz. Ama gelecek kuşaklar için asla... Bundan dolayıdır ki tertipçilerin yargılandıkları davalara müdahil olmak bir görevdir.
Not: Bir önceki yazımda isimlerindeki hatalı yazımdan dolayı Selcan Taşcı ve Sabahattin Sakman ile okurlardan özür dilerim.