10 Ocak 2025 Cuma
İstanbul 15°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Ordu siyasetin değil milletin olmalı-(TAMAMI)

Kurtul Altuğ

Kurtul Altuğ

Eski Yazar

A+ A-

İsmet İnönü 22 Şubat’ta Harpokulu Komutanı Kurmay Albay Talat Aydemir’in devlete başkaldırmasından sonra Başbakanlık’a çağırdığı gazetecilere Aydemir’in neden emekli edildiğini yargıya teslim edilmediğini şöyle anlatmıştı: “Atatürk’le asker ve siyaset münasebetlerini şöyle düşündük; Vatan savunması yapan askerlerin siyaset konusunda fikir söylemelerinden daha tabii bir şey olamaz. Ancak fiilen siyaset yapmak onların işi değildir. Memleketin genel durumu hakkında elbette konuşacaklar gerekirse siyaseti uyaracaklar ama siyasete müdahale etmeyecekler. Onları sarı altından, beyaz baldırdan ve siyasetten hep dikkat uzak tutmaya gayret ettik.”

Artık Atatürk Cumhuriyeti’nin asker sivil ilişkileri de değişti. Kendi ordusunun tarihini değişik algılayan komutanlara, siyasetin emrinde, topuk vuran Genelkurmay başkanlarına rastlar olduk. Oysa askerin görevi siyasetin değil milletin ordusu olmaktır.

Ordumuzun birlikleri Suriye sınırımızda tatbikat yapmakta. ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Washington’dan seslendi:

“-Türkiye’nin ulusal sınırlarını korumasını kabul edebiliriz. Ancak sınırda askeri tatbikatlarla, gerginliği arttıracak olaylardan hoşnut değiliz.” Aynı sıralarda Başbakan’la telefon görüşmesi yapan Obama’nın elinde beyzbol sopasıyla adeta aba altından sopa göstermesi de medyada yayınlanmaz mı?

Bu bana Başkan Johnson’un İsmet İnönü’ye 1964 yılında yazdığı o ünlü mektubu anımsattı. İsmet Paşa’dan sert bir karşılık almıştı. Paşa Türkiye’nin bağımsız bir devlet olduğunu söylüyor ve diplomatik bir söylemle “Sen bizim iç ve dış işlerimize karışamazsın” diyordu. Ne var ki şimdi böyle bir Başbakan yok, bir bakan yardımcısına haddini bildirecek bir dışişleri bakanımız da bulunmamakta. Onun görevi, muhtemelen sadece bir aşirete kumanda eden federatif sistemin bir eyalet başkanlığında işler yapmak; Suriye’deki muhalifleri ya da Kürtleri Barzani başkanığında örgütlemek yoluyla dış politika üretmek olsa gerek.

Suriye’nin kuzeyinde yeni oluşumlar başlamış, yeni Kürt devletleri kurma hazırlığı alabildiğine sürmekte ve daha vahimi PKK bu uzlaşmanın içerisinde Şemdinli’yi ele geçirmek için TSK’yla savaş halinde. Şimdi şu habere bakalım PKK’ın 2. Adamı Karayılan ne diyor: “Şimdi sınırın 35 km içerisindeki Şemdinli’nin etrafında gerilla vardır. Böylece artık sınır ötesi, sınır berisi de hikayeye dönüşmüştür. Zaten gerilla Şemdinli’nin yakın zeminlerinde mevzilenmiş durumdadır. PKK Şemdinli-Rûbarok yolunda denetim kurdu. Gerilla, “gerilla bölgesidir, biz denetim kurarız” dedi. Devlet yol denetimini engellemek istedi ama engelleyemedi. Çatışmaların temel nedeni de budur. 3 günden bu yana yolu kesmiş durumda. Şemdinli’den bu yola gelen tüm araçları engellemektedir. Sorun sadece Şemdinli değil; mevcut durumda bütün Botan-Zagros alanı söz konusudur. Şitazin ve Oramar eylemi 19 Haziran’da yapıldı. O tarihten bugüne Türk ordusu karadan Oramar’a gitmiş midir? Bunu sorun, karadan 3 bin askerin bulunduğu Dağlıca dedikleri Oramar alanına herhangi bir gidiş olmuş mudur? Olmuşsa nasıl olmuştur? Bakın, geçen hafta Gever-Oramar hattında 3 gün çatışma yaşandı; 2 helikopter düşürüldü, 2’si darbe aldı. Bu yoğun çatışmalarla ancak bir konvoy Şitazin’a yarı yarıya darbe alarak ulaşabildi. Bunun dışında bu askeri merkezlere karadan herhangi bir ulaşım olmamıştır. Çünkü o tarihten bu yana Dağlıca’ya giden yol önemli oranda gerillanın denetimindedir. Yine koskoca Cîlo Dağı’nda, Çarçela Dağı’nda, Oramar’ın etrafında herhangi bir devlet denetimi söz konusu olmuş mudur? Hayır. Çünkü uçaklarla ve kobralarla günlerce bir savaş yürütüldü ama girilemedi. Türk ordusu orada püskürtüldü ve şimdi Oramar-Şitazin alanları neredeyse gerillanın kuşatması altındadır.”(VATAN 03.08.12)

Buna göre Şemdinli’de artık gerilla savaşı değil saha savaşı yapılıyor.

Genelkurmay Başkanı ise Başbakan’ın emriyle Hasdal’da bulunan silah arkadaşlarını nasıl emekli edeceğine dair çalışmalar yapmakta. Acaba Genelkurmay Başkanı’nın işlevi bu mu olmalı?