10 Ocak 2025 Cuma
İstanbul 15°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Örnek bir işveren: ETİ

Engin Ünsal

Engin Ünsal

Eski Yazar

A+ A-

Ülkemizde sendikacılığın gelişememesinin, işçilerin sendikalarda örgütlenememesinin önemli bir nedeni de işverenlerin işçilerin sendikalaşmasına sıcak bakmamalarıdır. İşçiyi, sendikayı, “Kârıma ortak mı olacaksın?” diye suçlayan, sendikaya üye olan işçileri işten çıkarmakta zerre kadar sakınca görmeyen, 21. yüzyılı 18. yüzyıl kafası ile yaşayan işverenlerimiz maalesef çoğunlukta. Bu nedenle ülkemizde sayıları 1.8 milyon dolayında olan işyerlerinden ancak 29.354’ünde toplu iş sözleşmesi bağıtlanabilmiştir. İşverenlerimizin bu bağnazlıktan kurtulması ve işçiyi, sendikayı uzun bir yol arkadaşı, bir yoldaş olarak kabul etmesi zamanı çoktan gelmiştir. İşçilerin sendikalarda örgütlenebildiği, toplu iş sözleşemesinin bağıtlanabildiği işyerlerinde çalışma barışı, işçilerin işyerine bağlılığı, kalite ve üretim artışı mutlaka sağlanabilmiştir. İşverenlerimizin bu konuya ciddi olarak eğilmeleri ve değerlendirmeleri hem ülkenin hem de kendilerinin yararına olacaktır.

İŞVERENLER, ETİ ŞİRKETİNİ ÖRNEK ALMALIDIR

ETİ şirketi Eskişehir’de kurulu, Kanatlı ailesine ait bir şirket. Uzun yıllar baba Kanatlı tarafından yönetilen şirket şimdi oğlu tarafından yönetilmektedir. Baba Kanatlı Atatürkçü bir yurtseverdir. Yenilikten ve yenilenmeden yanadır. Bu nedenle ülkemizin yasal toplu iş sözleşmesi düzenine geçtiği, 274-275 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi yasalarının yürürlüğe girdiği 1963 yılından bu yana sürekli olarak işçilerinin sendika üyeliğini işçilerin temel bir hakkı olarak kabul etmiş ve üye oldukları Tekgıda-İş Sendikası ile o tarihten bu yana sürekli toplusözleşme imzalamış ender işverenlerimizden biridir. Bugünlerde yeni dönem toplusözleşmesi görüşmeleri için hazırlıklar yapılmaktadır. Yeni sözleşmenin de taraflara barış ve huzur getireceği kuşkusuzdur.

Bu nedenle ETİ şirketini endüstriyel ilişkiler ortamında önek bir şirket olarak kabul ediyoruz. Bugün bu şirkette 6000 işçi çalışmakta ve bu işçilerin tümü Tekgıda-İş Sendikası’na üyedir. Geçmiş yıllarda işveren ile işçiler ve sendika arasında hiçbir çekişme yaşanmamış ve işçiler işyerine ve işverene bağlılıklarını kaliteyi, verimi yükselterek toplusözleşmeler yolu ile aldıklarını misli ile işverene geri vermişlerdir. ETİ örneği işçilerin sendikalaşmasının ve işyerinde toplusözleşme düzeninin kurulmasının işyerine neler sağlayacağı konusunda somut bir örnektir. Bu konumu ile Çalışma Ekonomisi öğrencilerine lisans ve yüksek lisans tezi olabilecek niteliktedir. Umarız birileri ETİ örneğini tez konusu yapar ve çalışma ortamına değerli, kalıcı, örnek olacak bir çalışma sunar.

TÜRK-İŞ’E DÜŞEN SORUMLULUK

Gözleyebildiğimiz kadarı ile bugüne değin Türk-İş, işverenlere sendikaları tanıtmak konusunda hiçbir girişimde bulunmamıştır. İşçiler ve sendikalarla yaşanan çekişmelerin işyerlerine hiçbir yararı olmadığı, aksine LASSA örneğinde olduğu gibi yaşanan bir grevden sonra işyerinde sendikanın varlığına saygı duyulması ile nasıl olumlu bir çalışma ortamı yaratıldığı örneği Türk-İş tarafından hiçbir ortamda dile getirilmemiştir. Türk-İş yöneticileri acaba neden Türkiye İşveren Sendikaları ile konu ile ilgili ortak çalşmalar yapmayı düşünmez? Türk-İş’in görevinin sadece iktidar partisine yaranma çabalarından ibaret olmadığı neden akla getirilmez? Türk-İş’in bir önemli görevi de işçileri ve sendikal ortamı işverenlere tanıtmaktır. Bu konudaki Almanya ve özellikle Japonya örneğini Türk işverenlerinin gözlerinin önüne sermeyi Türk-İş yöneticileri düşünmezler mi? Bunlar ancak işçi sınıfına yaşamını adamış, işçi sınıfının egemenliği ve mutluluğu için çalışmalar yapmaya kararlı sendikacıların yapacağı ve düşüneceği şeylerdir. Türk-İş başkanı gibi işçi sınıfına yabancılaşmış, sınıfın ideolojisinin bilincine ve ayırdına varamamış insanların yapabileceği işler değildir. İşçi sınıfı için uğraş acı çekmektir, ter dökmektir ve yaptığın işi aşkla yapmak, inanmaktır. Yoksa Türk-İş başkanının yaptığı gibi maroken koltuklarda yan gelip yatmak, fil dişi kulelerde yaşamak değildir. İşçi hareketimiz bu gibi sendikacıların varlığı nedeni ile yerlerde sürünmektedir. Bu konuyu gelecek yazımızda ayrıca işleyeceğiz.