23 Kasım 2024 Cumartesi
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Orta Afrika Cumhuriyeti’nde kaybeden Fransa-2

Ali Rıza Taşdelen

Ali Rıza Taşdelen

Gazete Yazarı

A+ A-

Orta Afrika Cumhuriyeti’ndeki son gelişmeleri anlamak için, Fransa ve ABD’nin emperyalist planlarını ve bu planları gerçekleştirmek için yaptığı askeri darbe ve müdahalelerini görmek gerek. Çin ve Rusya ile ilişkilerine bakmak gerek.

Bugün artık Afrika’da siyasi, ekonomik ve askeri her denklemlerin içinde, gelişen Çin, Rusya ve Türkiye, gerileyen ABD ve Fransa vardır. Afrika’da hangi ülkeyi ele alırsanız alın karşınıza gerileyen Atlantik, büyüyen ve ilerleyen Asya denklemi çıkacaktır. 20. yüzyılda ABD ve Fransa kendi aralarında Afrika’nın zenginliklerini paylaşmak için kavga ederken, 21. yüzyılın başından itibaren Çin ve Rusya’ya karşı birlikte hareket etmektedirler.

DARBECİ FRANSA

2003 yılında Fransa’nın desteğiyle gerçekleşen darbe ile François Bozize cumhurbaşkanlığına getirildi. Fakat 2012’ye gelindiğinde Bozize “hizadan çıkmış” Çin ve Güney Afrika ile ekonomik ilişkilerini geliştirmiş ve 40 subayını eğitilmek üzere Çin’e göndermişti. Bozize’nin Çin ile başlattığı bu ilişkiler WikiLeaks belgelerine de yansımıştı: “Çin’in Orta Afrika’daki etkisi çok belirgin”, “Fransa’nın can çekişen yatırımları ve gerileyen etkisinin yanında, Orta Afrika’nın uranyum, altın, elmas ve demirinden esas yararlanan Çin’dir”. Öyleyse Çin’in önü kesilmeliydi.

2012 sonunda ABD ve Fransa’nın desteğinde Seleka çeteleri örgütlendi ve iktidara karşı ayaklandırıldı. Bozize Batı’yı yardıma çağırdı ama bir sonuç alamadı.

Dönemin Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande Bozize’nin çağırısına “Kusura bakmayın, biz artık o işlere bakmıyoruz” diye cevap vermişti. “Ülkelerin içişlerine karışma ve sömürgecilik dönemi arkada kaldı” diyordu. Hollande’ın bu açıklamasını televizyonda dinlediğimde kahkahayla güldüğümü hatırlıyorum. Ama Seleka milisleri dört ay boyunca kan dökerken “İnsan hakları” akıllarına gelmiyordu. Çünkü artık çıkarlarına ters düşen Bozize gitmeliydi.

François Bozize’yi devirdiler. Yerine Seleka lideri Michel Djotodia’yı, iktidara yerleştirdiler. Yeni iktidar hiç vakit kaybetmeden, Orta Afrika Cumhuriyeti ve Çin arasında yapılan maden ve petrol anlaşmalarının gözden geçirileceğini, yeni bir ordu kurmak için ABD ve Fransa’dan yardım isteyeceğini açıkladı.

Ancak, Seleka, öyle programı olan kurumlaşmış bir örgüt değildi. İçinde ABD Özel Kuvvetlerinin yetiştirdiği Çad ve Sudanlı militanların olduğu dört ayrı silahlı grubun birleşerek oluşturduğu derme çatma bir ittifaktı. 8 ay boyunca yaşanan çatışmalar sonucu ülke bir kaosa sürüklemişti. Zaten Seleka’ ya verilen görev de iktidar olmak değil, Bozize’yi devirmek ve bir kaos ortamı yaratmaktı ki, Fransa “Uluslararası toplum” yani Birleşmiş Milletler’in de desteğinde bir müdahalede bulunabilsin. Öyle de oldu Fransız askerleri “istikrarı sağlamak ve barış getirmek için” ülkeye askeri müdahalede bulundu.

ETNİK BOĞAZLAŞMA

Fransız askerlerinin Bangui sokaklarında operasyonlara başlamasıyla birlikte katliamlar daha da artı. Ülke kelimenin tam anlamıyla bir iç savaş yaşamıştı; dinler arası bir boğazlaşmaya dönüşmüştü.

Ülkenin yüzde 80’i Hristiyan ve yüzde 15’i Müslüman. Her iki dine mensup insanlar yıllardır barış içinde bir arada yaşıyorlardı. Darbeyle iktidara gelen Müslüman Seleka milislerinin iktidarı ele geçirmesiyle birlikte Hristiyanlara karşı sistematik saldırılar düzenlediler. Hristiyanlar da, kendilerini korumak için silahlı milisler oluşturdular (Anti-Balaka). Böylece ülke kanlı çatışmaların içine sürüklenmişti. Yaşanan bu çatışmalar bir insanlık dramına dönüşmüş ve Fransa’ya askeri müdahalenin yolunu açmıştı. Böylece Fransızlar görevini tamamlayan Seleka milislerini dağıtarak silahsızlandırdı.

Bununla kalmayıp, Fransa ve ABD, BM Güvenlik Konseyi’ne, Devrik lider Bozize ile birlikte dağıttıkları Seleka’nın ikinci adamı Nureddin Adam’a yaptırım uygulama önerisinde bulundular. Yaptırım önerisi Çin ve Rusya tarafından engellendi.

Aylardır Müslüman milislerinin saldırılarına maruz kalan Hristiyanlar Fransız askerini sevinçle karşıladı. Ve Fransa’dan cesaret alarak Müslümanlardan “intikam” almak için saldırılara giriştiler; yüzlerce Müslümanı katlettiler, dükkanlarını yağmaladılar, camilere saldırdılar...

TOUADERA YENİDEN CUMHURBAŞKANI

Günümüze kadar sular hiç durulmadı. Çünkü 2016’da cumhurbaşkanı seçilen Faustin-Archange Touadera, Çin ile ekonomik ilişkilerinin yanında Rusya ile de askeri anlaşmalar yapmış ve ilişkilerini geliştirmişti.

Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping, yeniden Orta Afrika Cumhurbaşkanı seçilen Faustin-Archange Touadera ’ya tebrik mesajı gönderen ilk liderlerden biri oldu. Mesajında, Çin ve Orta Afrika Cumhuriyeti arasındaki ilişkilerde olumlu gelişme eğiliminin sürdüğüne dikkat çeken Xi, ikili ilişkilere büyük önem verdiğini ifade etti. Xi, Touadera ile birlikte dostane işbirliğinde daha fazla sonuç elde edilmesini ve iki ülke ile halkları için daha fazla mutluluk yaratılmasını ilerletmeye hazır olduğunu vurguladı. (http://turkish.cri.cn/)

Aslında geçmişi anlatarak bugünü anlatmış oldum. Çünkü senaryo aynı senaryo, oyuncular aynı oyuncular. Afrika’nın hangi ülkesini alırsanız alın, son 20 yılda her seçim döneminde yaşanan tüm çatışmalar, Atlantik ile Asya ekseninde yaşanan çatışmalardır. Fransa seçim öncesi Touadera’ya karşı iç kargaşalık ve provokasyon ortamı yaratarak azalan askeri gücünü artırmak için müdahale peşindeydi. Ama bu kez Fransa, Touadera’nın yardıma çağırdığı ve zaten ülkede bulunan Rusya’nın askeri gücüne çarptı.