23 Kasım 2024 Cumartesi
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Orta Afrika Cumhuriyeti’nde neler oluyor? - 1

Ali Rıza Taşdelen

Ali Rıza Taşdelen

Gazete Yazarı

A+ A-

Orta Afrika Cumhuriyeti’nde (OAC) 27 Aralık 2020’de yapılan cumhurbaşkanlığı birinci tur seçiminde önceki Cumhurbaşkanı Faustin Archange Touadera yeniden seçildi.

Seçim öncesi hükümet ile silahlı güçler arasında şiddetli çatışmalar yaşandı. Bugün bu silahlı grupların saldırıları, Rus ve Ruandalı askerlerin de destek verdiği hükümete bağlı Orta Afrika Silahlı Kuvvetleri (FACA) tarafından püskürtüldü ama her an yeniden başlayabilir.

Çatışmalar, 2013’te Fransa tarafından devrilen ve bugün hükümete karşı desteklediği eski Cumhurbaşkanı François Bozize’nin adaylığının OAC Anayasa Mahkemesi tarafından kabul edilmemesi üzerine başlamıştı.

Evet, Fransa ve ABD 2013’de devirdiği Bozize’yi bugün hükümete karşı destekliyor. Çelişkili bir durum gibi görülse de gerçek bu. Orta Afrika’da bugün yaşananları anlamak için biraz gerilere gitmek ve emperyalist Batı’nın çıkarları için nasıl darbeler düzenlediğini, ülkeleri kaosa sürükleyip binlerce insanın ölümüne yol açtıklarını göstermek gerek.

EMPERYALİST BATI’NIN TALAN ETTİĞİ AFRİKA

Afrika denince akla ham madde kaynakları talan edilen sömürgeler, darbeler, etnik ve dinsel çatışmalar, katliamlar ve soykırım gelir. Bütün bu insanlık dışı vahşetin ve talanın sorumlusu Batı’nın sömürgeci ve emperyalist ülkeleridir; dün, İngiltere, Fransa ve Belçika bugün, ABD ve Fransa.

Bu emperyalist ülkeler Afrika’ya dün “uygarlık” götürdüklerini söylüyorlardı. Bugün saldırgan yüzlerini gizlemek için “demokrasi ve insan hakları” yalanına sarılıyorlar. Ülkenin başındaki iktidar, Batı’nın çıkarlarına ters düşen bir çizgiye girdiyse önce, finanse ettikleri ve silahlandırdıkları çeteler vasıtasıyla ülkeyi kaosa sürüklüyor, medya vasıtasıyla “soykırım”, “İnsan hakları” naraları atıyorlar ve sonra da o ülkenin halkını “kurtarmak” için tankla, topla askerle işgal ediyorlar. Ülkeyi yeniden “kuruyorlar”, “inşa ediyorlar” ve kendi çıkarları doğrultusunda hareket edecek yönetimler oluşturuyorlar. Başa getirdikleri cumhurbaşkanları hizadan çıkarsa onun da bir şekilde devrilmesi için her yol ve aracı kullanıyorlar. Ve sonra, bu işbirlikçi yönetimleri korumak için de o ülkeye askeri üsler kuruyorlar. Afrika’daki darbelerin, çatışmaların, kaosun ve katliamların nedenini bu şekilde özetleye biliriz.

AFRİKA’DA ASYA ÇAĞI

Afrikalılar, 2000’li yılların başından itibaren yeni bir dünya ile karşılaştılar; Asya’dan yükselen Çağdaş Uygarlık Dünyası. Başını Çin, Rusya ve Türkiye’nin çektiği bu Asya güçleri 21. yüzyılın başında Afrika’yı talan eden bu emperyalist kampın karşısına çıktı.

Bugün ekonomik alanda Afrika’nın birinci ticaret ortağı Çin; 2007’de Fransa’yı, 2009’da ABD’yi geride bıraktı. Bu gün Fransa Afrika ile ticarette ilk 5’in içinde bile değil. Askeri alanda ise birinci Rusya, ikinci Çin, üçüncü ABD ve dördüncü Fransa. Afrika'nın toplam silah ithalatının yüzde 35'i Rusya, yüzde 17’si Çin tarafından karşılanıyor. ABD ve Fransa’dan ithal edilen silah toplam olarak yüzde 16,5. Yani tek başına Çin’in gerisinde. Çin ve Rusya ile yapılan askeri anlaşmaları, kurulan üsleri saymıyorum bile.

Türkiye’nin 2011’de Somali ile başlayan ilişkilerin askeri ilişkiler boyutuna ulaşmasıyla birlikte son yıllarda ekonomik ve diplomasi alanında önemli yol katledildi. 2003’te 3,6 milyar dolar olan ticaret hacmi, 2017’de 20,6 milyar dolara ulaştı. Keza, 2009’da Afrika’da 12 Türk büyükelçiliği bulunurken 2018’de bu sayı 41’e çıktı (AA).

Afrika’da da Atlantik çağı kapanırken, Asya çağı başlıyordu. ABD ve Fransa’nın hırçınlığı bundan. Afrika ellerinden kayıp gidiyor. 2000’li yıllarda darbelerle ve hileli seçimlerle iktidara getirdikleri yönetimler, bir süre sonra Afrika’da yükselen ekonomik ve askeri güçlere yani Çin ve Rusya’ya yöneliyor.

Çin’in ve Rusya’nın ve elbette Türkiye’nin Afrika ile ilişkilerinde kan yok, katliam ve acı yok, yıkım ve bombalama yok. Ne var? Hayatın her alanında ekonomik, kültürel ve siyasi zenginlikleri paylaşmak var. Sen de kazan ben de kazanayım var. Emperyalist terör çetelerine karşı güvenliği sağlamak var. İşte bunun için Afrikalı liderler Asya’ya yöneliyorlar.

FRANSA ORTA AFRİKAYI DA KAYBEDİYOR

Orta Afrika Cumhuriyeti’nde olup biteni ancak yukarıda çizdiğim tablo çerçevesinde anlayabiliriz. Cezayir, Mali ve Fildişi Sahili’nde kaybeden Fransa ve ABD Orta Afrika Cumhuriyeti’nde de kaybediyor.

Önümüzdeki yazıda Orta Afrika’nın Çin ve Rusya ilişkilerini, ABD ve Fransa’nın gerileyişini ve bunu önlemek için giriştiği darbeleri ve kaos politikalarını ve bugün yaşananları yazacağım.