23 Aralık 2024 Pazartesi
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Ortodoks politikalar enflasyona çare olamaz

Serhat Latifoğlu

Serhat Latifoğlu

Gazete Yazarı

A+ A-

ABD’de bu hafta açıklanan verilere göre TÜFE oranı son 2 yılın en düşük seviyesi olan yüzde 4’e geriledi. FED (ABD Merkez Bankası) tarihinin en hızlı faiz artışı serisini 2022-2023 yılları arasında gerçekleştirdi. Son günlerde neoliberal ekonomistler faiz artışları ile enflasyonun düşüşü arasında bağ kurarak faiz artışlarının enflasyonu düşürdüğü tezini bir kez daha öne sürmeye başladılar. FED’in uyguladığı ortodoks para politikaları 2023 yılının başında finansal krize, ABD ve AB’de 5 bankanın batışına neden olmuştu. Peki, enflasyon neoliberallerin iddia ettiği gibi faiz artışları nedeniyle mi düşünüyor?

BAZ ETKİSİ VE ENERJİ İLE DÜŞÜYOR

Neoliberaller ABD enflasyonunun analizini yaparken enerji maliyetlerini ikinci plana atıyor hatta bazıları tamamen görmezden geliyor. Oysa enflasyonun gerilemesinde baz etkisi ve enerji kalemlerindeki sert düşüş etkili oldu. Ayrıca çekirdek enflasyonda aylık artışın hala devam ettiğinin altını çizelim. Nitekim FED bu hafta içinde yaptığı toplantıda çekirdek enflasyon beklentilerini yukarı yönde düzeltti. ABD TÜFE verisinin detaylarına bakalım. ABD’de son 1 yılda halkın önemli harcama kalemleri olan ulaşım yüzde 8.8’den yüzde 10.2’ye; konut yüzde 5.6’dan yüzde 8’e yükseldi. Yani ABD’de pahalılık devam ediyor. Enflasyonu aşağı çeken enerji kalemlerine bakarsak; benzin fiyatları Mayıs 2022’de yüzde 59.9 artmıştı. Mayıs 2023’te yüzde 19.7 düştü. Benzer şekilde ABD’de yaygın olarak kullanılan kalorifer yakıtı (fuel oil) yüzde 98.5’ten yüzde 37’ye geriledi. ABD’nin son yıllarda stratejik petrol rezervlerini yarı yarıya tükettiğini ve tarihinin en düşük seviyesi olan 350 milyon varile gerilediğini de hatırlamakta yarar var.

TEKELLERİN AÇGÖZLÜLÜĞÜ ENFLASYONU TETİKLİYOR

ABD’de yaşanan sürece benzer bir durum AB’de yaşandı. AB’de enerji maliyetlerinin gerilemesiyle birlikte enflasyonda düşüş başladı. Yani AB enflasyonunun gerilemesinde faiz artışlarıyla doğrudan bir korelasyon kurmak mümkün değil. AMB (Avrupa Merkez Bankası) yetkilileri son aylarda şirketlerin kar hırsları ve fırsatçılıkları yüzünden enflasyonun tetiklendiğine dair açıklamalar yaptı. ‘Greedflation’ olarak da adlandırılan ve şirketlerin ‘ücret artışları, beklentiler’ başta olmak üzere çeşitli etkenleri bahane ederek keyfi olarak zam yapmaları enflasyonu körükleyen unsur olarak dikkat çekiyor. AMB Başkanı Christine Lagarde geçen ay içinde yaptığı açıklamada şirketlerin yaptığı aşırı zamların şirketlerin arz-talep dengesizliklerinin yaşandığı süreçte devreye girdiğini ifade etti. Benzer durum başta Türkiye’de olmak üzere tüm dünyada yaşanıyor. Piyasalarda tekelleşmiş olan şirketlerin egemenliği ve ekonomi yönetimlerinin fiyat artışlarını ‘beklentiler’ olarak adlandırarak meşrulaştırması enflasyonun kontrol edilmesini zorlaştırıyor.

ARJANTİN’DE ORTODOKS HEZİMET

IMF, 2018’de tarihinin en büyük stand by anlaşmasını Arjantin’le yaptı. Stand by anlaşmasından sonra agresif bir faiz artışı politikası ile ortodoks politikaları uygulamaya başladı. IMF’nin ortodoks politikalarının en önemli ‘projesi’ Arjantin’de stand by’dan önce enflasyon yüzde 34, merkez bankası politikası faizi yüzde 26 idi. Bugün Arjantin’de enflasyon yüzde 108.8, politika faizi yüzde 97’ye ulaşmış bulunuyor. Aynı süreçte ABD doları Arjantin pesosu karşısında yüzde 1000’in üzerinde değer kazandı. Görüldüğü gibi ortodoks politikalar Arjantin’e büyük bir yıkım getirdi.

FAİZ ENFLASYONU YÜKSELTİYOR

BIS’in (Uluslararası Ödemeler Bankası) TÜFE tahmini için geliştirdiği yapay zeka/makine öğrenmesi modelinde enflasyonu tetikleyen temel etkenler incelenmiş. 2021’de yayınlanan ve 2022 sonunda güncellenen raporda enflasyonu tetikleyen etkenler sıralanmış; beklentiler, geçmiş enflasyon, enerji, faiz ve ÜFE. BIS’in yapay zeka modeli gelecek 12 ay içinde faizlerin ve enerjinin artmasının enflasyonun yüksek seyretmesinde etkili olacağı tahmininde bulunmuş. Çok sayıda karmaşık değişkenin etkin bir şekilde analizinin yapılamsında yapay zeka/makine öğrenmesi modelleri çok başarılı sonuçlar veriyor. Kapitalizmin zaman içinde gelişen kaotik ve karmaşık yapısı neoliberal tezlerin geliştirildiği dönemi çoktan geride bırakmış bulunuyor. Dolayısıyla BIS’in araştırması yol göstericidir ve büyük önem arz ediyor.

DÜŞÜK FAİZE RAĞMEN GERİLİYOR

Türkiye’de TÜFE oranı Ekim 2022’de yüzde 85.4 ile zirve yapmıştı. Mayıs 2023’te açıklanan verilere göre TÜFE 39.59’a kadar geriledi. Bu süreçte TCMB faiz artırmadı ve sabit tuttu. Neoliberal ekonomistler ‘nedense’ Türkiye’de enflasyonda yaşanan gerilemeyi görmezden geliyorlar. Çünkü onlara göre Türkiye’de yayınlanan tüm veriler ‘yalan’ ve çarpıtılmış. Manşet enflasyon ile pahalılık kavramını kasıtlı olarak birbirine karıştırarak verileri manipüle ediyorlar. Bazıları ise bu gerilemeyi baz etkisi diyerek küçümsemeye çalışıyor. ABD’de yaşanan gerilemeyi faiz artışı ile açıklamaya çalışıp baz etkisini görmezden gelerek ne kadar ‘bilimsel’ olduklarını gözler önüne sermiş oluyorlar.

ORTODOKS HEZİMET SÜREKLİLİK ARZ EDİYOR

Neoklasik/neoliberal iktisat ekolünün enflasyon tanımlaması geçmişte olduğu gibi bugünkü koşullarda yetersizdir. Enflasyon tanımlaması yetersiz olduğu için uygulanan ortodoks politkalar başarılı olmamıştır ve bundan sonra da başarılı olma ihtimali yoktur. Ayrıca neoliberal ekolün ekonominin dümenini sadece merkez bankalarına emanet etme ve merkez bankası başkanının eline ‘sihirli değnek’ vererek tüm ekonomik sorunları çözme hayalini sürdürmeleri naif bir yaklaşımdır. 1970’lerden kalma ‘parasalcı çözümleri’ tekrar tekrar öne sürüp enflasyonun düşeceğini iddia etmek anlamsızdır. 1970’lerden beri deneysel neoliberal reçeteler, gelişmiş, gelişen ve yoksul tüm ekonomi kategorilerinde uygulandı. Ve yapılan deneylerin tamamı ekonomik felaketlerle sonuçlanıp başarısız oldu. Özellikle gelişmiş ekonomiler daha büyük borçluluk, daha az üretim ve daha yüksek tüketim ile her ekonomik finansal krizi daha derin bir şekilde yaşıyor. Çok uzağa gitmeye gerek yok; ABD ve AB’nin içine yuvarlandığı finansal kriz ve stagflasyon, Arjantin’in yaşadığı yıkım bunların en somut örnekleridir.

TÜRKİYE EKONOMİ MODELİ KENDİ YOLUNDA İLERLEYECEK

Sonuç olarak; başarısız olmuş reçeteleri Türkiye’de uygulamaya kalkmak ekonomiyi uçuruma sürüklemekten başka bir işe yaramaz. Bazı aksaklıklarına rağmen Türkiye Ekonomi Modeli devam ettirilmeli, ortodoks politikalarla sorunlar daha karmaşık hale getirilmemelidir. Türkiye’de enflasyonun ana kaynakları olan tekelci piyasa yapısı, aşırı serbest kuralsız piyasa ve ithalata dayalı ihracat yapısının değiştirilmesine odaklanılmalıdır.
Kaynakça;
https://www.bis.org/publ/work980.pdf
https://www.theguardian.com/business/2023/may/04/european-central-bank-raises-interest-rates-inflation-eurozone