23 Kasım 2024 Cumartesi
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Osmanlıyı Kahire-den Mısır Kıbrıs’ta

Mehmet Yuva

Mehmet Yuva

Gazete Yazarı

A+ A-

Mısır Dışişleri Bakanı Semih Şükrü (Sameeh Shukri) 14 Aralık’ta Rum yönetimin hâkimiyetinde olan Lefkoşa’da resmi bir ziyaretteydi. Geçen eylül ayında “Kıbrıs Cumhurbaşkanı Anastasiades’in Kahire ziyareti esnasında Sisi ile ortaklaşa ilan edilen “Mısır-Kıbrıs İş birliği Yüksek Komitesi”nin toplantısındaydı. Şükrü Efendi “Kıbrıs Cumhurbaşkanı” Anastasiades’e Mısır Cumhurbaşkanı Sisi’nin özel mektubunu takdim etmiş. Mısır ve “Kıbrıs Cumhuriyeti”, Türkiye’nin Kıbrıs açıklarında ve Doğu Akdeniz’deki gaz arama faaliyetlerinin illegal olduğunu takdir etmiş. Kıbrıs konusunda, her üç taraf, “tek egemenliğe, tek bir uluslararası kimliğe ve tek bir vatandaşlığa sahip iki bölgeli, iki toplumlu bir federasyon” çağrısında bulunan BM Güvenlik Konseyi kararlarına desteklerini yinelediler ve Ankara'dan bu kararlara uymasını istemişler.

Mısır ve “Kıbrıs Cumhuriyeti”, adanın güneyinde 12 mil karasularında yer alan Afrodit gaz sahası ile Mısır arasında bir gaz boru hattı inşa etmek ve bu boru hattı üzerinden her iki ülkenin gazını Avrupa pazarlarına taşımak arzusunda. İki ülke deniz boru hattı projesini 2018’de imzalamıştı. Ocak 2019’da Mısır, “Kıbrıs Cumhuriyeti”, Yunanistan, İsrail, İtalya, Ürdün ve Mahmut Abbas’ın başındaki ucube Filistin otoritesi bölgesel gaz pazarı yaratma, gaz arama altyapı giderlerini düşürme ve rekabetçi fiyat sunabilme amacıyla Doğu Akdeniz Gaz Forumunu kurdular.

AB’NİN DOĞU AKDENİZ’DEKİ GAZ PLANI

2017 ABD Jeolojik Araştırma verilerine binaen Doğu Akdeniz’de 700 milyar ile 3 trilyon dolar kıymetinde 340-360 trilyon metre küp gaz bulunmaktadır. AB özellikle dünyanın üçüncü büyük gaz tedarikçisi Rusya’ya olan gaz bağımlılığını bu bölgeden tedarik edeceği gaz ile azaltmak peşinde. Avrupa gaz ihtiyacını özellikle takriben 129 milyar küp gaz ihtiva eden “Kıbrıs Cumhuriyeti” tarafından işletilen Afrodit gaz sahasından tedarik etmek istiyor. Gayet stratejik bir akla haiz Anadolu Ajansı’na binaen bütün bu gelişmeler ile bu ülkeler arasında sağlanan Doğu Akdeniz’de petrol ve doğal gaz arama, çıkartma ve sevkiyatı anlaşmaları ekonomik akla hizmet etmek için değilmiş, siyasiymiş!

DOLAR TARTIŞMASI

Türkiye, TL-Dolar-Avro kavgasında devekuşu misali kafayı kuma gömdüğü için etrafında yaşanan gelişmelerin yaratacağı sorunların idrakinde değil. Ya sı.arken ya kaçarken, kıssadan hisse yumurta tavuğun g.tünde göründüğünde aklımızın başımıza geldiği bir keyfiyet içindeyiz. Esaslı bir kesim, “bize bir şeycik olmaz” tavrı içinde. Farelerde tatbik edilen çip ile yönlendirme başarılı olmuş. Sıra iki ayaklı mahluklara çip takıp yönlendirmek. Çipleri iyi meleklerin takması için dua edelim yoksa esfel el-sefilin (aşağıların en aşağısı seviyesi) için hazır olunuz. İktidar,nasıl bir ruh hali ise, doları 18 liradan 12 liraya düşürmenin gururunu yaşıyor. Muhalefette bu dolar aslında 22 olmalıydı nasıl yaptılar da bunu 12’ye çektiler üzüntüsü içinde. Hâlbuki dolar sayesinde köşeyi dönüp hükümet olmalarına ramak kalmıştı.

MISIR İLE GÖRÜŞMELER

Mısır ile sürdürülen ikili görüşmelere rağmen Kahire’nin Ankara’ya henüz güvenmemesinin üç ana sebebi var; Mısır, şekli bazı önlem ve karşıt icraatlar rağmen, Türkiye’nin Kahire’yi rahatsız eden Müslüman Kardeşler Örgütünden bağını tamamen koparmadığı kanaatinde. Mısır, Türkiye’nin Suriye politikalarından rahatsız. Kahire, BAE ve Suudi Hanedanlığından yeşil ışık almadan Ankara ile tek taraflı bir yakınlaşmadan yana değil. Mısır ile güvenilir bir yakınlaşma sağlamadan Ankara’nın kapı komşusu olan Libya’da artan nüfuzundan kaygılı. Eyy iktidar! Eyy Muhalefet! Başınızı kumdan çekin ve Kahire’yi yakinen gözlemleyin. Tarih tekerrür etmek üzere. Veyahut rahatınızı bozmayın yumuşak koltuklarınızda oturun, arkanıza yaslanın ve filmin kahredici son sahnesini bekleyin.Palukpilmez ise haluk pilur (Balık takdir etmezse Allah bilir takdir eder). Bizim yazılarımız ve uyarılarımız mümin olanlara. Hatırlat zira hatırlatmak mümin için faydalıdır. Başta Dışişleri Bakanlığımız, yöneticilerimiz ve muhalefetimiz her konuda uzman olduklarından bizim yazdıklarımıza teveccüh edip uyarılarımızı nazar-i dikkate almaları da gerekmiyor. İktidar da muhalefet de din konusunda çokbilmiş ama biz yine de varsa bir mümin damar ona hatırlatalım.

OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE…

Mısır ile bir an evvel işleri düzene sokmaz isek ki bunu ancak Şam üzerinden temellendirir ve gerçekleştirebiliriz, Osmanlı’yı Kahir eden Kahire’nin Erdoğan hükümetinin başında ciddi bir bela olabilir. Tarihte Kahire ile yaşanmışlar var. Muhammed Ali Paşa’yı bilirsiniz. Kavalalı diye bilinir. Aslen Erzincan, Kemaliyeliymiş. Mısır’a Vali olarak atandı. Kavalalılar Hanedanı'nın kurucusu, Mısır'ın babadan oğula geçen ilk Hidivi’dir (Büyük Vezir).Mısır’ı modernize eden hükümdar. 1821’de, Sultan II. Mahmut döneminde Ege adalarında, Arabistan’da, Sudan’da Osmanlıya karşı isyanlar baş göstermişti. Hepsinin arkasında İngilizler vardı. Sultan bu isyanları bastıracak kudrette değildi. Mısır Büyük Vezirinden yardım ister. Mehmet Ali Paşa isyanları bastırmakta başarılı olur.

Kıssadan hisse aciz ve İstanbul’da sefa sürdüren bir Sultanın koltukta oturmasını kabul etmez. İsyanları bastıran devlete nizam ve huzur getiren kendisi ise o vakit iktidar da onun hakkı olmalıdır kanaati oluşur. İstanbul üzerine yürür. Osmanlı ordusunu Filistin’de, Suriye’de, Lübnan’da, Hatay’da ağır bir yenilgiye uğratır. Osmanlı ordusu Mısır’dan gelen orduya karşı çaresiz ve perişandır. Osmanlının vergilerinden, haracından ve baskılarından bıkkın yerel halk Mehmet Ali Paşa’nın ordusuna destek verir. Ciddi katılımlar olur. Mısır ordusu Torosları aşar. Kütahya’ya kadar gelir. Sultan II. Mahmut’un etekleri tutuşur. Ruslardan, İngilizlerden ve Avusturya’dan askeri destek ister. Bu yardım karşılığında Mısır ordusu durmak zorunda kalır. Osmanlı ile yapılan anlaşmaya binaen Osmanlı, Toroslardan öteye geçemez. Şam ve Mısır coğrafyası Mehmet Ali Paşa ve oğullarına terk edilir.

Bu hikâyenin sonrası mı? Osmanlının Batıya daha çok borçlanması ve imtiyazlarla iflas etmesidir. Bağımlı, muhtaç ve seruma bağılı hasta adam olmuştur. Bu dönem Tanzimat veya Nizam-ı Cedit diye kakalanır öyle bilinir ama idam sehpasında boynunda ip Batının rahmeti altında olduğu zamandır. Osmanlı bir daha iflah olmaz.Onu kurtarmaya yönelik verilen tüm çabalar, Sultan Abdülhamit ve İttihat ve Terakki dönemi dâhil Osmanlıyı kurtarmaya yetmez. Mısır bize düşmanlık veya düşmanlarla iş birliği yapmamalıdır. Türkiye buna fırsat ve gerekçe sunmamalıdır. Zira düşman safında bir Kahire -ki kahretmek fiilinden gelir-, bize kahır yaşatabilir. Bizi kahretmek ve Kahır yaşatmak isteyen ezeli düşman Batının beline kuvvet, ekmeğine yağ sürer.