28 Aralık 2024 Cumartesi
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Otizm

Bülent İnce

Bülent İnce

Eski Yazar

A+ A-

2 Nisan, Birleşmiş Milletler kararıyla bütün dünyada otizm farkındalık günü olarak anılıyor. Söz konusu günde devlet kademelerinin hem de toplumun otizme dair bilgi ve bilinç düzeyini artırmaya yönelik çeşitli etkinlikler düzenlenir.

Otizm üç yaşından önce çocukta biteviye tekrar eden hareketler ve sosyal iletişim zorluklarıyla kendini gösteren, genetik yatkınlık, hamilelikte geçirilen hastalıklar, kötü beslenme, madde kullanımı gibi çeşitli faktörlere kısmen bağlanmakla birlikte çok daha karmaşık bir sürü faktörün bir arada tetiklediği düşünülen gelişimsel bir bozukluk (farklılık) olarak tarif ediliyor. Erken tanı, davranış terapileri, spor, müzik ve sanat çalışmalarıyla çocuğun çeşitli sosyal fonksiyonları yeniden kazanabileceği belirtilerek, ailelerin vakit geçirmeden eğitim programlarına ve davranış terapilerine başlaması ısrarla öneriliyor. Kaynaştırma eğitiminin verildiği okullarda eğitim olanaklarının araştırılmasının üzerinde önemle duruluyor. Önceleri otizmli çocukların sadece özel eğitim kurumları ya da psikiyatri kliniklerinde eğitim alabilecekleri düşünülürken günümüzde, otizmin bir bozukluktan öte zihinsel bir farklılık olduğu düşüncesi yaygınlaştıkça, bu çocukların genel eğitim sınıflarında da eğitim alabilecekleri düşüncesi gittikçe daha çok benimseniyor. Çeşitli sivil toplum kurumları da bu bilinçle hareket ederek otizmli çocukların topluma kazandırılmasına yönelik yasaların çıkarılması ve var olan yasaların uygulanması için takdir edilecek bir çaba gösteriyorlar. Geçtiğimiz hafta, otizmli çocukları olan aileler temsil edildikleri sivil toplum kurumları vasıtasıyla TBMM’yi ziyaret ederek devletten beklentilerini içeren dosyaları meclis yetkililerine sundular. Özellikle Milli Eğitim Bakanlığının, ailelerin istekleri doğrultusunda bir an evvel harekete geçmesi ve çocuklarımızın eğitimi konusunda mevzuattan kaynaklanan sıkıntılara çözüm araması en büyük beklentimiz.

EĞİTİM

Eğitimin otizmli bireylerin topluma dahil olmasında en önemli faktör olduğu artık bilinen bir gerçek. Kaynaştırma eğitiminin bu konudaki en iyi çalışma yöntemlerinden biri olduğunu biliyoruz. Bu eğitim biçiminin sağlıklı yürümesi için otizmle ilgili bilgi seviyesi yüksek öğretmenlerin görevlendirilmesi, engelli çocukların kendi çocukları ile bir arada eğitim alacağı konusunda diğer ailelerin bilgilendirilmesi vebu konudaki yanlış algıların düzeltilmesi yönündekiçalışmalar bir an evvel hayata geçirilmeli. Çünkü bu konuda toplum olarak hiç de iyi bir sicile sahip değiliz. Hala engelli çocukların kendi çocuklarıyla aynı sınıfta hatta okulda bulunmasını istemeyen ailelere rastlıyoruz. Çocuğuna eğitim aldırabilmek için çaldığı okul kapılarının yüzlerine bir bir kapandığı ailelerin haberlerini çok sık çeşitli haber mecralarında görüyoruz. Tabii bu çocukların eğitim alması kadar önemli diğer bir konu, onların eğitim sırasında akran zorbalığına maruz kalmasıdır. Alay edilen, eğlence malzemesi haline getirilen, kötü şakaların muhatabı olan bu çocuklar akran zorbalığının tehlikelerinden uzak kalacak tedbirlerle korunmalıdır.

TOPLUMA KAZANDIRMA

Toplumsal dışlanmanın en büyük mağdurları olan zihinsel engelliler içinde otizmli bireyler farklı durumları nedeniyle sıkça gündeme gelir. Çünkü kimisi üstün hafıza ve konsantrasyon yeteneği sergiler, kimisinin sıra dışı problem çözme yeteneği vardır veya kimisi çok özel sanatsal yeteneklere sahiptir. Ve böyle bazıları, yetenekli oldukları alanda eğitim şansı da bulursa, toplumda sözü dinlenen, şaşırtıcı ve çığır açıcı yenilik ve buluşlara imza atan, toplumun gelişimine katkı yapan bireyler haline gelirler. Bu kişilerin magazin değeri dolayısıyla konu bir an gündeme gelir ama sonra unutulur gider. Oysa otizmli bireylerin sadece yüzde 10’u özel yetenekler sergiler. Buradaki sözün asıl konusu toplumun ilgisine yeteri kadar mahzar olamayan o yüzde 90’lık büyük çoğunluktur. O büyük çoğunluğu topluma kazandırmak ise özellikle eğitim konusunda daha bilinçli ve sistemli bir toplumsal çabayı gerektirir. Bu çabaya ise devlet ön ayak olmalıdır.

Yazarın Önceki Yazıları Tüm Yazıları