Oyunlar Kuramı ve Siyaset 2
Hegemonya, askeri güce dayanır. Ama hegemonya, salt askeri güce dayanarak sürdürülemez. Askeri güce dayanarak yakar, yıkar, öldürürsünüz. Ama yıkılanın yerine zoraki de olsa kabullenilen bir sistem kurulamazsa, hegemonya sürdürülemez. Askeri güç, saldırıya uğrayan ülkenin varlığını bağımsız olarak sürdürme seçeneklerini ulaşılabilir olmaktan çıkarmayı hedefler. Ülkenin parçalanması, emperyalizmin bu hedefine katkıda bulunur. Yıkımın ülkeyi zayıflatması, hegemonyanın kabullenilmesini kolaylaştırır, ama sonuca ulaşılmasını sağlamaya yetmez. Yıkılanın yerine tarihsel olarak geçici olmaya mahkum, ama emperyalizmin hedefleri açısından yeterince kalıcı bir sistem kurulamazsa hegemonya sürdürülebilir olmaktan çıkar.
‘YİNELENEN OYUNLAR’ SÜRECİ
Hegemonya peşinde koşan emperyalist bir devletin “yumuşak gücü”, “geleceği şekillendirme yetisine sahip yegâne güç olduğu” algısına dayanır. Bu algının aşınması, “yumuşak güc”ün üstünde yükseldiği zemini giderek kayganlaştırır. Yumuşak gücün zayıflaması, bağımsızlıkçı seçenekleri ulaşılabilir hale getirerek, hegemonya karşıtı güçlerin kapsamını genişletir ve onların elini güçlendirir.
Dünyamızın son dönemde içinden geçmekte olduğu süreci oyunlar kuramı çatısı altında yansıtan çerçeve, “yinelenen oyunlar” kavramıdır. Her biri bir sonraki aşamada yeni bir oyunu ortaya çıkaran böyle bir dizide, başarının anahtarı, karşı taraf ya da tarafları istenilenin dışında bir edimde bulundukları takdirde cezalandırma olanağına sahip olma ve diğer oyuncular nezdinde “tuttuğunu koparmada kararlılık” algısını yerleştirmede yatmaktadır. 2000’lerden bu yana, ABD “ceza tehdidiyle caydırma” gücünü adım adım yitirmiştir. Bugün Amerika’nın konumunu betimleyen, “tuttuğunu koparan”dan çok, “tutmaya çalışan, ama tuttuğunu koparamayan” imgesidir.
BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ’NİN İKİ AYAĞI
Büyük Ortadoğu Projesi (BOP), ABD açısından bir haritadan ibaret değildi. Haritanın yanı sıra, projenin diğer ayağını oluşturan etken, “Ilımlı İslam”dı. Yayımlanan BOP haritası da, yalnızca bu projenin sonul hedefini belirlemekle kalmıyor, belki daha da önemlisi, içerdiği “havuç ve sopa” etkenleriyle Batı Asya ülkelerindeki güçleri harita doğrultusunda yeniden saflaştırmayı amaçlıyordu. “Ilımlı İslam”, ABD’nin tanımıyla “ülkeyi dışarıdan bakıldığında toplumsal ve kültürel olarak bir İslam Devleti görünümüne kavuşturan, ama İslam’ı kapitalist dünya pazarıyla bütünleşmenin önünde engel oluşturacak bütün unsurlarından arındıran” bir yaklaşımdı. Bu proje, “Müslüman Kardeşler”i de, Batı Asya’da ABD hegemonyasının sürdürülebilir toplumsal düzenini kurmanın temel aracı olarak görmekteydi.
ABD’NİN EN BÜYÜK YANILGISI
BOP, bölge devlet ve milletlerinin direnişi sayesinde her iki ayağıyla da kendi çizdiği haritaya gömülmüştür. ABD’nin en büyük yanılgısı, milletlerin ve milli devletlerin gücünü yeterince hesaba katmamış olmasıdır. ABD’nin oyun planında bu güçler bağımsız oyuncular olarak yer almamaktadır.
Bugün Amerika, bölgemizde oyun kuran değil, inisiyatifi ellerine geçirmiş olan bölge ülkelerinin kurduğu oyunları bozarak tutunmaya çalışan güç konumundadır. Günümüzde Batı Asya ülkelerinin ortak stratejik hedefi, ABD’nin bölgedeki askeri varlık ve etkisine son vermek haline gelmiştir. BOP’un kendisine ABD hegemonyasının toplumsal düzenini kurma işlevini yüklediği “Müslüman Kardeşler”, artık Amerika’nın terör örgütleri listesinde ye almaktadır.
‘OYUN BOZUCU’
Afganistan ve Irak’a yapılan saldırıların Amerika’nın kendisi tarafından da “askeri başarısızlıklar” olarak tescil edilmesi, bu saldırılarda ortaya çıkan yıkım gücündeki yetersizlik değil, bu yıkımın ABD hegemonyasını pekiştirecek bir yapımla tamamlanamamış olması nedeniyledir. ABD, Afganistan’da hâlâ “şerefli” bir geri çekiliş için Taliban’la masaya oturmanın peşindedir. İşgal ettiği Irak’ta kendi dayattığı Anayasa ile kurulmuş olan Irak Meclisi, ülkesinde ABD askeri varlığına son verilmesini talep etmektedir.
Bu süreçteki en önemli dönüm noktasını kuşkusuz şu sırada yıldönümünü kutlamakta olduğumuz Amerikancı FETÖcü darbe girişiminin ordu, millet ve devletin direnişiyle boşa çıkartılması oluşturmaktadır. ABD-NATO Gladyosu’nun ülkemizde ezilmesi, Amerika’nın bölgemizdeki “oyun kurucu” rolüne sonul darbeyi indirmiş ve onu “oyun bozucu” rolüne mahkum etmiştir.
Ele aldığımız bu “yinelenen oyunlar” sürecinin en can alıcı noktası, kuşkusuz ABD’nin içine düştüğü durumun yanı sıra, bu süreçte Türkiye’ye ve diğer bölge ülkelerine düşen görevlerdir. Oyumlar Kuramı ve siyaset çerçevesinde bu sorunsalı ele almayı sürdüreceğiz.