Özgür Özel’in rakısı
CHP iktidar olduğunda 10 yıl içinde her şey 10 kat ucuzlayacakmış. Veyahut malların fiyatları sabit kalacak ancak gelirlerimiz 10 katına çıkacakmış.
Madde madde saydı Özgür Özel. Otobüs bileti 500 değil 50 TL olacakmış. Kıyma 550 değil, 55 TL, Pirzola 700 değil 70 TL… Dinleyiciler temel ihtiyaçlardaki düşüşe ilgisiz kaldı. Ancak bir litre rakının 1400 TL’den 140 TL’ye düşeceği ilân edilince kitlede büyük bir dalgalanma oldu. Alkış tufanı koptu. Kim bilir, belki gözyaşlarını tutamayanlar bile olmuştur.
CENNET VAADİ
Anlaşılan CHP’nin kaymak tabakasının derdi köfte yemek değil de rakı içmek. Böyle bakınca bu yeryüzündeki “cennet” vaadi alkışlanır tabii. Yılmaz Özdil de bu cennet vaadini Youtube’da bir güzel temellendirdi. Meğerse rakı, içki değilmiş. Rakı, vatan sevgisiymiş. Öyle olduğu için iki tek atanlar “ne olacak bu memleketin hali” diye düşünmeye başlıyormuş. Sonra onun erdemleri de varmış. Yalanı kaldırmazmış mesela rakı. Sahtesi öldürürmüş...
Yılmaz Özdil’in dünyasında iki tek atıp karısını döven, hırsını alamayınca öldüren adamlar yok galiba. Sağa sola sarkanlar, duvar dibine işeyenler, öteye beriye kusanlar, direksiyon başına geçip milletin canına kastedenler… İçeriğinde yüzde 45-50 alkol olsa da rakı içki değildir. Yani bir litre rakıdan 500 gr. alkol alıyorsunuz ama olsun, o bir alkollü içecek değil, vatanseverlik alameti. (Bir ekmek arası dönerde ortalama 100 gr. et var, öyle hesap edin.)
RAKININ KERAMETLERİ
Hem de bu rakı aşkı öyle bir vatanseverlik ki, Yılmaz Özdil’e üç sene önce “Rumlar öyle güzel meze yapar ki kardeşim, helali hoş olsun, Kıbrıs’ı veresin gelir.” diye yazdıracak bir vatanseverlik. Eh tabii, rakı kutsalsa, mezeye de vatan toprağı satılabilir sonuçta. O değil de şu lafların sonucunun AMATEM olması beklenir.
İşin aslı her bağımlı, bağımlılığında bir keramet bulur. Öyle sigara bağımlıları var ki onları dinlese İbn-i Sina mezarında ters döner. Meret aslında her derdin devası. Esrarkeşlerin de damarcıların da hapçıların da kullandıkları maddelerde buldukları olağanüstü erdemler var şüphesiz.
Şakasını yapıyoruz ama konu ciddi aslında. Koca Parti başkanının, çok okunan bir yazarın, toplumu, gençleri ve hatta çocukları bağımlılık yaratan maddelerden uzak tutma diye bir sorumluluğu yok mu acaba? Bu kadar gönülden rakı reklamı yapmaları bir yana bunda bir tuhaflık olduğunu sezememeleri çok daha vahim. “Efendim Atatürk de içiyordu” diyecekler. Kafaya bakın. İçti de iyi mi yaptı?
14 TL OLSA DAHA İYİ OLMAZ MI
Satılan her üründen ayaküstü bir sıfır silen o kahramana dönelim. Mikrofonu alınca sallamanın sınırı yok tabii. İbrahim Zübükzade boşuna yazılmadı. Sahi neden 1400 TL’lik rakı, 140 TL oluyor? Elimiz değmişken bir sıfır daha atalım. Bir sıfırı silen, ikinciyi de siler pekâlâ. 14 TL oluversin rakı, iş mi yani?
Hayır, makaraya almıyoruz. Sonuçta Özgür Bey ortaya bir ölçü koymadı. Konuşmanın başını bakıyoruz, sonuna bakıyoruz, ortasına dalıyoruz, kâğıt kalem, hesap makinesi alıyoruz ama neden, hangi hesapla fiyatların 10 kat düştüğüne ilişkin bir izahat göremiyoruz. Öyle. Ol dedik oldu, düş dedik düştü.
AB’YE GİRİNCE MUSLUKLARDAN RAKI AKACAK
Daha vahimi ne biliyor musunuz? “Neden 10 kat” sorusunun yanıtı olmadığı gibi nasıl olacağının da cevabı yok. Rakı alkışçısı tayfanın aklına da “Başkan iyi güzel söylüyorsun da nasıl olacak o iş” demek gelmedi.
Gerçi hakkını yemeyelim. Bir şeyler söyledi. CHP bizi 10 yılı içinde Avrupa Birliği’ne sokacakmış. Eee. İşte o zaman fiyatlar da 10 kat düşecekmiş. Böyle olacakmış. Evet, Hasan Mezarcı’nın kimsenin gülmediği fıkrası gibi değil mi? CHP liderliği, cennetten arsa satan sahte imamlara dönmüş. AB’ye gireceğiz ve musluklardan rakı akmaya başlayacak.
Madde madde soralım.
Türkiye Avrupa Birliği’ne girmek için, Kıbrıs’tan vazgeçmek, terörle mücadeleyi sonlandırmak, özerk veya bağımsız bir Kürdistan’a izin vermek, FETÖ ile mücadeleyi bırakmak, Doğu Akdeniz’den çekilmek, Ermeni soykırımını tanımak, Rusya ve İran’la ilişkilerine son vermek gibi şartlarla karşı karşıya. Yılmaz Özdil 140 liraya bir litre rakı içmek için bunları kabul edebilir de Türk Milleti ve Devleti eder mi?
Volkswagen’in Almanya’daki fabrikalarını kapattığı, serbest dolaşımın sonlanmaya başladığı, Avrupa ekonomilerinin çakıldığı bir ortamda Avrupa Birliği hayali satmak artık komik olmuyor mu? 1996’da bu modaydı, ama şimdi? Hem, ortada girilebilecek bir AB kalacak mı?
Kendisi giderek refah toplumunda uzaklaşan, kendi söküğünü dikemeyen AB’nin Türkiye’ye kaynak aktaracağı fikrine nasıl ikna oluyorsunuz? Elimde kelepir boğaz köprüsü var desem… Acaba onu da alır mısınız?
CHP ANCAK HAYAL SATAR
CHP liderliğinin durumu bu. Hayalini pazarladıkları bolluk toplumunu kuracakları bir kaynak gösteremiyorlar. Dağ nerede, yandı bitti kül oldu hikâyesi.
10 kat ucuzluk için mevcudun kat kat üzerinde üretim gerek. Bu üretim için, kaynak yaratmak gerek. Bu kaynak için Türkiye’de üretip yurtdışında yatıran büyük başları hizaya getirmek gerek. Çin ile Rusya ile yükselen Asya ile işbirliği gerek… Bu kaynakların yüksek faizle ülkenin tasarruflarını soymaya değil, yatırıma ve istihdama yönlendirilmesi gerek.
Rakıya gelirsek. Eğer ucuzlayacaksa… Mesela TEKEL’in tekrar kamulaştırılması gerek. Mesela tüketicinin ve ücretlinin sırtına vurulan vergi yükünün; salgın, savaş ve yüksek enflasyon sürecini semirmek için değerlendiren büyük başlara yüklenmesi gerek. İşte o zaman o da düşer.
CHP kaynak bulabilir mi? Bulamaz. CHP Asya’dan yatırım sermayesi getirebilir mi? Getiremez. CHP, Türkiye’nin tasarruflarını yurtdışına yatıran, banka kasalarında saklayan büyük başları hizaya sokabilir mi? Sokamaz, zaten onların partisi. CHP, kamulaştırma yapabilir mi? Yapamaz, çünkü karşı. CHP dolaylı vergileri indirip doğrudan vergileri artırabilir mi? Mümkün değil. Çünkü o sınıfın çıkarlarının partisi. Özetle CHP, ancak hayal satar.