Pandora efsanesi
Geçen hafta yazdığım Prometheus efsanesinde; Prometheus’un kardeşi olduğu halde onun tam zıddı karakterdeki Epimetheus’un, Zeus’un emriyle Pandora ile evlendirildiğinden söz etmiştim. Peki, kimdir bu Pandora?
Mitolojiye göre Zeus, insanlığı cezalandırmak üzere Hephaistos’a balçıktan bir kadın yaratmasını emreder. Bunun üzerine Hephaistos, Olymposdaki diğer tanrılardan yardım ister ve bu kadının oluşturulup, donatılmasında neredeyse bütün tanrılar el birliği ile çalışırlar. Afrodit, ona peşinden koşulacak bir güzellik bağışlar. Hermes (Hermesias) konuşmayı, daha doğrusu insanları sözle ustaca kandırmayı öğretir ve ayrıca onu utanmak sıkılmak bilmeyen, düzenbaz bir insan yapar. Athena, onu bir güzel giydirir. Letafet perileri Kharitesler onun güzel boynunu altın gerdanlıkla süsler, mevsim tanrıçası Horai ise başını taze bahar çiçekleri ile taçlandırır. Bütün bu işlemlerden sonra Hermes, onun adını, baştan aşağıya donatılmış, herkes kendisine bir şeyler vermiş anlamına gelen “Pandora” koyar. Pandora, aslında tanrılar tarafından insanlığın başına felaket getirmesi için tasarlanmış bir tür Truva Atı’dır.
Prometheus, Zeus tarafından zincire vurulmadan önce, kardeşi Epimetheus’u, Zeus’un kendisine teklif edeceği hiçbir şeyi kabul etmemesi konusunda uyarmıştır. Gelgelelim Epimetheus, akılsız ve alık biridir. Bu yüzden, kardeşinin ikazlarını hiçe sayarak, tanrıların özene bezene hazırlayıp, Hermes aracılığıyla ayağına gönderdikleri bu olağanüstü kadını reddedemez ve onu eş olarak kabul eder.
PANDORA’NIN KUTUSU
Pandora, Epimetheus’a, Zeus’un kendisine evlilik hediyesi olarak verdiği, içinde insanların görüp görebileceği tüm illet ve musibetleri barındıran, küp (pithos) şeklindeki bir “kutu” ile (aslında çömlek görünümlü topraktan yapılmış bir kavanozdur) gelir. Bir süre sonra da Zeus’un senaryosuna uygun olarak, merakına yenik düşüp, kutuyu açar. Böylece Zeus’un önceden kutuya yerleştirdiği tüm kötülükler, hastalıklar ile Keres adı verilen ve kazara ölümlerden tutun da, savaş, kıyım, ağır hastalık vb. nedenlerle meydana gelen acılı ölümlere varıncaya kadar, hemen her tür ölümden sorumlu olan dişi ölüm cinleri serbest kalıp kutudan çıkarlar. Böylece, Pandora’nın bu merakı sonucu, insanlığın kaderi de bir daha geri dönülemez bir biçimde, ebediyen değişir. Hani, “Açma kutuyu, söyletme kötüyü” diye bir laf vardır ya, aynen bu laftaki gibi Pandora, insanlığın başına büyük bir felaket açmıştır. Oysa Pandora kutusunu açmadan evvel, insanlar her türlü illet ve musibetten uzak, mutlu, mesut, bahtiyar yaşamaktadırlar.
Yurdumuzda da Pandora’nın kutusu yaklaşık on yıl önce açılmış ve rüşvet, yalan, dolan, dinle aldatmaca, ahlaksızlık, cinsel sapıklık gibi musibetler ortalığa saçılıp, Keresler de binlerce yurttaşımızın ölümüne neden olmuş ve olmaktadırlar. Bu kutunun kapağını kapatmanın ve defterini dürmenin vakti çoktan gelmiş de geçiyor bile sevgili yoldaşlarım.
Haydi, rastgelmeye emi, Pandora’nın kutusunu açanlara!