Paran varsa nişan al!
Zoolojinin çocuk yaşlarımdan beri ilgi alanım olduğunu daha önce de yazmıştım. Bu tutkum beni İ.Ü. Fen Fakültesi Biyoloji bölümünün, ornitoloji, entomoloji ve hidrobiyoloji dersliklerinin, müdavimi haline getirmişti. Efsanevi hoca Prof. Dr. Dinçer Gülen’in zooloji koleksiyonu ve müzesi çalışmalarına öncülük ettiği 80’li yılların sonlarından bahsediyorum.
Dinçer Hoca’nın müze çalışmasında en çok heyecan yaşadığı alanın, ülkemizde nesli tükenen ya da tüketilen türlerle ilgili envanter olduğunu biliyordum. Hala o yıllardan kalmış tuğla gibi kitaplarımı arada bir zevkle karıştırırım. Latince merakımın temeli de o yıllara dayanır.
Geçenlerde, kaçak avcılık ve özellikle nesli tükenmekte olan hayvanlarla ilgili bir haber yayınlandı. Tarım ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü (DKMP), 2024-2025 av dönemi için koruma altına alınan av ve yaban hayvanlarının avlanması durumunda ödenecek tazminat tutarlarını açıkladı.
Önemli, bir duyuruydu ama gündemin yoğunluğu içinde kaynadı gitti ya da ne bileyim pek kayda değer bulunmadı sanırım. Çevreciler, doğacılar da ses çıkarmadı açıkçası. Bu nev’i “hafif” konular genelde siyasiler takımını da pek ilgilendirmez, doğal olarak bir türlü de sıra gelmez, biliriz… Onları da geçtik… Her konuya fena halde duyarlı “Aydın ve sanatçı” taifesi de işin ucunda tribünler olmadığı için onlar da pek oralı olmadılar.
Diyeceksiniz ki “nedir sorun, neden ses çıkartsınlar?”
“Paran kadar öldürebilirsin.”
Hemen söyleyeyim. Yapılan açıklama kaçak avcılıkla ilgili cezai düzenlemeden ziyade, işlenecek suçların düpedüz güncellenmiş tarifesi diyebileceğimiz çelişkilerle dolu. Daha doğrusu cinayet tarifesi de diyebileceğimiz skandal düzenleme, bir anlamda “Paran kadar öldürebilirsin” kıvamında. Düzenlemenin sağlam bir de iddiası var “Nesli tükenen hayvanlar daha sıkı korunacak”mış.
Bakın nasıl korunacak?
Yıllardır büyük bir umutla beklediğimiz efsanevi Anadolu Parsı (Panthera pardus tulliana) sonunda 2020 yılında foto kapanlara yakalandı. Kimilerinize belki komik ya da saçma gelir ama çocuklar gibi sevindik.
Yıllardır ülkenin her tarafından gelen “sesini duyduk, izini gördük” gibi haberlerle umutlanır, sonra da ihbarların asılsız olduğunu öğrenir üzülürdük.
Son Anadolu Parsının hazin hikayesi şöyle:
Soyunun tükendiğini sandığımız türün son üyesi 1974 yılında Beypazarı’nda vurulur. Köylülerin öldürdükten sonra “zaferlerini” belgeleyen bir de hatıra fotoğrafı çektirdikleri pars Beypazarı Devlet Hastahanesi’ne götürülür. Belediye anonsu ile meraklıların 2 TL karşılığında öldürülen parsı seyredebilecekleri duyurulur. Millet akın eder ve Hastahane’ye yardım cihazı alınması için kişi başı 2 TL toplanır. Hatta doktorlardan biri, hanımı için kürkünü talep edince köylüler karşı çıkar.*
Beypazarı’ndaki olay Hürriyet Gazetesi’nin 22 Ocak 1974 tarihli sayısında birinci sayfadan* “İNSAN PARÇALAYAN PANTER” başlığıyla verilir. Bu da yetmez hayvanın kuduz şüphesi ile beyni çıkarılır, kuduz olmadığı anlaşılınca da içi doldurup sergilendirilir. Bu hayvancağız yıllarca Gülhane Parkı Müzesi’nde sergilenmişti, çocukken gördüğümü hatırlıyorum.
1974’ten 2024’e aradan 50 yıl geçti ve “İnsan parçalayan panter”, “Panter parçalayan insanlığa” geri dönerek son bir şans daha verdi. Anadolu Parsı insanlardan uzak, 50 yıl saklanarak türünü zor bela devam ettirse de hâlâ “insan” tehlikesi altında olduğu kesin. 2020’de foto kapana yakalanan bu hayvancağız ve ailesi ya da kolonisi bir daha hiç geri gelememek adına yok olabilir.
İmdiiiii!
Son düzenlemeye göre bu hayvanı bugün vurmanın cezası 30 milyonTL. 2 tanesi 60 milyon belki 2 tane olursa indirim de yaparlar diye düşünüyorum. Bir de unutmadan hatırlatayım 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası da var mış! Tutuksuz yargılanmalar… İyi hal… “Karanlıktı hâkim bey, kedi zannettim…” “İnsan parçalayan canavar bana saldırdı…” Nefsi müdafaa, kravat takarak duruşmaya gelme gibi indirimler hariç tabii.
Gelelim diğer türlere… Yaban koyunu vurmak 6 milyon, çizgili sırtlan 2,5 milyon, yaban keçisi ve çengel boynuzlu dağ keçisi 650 bin. Karakulak ve vaşak 600 bin. Alageyik 500 bin, liste böyle gidiyor… Bunların fiyatları neden düşük derseniz gayet basit; onlardan biraz daha var, nesilleri henüz tükenmedi de ondan! Tüketince fiyatı yükseltiriz acele etmeyin.
Bir de en düşükler var… Yaban kedisi ve saz kedisi 200 bin. Kum ceylanı (Urfa ceylanı) ve Hatay dağ ceylanı 150 bin. Akdeniz foku 80 bin. Su samuru 70 bin. Karaca 30 bin. Sincaplar familyasındaki bütün türler 10 bin. Gelincik, porsuk, kuyruk süren, rakun köpeği ve su maymunu 3 bin TL. Şaşırdınız değil mi Pet Shop mağazası gibi?
Gücün neye yeterse!
Peki bu hayvanları “insanlardan” nasıl koruyacağız? Özellikle nesli tükenen ve acil koruma gerekenler için bölge çok sıkı koruma altına alınıp acilen milli park alanı ilan edilmeli ve mutlaka profesyonel kadrolar tarafından korunmalı. Kesinlikle para cezası değil, ağır hapis cezaları uygulanmalı. Bu suçun para karşılığı olmaz. Sanırım alan uzmanları ve hukuk mutlaka daha caydırıcı önlemler üretecektir.
Söylemedi demeyin çare bulamazsanız nesliniz tükenir haberiniz olsun!
* https://www.hurriyet.com.tr/yerel-haberler/ankara/ankaranin-son-parsi-42290618