Patronlar işçi sendikalarına muhtaç olur mu?
İlk bakışta yanlış bir soru gibi algılanabilir ama gün gelir patronlar bal gibi işçi sendikalarının yardımlarına muhtaç olabilir. Bunun önemli bir örneği Almanya’da Volkswagen (VW) otomobil fabrikasında yaşandı. Otomotiv sanayisinin zorluklar içinde olduğu günlerdi ve VW toplusözleşme masasındaydı. Sendikanın isteklerini karşılayamayacak durumda olan işveren, sendika ısrar ederse fabrikayı kapatmak zorunda kalacaklarını masaya koydu. Koskoca VW ayakta kalmak için sendikanın yardımına muhtaçtı. Sendika, üyelerinin de geleceğini düşünerek, sıfır zamla sözleşmeyi imzaladı ve VW’ye büyük destek sağladı.
İŞVERENLERİN ZOR GÜNLERİ
Ülkemiz ekonomik, sosyal ve siyasal açıdan çok zorlu bir darboğazdan geçiyor. Hükümetin yanlış politikaları sonucu ülke çok uluslu şirketlerin han kapısı olmuş. Ulusal sermayenin tüm alanlarını işgal etmiş ve onları ya yutarak ya saf dışı bırakarak ulusal sermayeyi yok etme sürecini başlatmış. Siyasal iktidar devlete büyük gelir sağlayan tüm kamu işletmelerini yok pahasına satarak devlet üzerinden bir yandaş azınlığı zengin etmenin yollarını aramış, bulmuş ve uygulamış. Dini bir dayanağı olmadığı halde alkolün ve tütün ürünlerinin satışına akıl dışı yasaklar getirerek bunların üreticilerini fabrikalarını kapatmaya, işçileri işsiz kalmaya zorlar olmuş. Bu ülkenin işverenleri yaratılmak istenen bir leviathan çabası karşısında inanılmaz derecede sessiz. Bir zamanlar Ecevit hükümetini yıkmak için sayfalar dolusu gazete ilanları veren TÜSİAD adeta yok hükmünde. Patronlar, el altından işçi örgütlerine ülkeye (daha doğrusu patronlara) sahip çıkmak üzere demokratik haklarını kullanmalarını, sokaklara çıkmaları mesajlarını vermeye çalışmaktadırlar. Patronların sorunlarının çözümü için işçi sendikalarına muhtaç olduklarını anlamaları, onlardan yardım istemeleri çok çarpıcı bir gelişmedir.
HANGİ İŞÇİ, HANGİ SENDİKA İLE...
Demokratik düzenin vazgeçilemez yapı taşlarından olan işçi sendikalarının, ülke ekonomisinin çarkları, işçi aleyhine işlediği zaman hükümeti genel grev yolu ile protesto etme, uyarma hakları vardır. ILO ekonomik nedenlerle genel grev yapılmasını temel bir sendikal hak olarak kabul etmektedir. Bu ülkede yıllardır, günümüzde bile, işçilerin sendikalaşmasını önleyen işverenlerin işçileri sendikasızlaştırmak için gösterdikleri çabalar şimdi bir bumerang gibi, (hedefi vurup sahibine geri dönen öldürücü alet gibi) işverenleri vurmaktadır. İşçileri sendikalardan uzak tutmak için olağanüstü çaba harcayan, sendikalı olanı işten atan işverenler şimdi kendilerini kurtarmak için işçi sendikalarından yardım istiyor, öyle mi? İşçilerin ve sendikalarının kendilerine hayırları yok ki patronlara olsun. Kendilerinin yarattığı böylesine zayıf, güçsüz, örgütsüz işçilerle, ideolojisi olmayan sendikalarla hiçbir yere gidilemeyeceğini, kendi katkıları ile işçi sınıfı adına bir maskeli balo sergilendiğinin patronlar henüz farkında değil mi? Kaldı ki kendi celladına tapanların (Stockholm Sendromu) o cellada karşı duramayacağını patronlar anlamadı mı?
İŞÇİ SENDİKALARI YENİDEN KEŞFEDİLMELİDİR
Aynen böyle söylüyor Tekgıda İş Sendikası'nın değerli başkanı Mustafa Türkel. Bugün yapılan gerçek anlamda sendikacılık değil bir maskeli balodur demek istiyor. Gerçek kimliklerini, emekçi özünü bazı kirli çıkarlar için gizlemek isteyenler yüzlerine geçirdikleri maskeler ile sendikacılık yaptıklarını sanarak siyasi iktidara yaranmak çabasındalar demek istiyor. Sayın Türkel eğitilmiş, inançlı üyelerle, sınıf bilincine sahip yöneticilerle işçi sendikalarının işçiyi, ülkeyi sömürülmekten, demokrasiyi yok edilmekten kurtarabileceğine inanmaktadır. Ona göre sendikacılık yeniden keşfedilmeli, yeniden tanımlanmalıdır. Patronlar güçlü sendikaların varlığına inanmalı ve işçileri sendikalaşmaya özendirmelidirler. Hukukun bir gün herkese lazım olabileceği gibi, güçlü sendikalar da gün gelir patronlara, demokrasiye ve işçi sınıfına lazım olabilir.