18 Aralık 2024 Çarşamba
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Pompeo'nun kuyruk acısı, İran CIA'yı nasıl çökertti?

Hüseyin Vodinalı

Hüseyin Vodinalı

Eski Yazar

A+ A-

Amerikan Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun öne çıkan iki özelliği var.

Birincisi CIA eski Başkanı olması.

İkincisi de İran’a olan nefreti.

Üçüncü bir özelliğini sayabiliriz aslında; İtalyan mafya babaları gibi tehditkar söylemler kullanması.

Özellikle de İran ve Türkiye’ye yönelik.

İran’a başlattıkları hukuksuz ve zorba yaptırımlar konusunda Pompeo aynen şu ifadeleri kullandı:

“Bu yaptırımların eş benzeri yok. İran’ın Suriye ve her yerdeki Şii gücünü ezeceğiz. Amerikan yaptırımları tüm güçleriyle yürürlüğe girdiğinde İran ekonomisini ayakta tutabilmek için ölüm kalım mücadelesi verecek. İran rotasını değiştirmezse ABD'nin uyguladığı yaptırımlar büyüyecek ve bu yüzden çektiği ıstırap çok daha acı verici olacak.”

Vay be...

Çok korkutucu gaddarca açıklamalar bunlar.

Pompeo, Türkiye’yi de tehdit etmeyi seviyor:

"Umarım Türkiye NATO’dan çıkmaya kalkmaz. Bu, NATO ve ABD için üzücü olur ve sanırım Türk halkı için daha da üzücü olur"

Tıpkı mafya raconu gibi tehdit etti bizi, “NATO/Mafya’ya girersin ama çıkamazsın” demeye getirdi.

İran ve Türkiye’yi aynı kefeye koyduğunda ise tarihler 15 Temmuz 2016 idi.

Pompeo, darbenin başarısız olmasının hemen ardından Türk halkına yönelik övgü dolu bir mesaj paylaşan İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif'e, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı da ekleyerek şu sözlerle karşılık vermişti:

"İran da ancak Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hükümeti kadar demokratik... Her ikisi de İslamcı totaliter birer diktatörlük."

Peki Suudi Arabistan’ı çok seven Pompeo, özellikle İran’a neden bu kadar öfkeliydi?

Bu sorunun yanıtı ortaya çıktı.

İran’ın CIA’ye vurduğu inanılmaz büyük darbe yüzündendi, eski CIA Başkanı’nın bu kini.

İRAN CIA HABERLEŞMESİNİ DEŞİFRE ETTİ

Şimdi biraz geriye gidelim.

Tarihler, Mayıs 2011’i gösterdiğinde, medyada İran istihbarat yetkililerine dayalı ilginç bir haber dolaşmaya başladı.

Nükleer faaliyetleri yüzünden İsrail ve ABD’nin hedefindeki İran, 30 kişiden oluşan bir CIA ajan şebekesini ortaya çıkartmıştı.

CIA yetkilileri ABC televizyonuna bunun doğrulamıştı. İran, CIA haberleşmesine sızmayı başarmıştı.

İran’daki CIA ajanlarından bazıları idam edildi, bazıları hapse atıldı.

İran, ikili çalışan bir ajanı sayesinde, CIA’nin internet üzerinden kullandığı gizli haberleşme sistemine sızmayı başarmıştı.

Hem İran’dakileri, hem de CIA’nın sahte şirket ve iş ilanlarıyla İstanbul ve Dubai’de devşirdiği ajanları tespit etmişti.

Daha da komik olanı, bu gelişmeyi CIA’ya bildiren ve hasarın beklenenden daha az olmasını sağlayan da İsrail gizli servisi MOSSAD idi.

Ancak MOSSAD ajanları da olayların devamında belirlendi ve idam edildi.

İran, nükleer çalışmaları yüzünden tam hedef iken, ABD ve İsrail’in topraklarındaki istihbarat faaliyetini sıfırlamayı becermişti.

Bunu CIA’nin üst düzey yetkilileri “inanılmaz ağır bir hasar yaşadık” ifadesiyle doğruluyordu.

Üstelik İran, bu bilgileri Kuzey Kore’nin nükleer faaliyetleri yüzünden baskı altındaki Çin Halk Cumhuriyeti ile de paylaşmıştı.

Çin istihbaratı da, İran’ın verdiği bilgilerle, 2011 ve 2012’deki operasyonlarda 30’dan fazla CIA ajanını yakalayıp idam etti.

İran’dan sonra Kuzey Kore’nin nükleer çalışmaları konusundaki CIA istihbaratı da engellenmiş oldu.

Amerikalı eski CIA uzmanları, İran, Çin ve Rusya arasında siber istihbarat işbirliği olduğunu ve muhtemelen aynı bilgilerin Moskova ile de paylaşılmış olduğunu belirtiyor.

Eski bir CIA Yöneticisi olan Philip Giraldi, son yazısının başlığında bu skandalı, “CIA’nın Son En Büyük Başarısızlığı” (CIA’s Last Greatest Failure) ifadesiyle tanımlıyor.

Philip Giraldi, kontr terör ve askeri istihbarat uzmanı. 1970’lerden 2 binli yıllara kadar 30 sene CIA’da görev yapmış. 2003’teki Bush çetesinin Irak işgaline karşı çıktığı için teşkilattan ayrılmış. Şimdi muhafazakarların itibarlı haber sitesi National Interest’in yazı işleri müdürü.

Giraldi, teşkilattan tanıdıklarına da dayanarak, bir uzman gözüyle 2007 – 2013 arasında Amerikan Haberalma Teşkilatı’nın yabancı ajanlarıyla internet üzerinden haberleştiğini ve bunun da İran tarafından deşifre edildiğini belirtiyor.

CIA’nın son dönemdeki tembelliğinin bu faturanın çıkmasında en büyük etken olduğunu yazan Giraldi, sistemin sosyal medya ile aynı temelde çalıştığını, şifre ve parolayla şahsi siteye girilerek iletişimin kurulduğunu anlatıyor.

Philip Giraldi, bunun gibi kırılması çok da zor olmayan bir sistemde çalışmanın CIA’yi çok büyük bir fiyaskoyla yüz yüze getirdiğini belirtiyor ve işin trajikomik yanının ise İranlıların bu sistemi çözerken Google arama motorunu kullanmalarının olduğunu yazıyor.

İşin ABD açısından en dramatik kısmı ise, CIA’nin 2007’den beri dış ajanlarıyla haberleşmesinin yüzde 70’ini bu programla yapmasıydı. 2008’de bu tehlikeyi haber veren bir CIA uzmanının da ödüllendirilmek yerine kovulduğunu söylüyor Giraldi.

“TEK DİŞİ KALMIŞ CANAVAR”

Yani sadece İran’daki değil, tüm dünyada ABD’nin hedefi olan ülkeler, CIA ajanlarının kimler olduğunu öğrenmiş olabilir artık.

Çünkü belli ki Atlantik saldırısı altındaki Avrasya ülkeleri, bilgileri belirli zaman ve kapsam aralığında paylaşmış.

Belki fazlaca iddialı bir yorum olacak ama...

15 Temmuz 2016’daki tweet mesajında İran ile birlikte Türkiye’ye de kızan Pompeo’nun bu öfkesinin arka planında bu da olabilir.

Ne dersiniz, Pompeo İran’a bu kadar öfkelenmekte haksız sayılmaz öyle değil mi?

Bu olay bile ABD’nin aslında içine doğru çökmekte olan bir köhne “süpergüç” olduğunu anlatıyor.

İran’a ambargo, tehdit filan aslında kendi sonunu hızlandırıyor.

Lenin’in tekelci kapitalizmin son aşaması olarak nitelediği emperyalizm (ve onun para birimi olan dolar) bugün can çekişiyor.

Mao da bunu tespit etmiş ve ona “kağıttan kaplan” demişti.

İranlılar “internet kedisi” mi diyor bilmiyorum ama, emperyalizmin ne olduğunu, ebediyete intikalinin 80’inci yıldönümünü andığımız Büyük Atatürk çok net olarak tespit etmişti:

“En büyük düşman, düşmanların düşmanı, ne falan, ne de filan millettir. Bilâkis bu, adeta her tarafı kaplamış ve saltanat halinde bütün dünyaya hâkim olan kapitalizm afeti ve onun çocuğu olan emperyalizmdir.”

Mazlum milletlere düşmanlık yapıp, ambargolarla, krizlerle onları tehdit edip, darbe tezgahlayanlara Mustafa Kemal Atatürk’ün bir sözü daha vardı:

“Mazlum milletler, zalimleri bir gün yok edecektir. O zaman dünya yüzünden zalim ve mazlum kelimeleri kalkacak, insanlık kendisine yakışan bir toplumsal hale mazhar olacaktır”

CIA’nin bu büyük fiyaskosu, Milli Şair Mehmet Akif Ersoy’un “tek dişi kalmış canavar” dediği emperyalizmin, o son dişinin de sallandığının açık bir göstergesi.

Kaynaklar:

https://www.yahoo.com/news/cias-communications-suffered-catastrophic-compromise-started-iran-090018710.html

https://www.strategic-culture.org/news/2018/11/08/cia-latest-greatest-failure.html