23 Aralık 2024 Pazartesi
İstanbul 11°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Programın kadar konuş!

R. Bülend Kırmacı

R. Bülend Kırmacı

Eski Yazar

A+ A-

DEVRİMCİLERİN DEMOKRASİSİ

Düşünce, ifade etme, örgütlenme geleneğinin vasatında bir yaşam biçimidir demokrasi.

Demokrasimiz, Cumhuriyet devrimleri sayesinde monarşiyle koalisyona değil, halka dayanır.

Çok partili demokrasiden anladığımız ‘seçme’ ödevidir; aradığımız ise çoğulcu demokrasidir.

Anayasaya sadakat temelinde barışçıl her düşüncenin güven içinde olması, vazgeçilmez esastır.

Bireyin, “vatandaş” olarak sendikası, partisi, kitle örgütüyle birden fazla aidiyeti katılımcılıktır.

Katılımcı demokrasi sistemin çeşitlenmesi, çoğulcu demokrasiyse sistemin zenginleşmesidir.

OY VERMEK YETMEZ.. HESAP SORABİLMEK…

Çoğulcu ve katılımcı demokrasi yolu partilerle açılır; yazık ki partilerin iç-yapısı sorunludur.

Onca söz-verime karşın, Siyasi Partiler Yasası ile seçim sistemi “dokunulmazlık” kazanmıştır.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemine geçilmiştir ancak seçim sistemi hala sarih/açık değildir. Misal, önümüzdeki seçimlerde “fiilen baraj” ve/veya “dar bölge” mi olacak, nicedir belirsizdir.

Ara rejimin özelleştirmeci “yeni-liberal iktisadi tercih sepeti” elde patlamıştır ancak, “temsilde adalet” vaaz eden, gerçekte istikrarı baskılayan ‘siyasi tercihi’ halen tedavülde bulunmaktadır

Nihayet, partisel işleyiş, seçim sisteminin oynaklığı; çoğulculuğu, katılımcılığı örselemektedir.

Türkiye, oy vermenin tadını almış ancak hesap sormanın tadına tam anlamıyla varamamıştır.

MİLLİ HÜKÜMET NESNEL BİR İHTİYAÇ!

Günümüzde Türkiye, emperyalist unsurlar ve uzantılarıyla, ulusal varoluş mücadelesi içindedir.

Bu “kahredici savaşımı” kazanmak; bağımsızlığımız kadar demokrasimizi de korumaktır..

Türkiye’nin vatan savunmasına ilişkin öncelikleri ve mecburiyetleri Milli Hükümeti gerektirir.

Bu noktada geçmişin defterleri değil, bugün yazılanlar, alınan oy değil üretilen akıl önemlidir.

Böyle bir hükümetin oluşturulması: dünyaya ‘dertlerimizin’ anlatılmasına, iç barışın esirgenmesine, salimen ve hakça düzenlemeler yapılarak seçime gidilmesine katkı sağlar.

GÜVEN VEREN KAZANACAK

Siyaseti aşan ve gelecek kuşakları önceleyen bir devlet sorumluluğuna vurgu yapıyorum.

Tabii bu konuda tercih ne olursa olsun er ya da geç seçim kapıyı çalacak, sandık kurulacaktır.

İşte o noktada Partiler; program, söylem, eylem, kadrolar ve liderlikle tartıya vurulacaktır.

Fakat en başta da “güven” unsuru geçerli olacak, halka güven veren kadrolar yükselecektir.

Başkasının başarısızlığını bekleyen değil kendi başarısını gözeten partiler tercih edilecektir.

Bu olguyu bilenler, halka güvenenler; anketlerden öğrenmez, yabancı danışman beslemez..

Türkiye’yi Türkiye’den düşünenlerin her türlü zorluğa karşın yolu açıktır; pruvası netadır!

VATAN PARTİSİ HAZIRLIKLI

Partiler yelpazesine batığımızda, genel seçime en hazırlıklı partilerden biri Vatan Partisi’dir.

Vatan Partisi; ulusal bütünlüğümüzü, Atatürk devrimlerini, üretim ekonomisini savunmaktadır.

Seçimleri, ana akım medya değil, siyasi tutarlılık ve sorunlara çözüm üretimi kazandıracaktır.

Vatan Partisi;

  • Sözde “Ermeni soykırım” yalanını çöpe attıran, öte yanda, KKTC’nin tanınması için çabalayan;
  • “Mavi Vatan” kavramının siyasal açıdan temellendirilmesi için tüm gücünü seferber eden;
  • Komşularla işbirliğini ve Bölge Merkezli Dış Siyaseti hatırlatan, adeta bunun yolunu açan;
  • Avrasya: yeni iktisadi birliklerle, Türkiye’nin ekonomisinden enerjisine seçenekler geliştiren;
  • Çalışma yaşamında emeğin kazanımlarının toplumsal barış açısından önemine işaret eden;
  • Ulusal tarım ve ulusal enerji politikalarını üretecek kadro ve bilgi birikimini daima geliştiren;
  • Atatürk’ün izinde, “Tam Bağımsız Türkiye” diyerek, emperyalizm ve her türlü teröre karşı dik duran yapısıyla; şimdiden vatandaşın gönlünde yerini almış bulunmaktadır…

TÜRK SEÇMENİ DENEYİMLİ VE DUYARLIDIR

İşte olası ilk seçimde yurttaşın tercihini elde edecek olan bu eylem, ona kaynaklık eden böyle bir program ve bütün o sürece ilham veren liderlik ve kadroları olacaktır..

Vatandaş, kendi evinde huzur içinde yaşamak için, eğitim ve sağlık hizmetlerinden kamucu bir anlayışla ve eşitlik temelinde yararlanmak için siyasi tercihini yapacaktır..

Seçmen, “kendisini seçeni”; kendi esenliğini, refahını, güvenliğini, aile yapısını önceleyenleri, bu uğurda özveriyle çalışanları tercih edecektir…

Kendisinden oy isteyene “programın ve eylemin kadar konuş!” diyecek deneyime, dirayete ve duyarlığa sahiptir, Türkiye seçmeni…

Eninde sonunda Türkiye, demokraside iyileşme, ekonomide gelişme, toplumsal yaşamda bütünleşme ve ilerleme yolunda karşısına çıkan her türlü engeli ve her güçlüğü aşacaktır.