Protestolar turuncuya döner mi?
İmamoğlu protestolarını turuncu devrime dönüştürmek isteyenlerin olması kaçınılmaz. Özellikle RAND Corporation’ın Türkiye’de iktidar değişimi umutlarını Batı yanlısı bir kalkışmaya bağladığı, Aydınlık okurlarının yakından bildiği bir konu.
Peki, bunun koşulları var mı? AK Parti’nin yirmi üç yıllık hükümet sürecinin yıpranması, faturası halka çıkartılan ekonomik kriz, işe alımlarda patronajın kurumsallaşması, liyakatin yerlerde sürünmesi, güç sahiplerinin otoriter ve kibirli üslubu, eğitimin gençlere gelecek sağlamakta faydasız hale getirilişi, çalışmakla kazanmak arasındaki ilişkinin kopuşu; çalışmayanın kazandığı, çalışanın kendisine bir gelecek kuramayışı ve umutların azalması…
Bütün bunlar, geniş bir toplumsal gerilimin ve protesto zemininin oluşmasına neden oluyor. AK Parti Türkiye’yi taşımakta zorlanıyor, burası açık…
Ancak dünyadaki turuncu devrim tecrübelerinin milletlerin başına nasıl belalar sardığı biliniyor. Zelenski tecrübesi burnumuzun dibinde yaşandı. Emperyalist ülkelerin dolduruşuna gelip kadim komşusu Rusya’yı Batı adına durduk yere tehdit etmeye kalkan Ukrayna yönetimi, koca bir milleti sersefil etti. Öte yandan Türk milletinin örgütlenme birikimi de adi bir yıkıcılığa derhal prim vermeyi güçleştiriyor. Devlet geleneği ve milli bütünleşme düzeyleri görece zayıf olan bazı ülkelerde ekonomik bir krizin halkta dükkân yağmalama türünden davranışlara yönelttiği zaman zaman haberlere yansır. Türk toplumunun tarihsel devlet tecrübesinin yanı sıra milli bütünleşme düzeyi ve emekçi karakteri taşıyan kitle hareketlerinin sınıf yapısı da yerine daha iyi bir şey koyma ihtimali olmaksızın yıkmayı kazanım olarak görmeyi zorlaştırır.
İŞİN ESASI
Şu durumda, İmamoğlu ve Özgür Özel’in şahıslarında somutlaşan programın, toplum nezdinde şikâyet edilenlerden daha iyi bir şeyi temsil edip etmediği meselesi işin esasını oluşturuyor.
Protestoların turuncu devrim kalkışmasına dönüşmesi için toplumsal temsil yeteneği kazanması gerekir. Yani kalkışmanın milli simgeleri kullanarak bütün millet adına konuşması, böylelikle olaylara katılmayan ve onaylamayan kesimleri tarafsızlaştırması… Nitekim protestolara Zafer Partisi ile ilişkili olduğu söylenen Türkçü görünümlü kesimlerin dadandırılması, protestolara kozmopolit ve temsil edici bir görünüm kazandırma çabasını dışa vuruyor. Ancak kışkırtıcı aktörlere karşı devletin de uyanık olduğu görülüyor.
Son olaylarda tıpkı protestocular gibi protestolara katılmayan kitlelerde, İmamoğlu olayının Erdoğan’ın siyasal hamlesi olarak okuma eğilimi güçlü. Normal şartlar altında bu eğilim, daha güçlü bir muhalefet dalgasının yayılmasına neden olabilirdi. Fakat işin ilginç tarafı, İmamoğlu’nun masumiyetine inananın neredeyse olmaması… Muhalefetin içinde debelendiği temel argüman şu: Sen deveyi havuduyla götürürken, bizimkilere niye hesap sormaya kalkıyorsun? Hesap soracak makam sen misin?! Görmezden gelsene!
Maalesef, ahlaki çürümenin ulaştığı boyut, “ama onlar da yaptı” diyebildiğiniz müddetçe araçlarla amaçlar arasındaki bütün bağlantıyı kopartmaya hak kazandığınızı zannettiğiniz bir duruma evrildi.
Türkiye’de siyasetin felsefeye ihtiyacı hiç bu kadar acil ve öncelikli olmamıştı. Neden siyaset yapıyoruz? Eleştirdiğimiz insanlar gibi olmak için mi? “Mundar” dediğimiz ciğer, aslında ulaşamadığınız şey midir?
OFSAYTA DÜŞEN MUHALEFET
Öte yandan, Özgür Özel’in yabancı devlet ve partilerden iç işlerimize karışmalarını istemesi, CHP’nin her işine geldiğinde sarıldığı “Atatürk’ün partisi” söylemine rağmen, Atatürkçülüğün tam zıttı olan Batı’ya entegrasyon, NATO ve AB’ye sadakat mesajları, bırakalım toplumun diğer kesimlerini ikna etmeyi, bizatihi CHP tabanında bile tedirginlik ve kararsızlık yaratıyor.
Erdoğan’ın hâlâ BOP eşbaşkanı olduğuna, ABD’nin has ortağı olmaya devam ettiğine inanan ve buna karşı kendilerini Türkiye cephesinde gören CHP tabanı, Özel’in son açıklamasıyla bir kez daha ofsayta düşürüldü. İmamoğlu’nun yabancı büyükelçilerle görüşmeye ve Batılılara “aradığınız adam benim” mesajı vermeye ne kadar istekli olduğu biliniyordu. Özel’in tutumu, CHP’de tabanın özlemleri ile yönetici kadrolar arasındaki makas açıklığının yapısal bir sorun olduğunu bir kez daha gösterdi.
Öfke güçlü bir duygudur. Bu duygu, ancak kendi tezlerinin haklılığına, durduğu zeminin meşruluğuna inanmanın getirdiği bir kararlılıkla beslenirse siyasette yapıcı sonuçlara kanalize edilebilir. Bugün Türkiye’de muhalefet sözcülerinin en temel sorunu, yaptıklarıyla söyledikleri arasındaki açıklığın yarattığı inançsızlıktır. Kitlelerin yaşadıkları sorunlar ve bunların yarattığı hayal kırıklığı duyguları samimi. Fakat sözünü dinledikleri, arkasından yürümek istedikleri sözcülerinin dünyası onlarınkinden bir hayli farklı. Ofsayt pozisyonundan çıkabilmeleri için önce bu gerçeği anlamaları gerekiyor.
Değerli Aydinlik.com.tr okurları.
Aydinlik.com.tr ekibi olarak Türkiye’de ve dünyada yaşanan ve haber değeri taşıyan her türlü gelişmeyi sizlere en hızlı, en objektif ve en doyurucu şekilde ulaştırmak için çalışıyoruz. Yoğun gündem içerisinde sunduğumuz haberlerimizle ve olaylarla ilgili eleştiri, görüş, yorumlarınız bizler için çok önemli. Fakat karşılıklı saygı ve yasalara uygunluk çerçevesinde oluşturduğumuz yorum platformlarında daha sağlıklı bir tartışma ortamını temin etmek amacıyla ortaya koyduğumuz bazı yorum ve moderasyon kurallarımıza dikkatinizi çekmek istiyoruz.
Sayfamızda Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına ve evrensel insan haklarına aykırı yorumlar onaylanmaz ve silinir. Okurlarımız tarafından yapılan yorumların, (yorum yapan diğer okurlarımıza yönelik yorumlar da dahil olmak üzere) kişilere, ülkelere, topluluklara, sosyal sınıflara ırk, cinsiyet, din, dil başta olmak üzere ayrımcılık unsurları taşıması durumunda yorum editörlerimiz yorumları onaylamayacaktır ve yorumlar silinecektir. Onaylanmayacak ve silinecek yorumlar kategorisinde aşağılama, nefret söylemi, küfür, hakaret, kadın ve çocuk istismarı, hayvanlara yönelik şiddet söylemi içeren yorumlar da yer almaktadır. Suçu ve suçluyu övmek, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre suçtur. Bu nedenle bu tarz okur yorumları da doğal olarak Aydinlik.com.tr yorum sayfalarında yer almayacaktır.
Ayrıca Aydinlik.com.tr yorum sayfalarında Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde doğruluğu ispat edilemeyecek iddia, itham ve karalama içeren, halkın tamamını veya bir bölümünü kin ve düşmanlığa tahrik eden, provokatif yorumlar da yapılamaz.
Yorumlarda markaların ticari itibarını zedeleyici, karalayıcı ve herhangi bir şekilde ticari zarara yol açabilecek yorumlar onaylanmayacak ve silinecektir. Aynı şekilde bir markaya yönelik promosyon veya reklam amaçlı yorumlar da onaylanmayacak ve silinecek yorumlar kategorisindedir. Başka hiçbir siteden alınan linkler Aydinlik.com.tr yorum sayfalarında paylaşılamaz.
Aydinlik.com.tr yorum sayfalarında paylaşılan tüm yorumların yasal sorumluluğu yorumu yapan okura aittir ve Aydinlik.com.tr bunlardan sorumlu tutulamaz.
Aydinlik.com.tr yorum sayfalarında yorum yapan her okur, yukarıda belirtilen kuralları, sitemizde yayınlanan Kullanım Koşulları’nı ve Gizlilik Sözleşmesi’ni peşinen okumuş ve kabul etmiş sayılır.
Bizlerle ve diğer okurlarımızla yorum kurallarına uygun yorumlarınızı, görüşlerinizi yasalar, saygı, nezaket, birlikte yaşama kuralları ve insan haklarına uygun şekilde paylaştığınız için teşekkür ederiz.