Rabia, Türk düşmanlığıdır
Mısır’daki İhvan-ül Müslimin (Müslüman Kardeşler) örgütünün iktidar sembolü olan Rabia işareti, Türkiye’de, “Türk” milletinin başına geçirilen ideolojik çuvala çevrildi.
AKP Lideri’nin meydanlarda söylediği o dört sloganın özü, Türk’ü gizlemek, ötelemek, dışlamak amaçlıdır. Çünkü, doğrusu şöyledir:
1- “Tek bayrak” değil, “Türk Bayrağı”,
2- “Tek devlet” değil, “Türk devleti”,
3- “Tek millet” değil, “Türk milleti”,
4- “Tek vatan” değil, “Türk vatanı”...
Ümmetçi zihniyet, Türk’ü kabul etmediğinden onun yerine “tek”i yerleştirerek Türk milletinin üstünü çiziyor. Hem de Türk milliyetçisi görüntülü Bahçeli ve adamlarını da süs biberi gibi kullanarak.
Bize ulaşan elektronik mektuplardan anlıyoruz ki Ülkücüler bu durumdan son derece rahatsızlar. Belli ki “MHP’yi, Saray’ın bahçesindeki gecekondu haline getiren” ekibi 24 Haziran’da sandığa gömecekler.
TÜRK’ÜN EN ESKİ TARİHİ
Herkesi uyarıyorum: 24 Haziran’daki seçimler, Türk olanlarla olmayanlar arasındaki bir mücadelenin sandıklara yansımış biçimi olacaktır.
Türk toplumunu milli kimliğinden kopartarak Orta Çağ toplumuna çevirmeye kalkışanlara karşı elimizdeki en önemli kozumuz, milli bilincimizdir. İşte bu bilincin en eskiye uzanan tarihini yazan yeni bir kitap çıktı. Semih Güneri’nin en doğudan en batıya Türk coğrafyasında yaptığı araştırmalara ve kazılara dayanan eserinin adı TÜRK- ALTAY KURAMI.
Kaynak Yayınları’ndan çıkan bu eser tam 951 sayfa.
Şimdiye kadar karanlıkta kalan Ön-Türk tarihi hakkında yeni bulgular ve ilginç kuramlar var. Bering Boğazı’ndan Amerika’ya geçen Ön-Türkler ile ilgili bilgiyi ilk kez bu kadar ayrıntılı olarak Türk-Altay Kuramı’nda buldum. Anlayacağınız; Türk tarihini araştıran, bu konuda kitaplar yazan birisi olarak bu son çalışmadan çok şeyler öğrendim. Akademisyenlerin dışında, bilinmeyen Türk tarihini merak edenlere mutlaka okuyun diyorum.
DEVAMI, BAŞKA BİR KİTAPTAN
Semih Güneri bizleri genellikle milat öncesine götürüyor. Bilinmeyen binlerce yıllık süreci tarıyor.
Onun bıraktığı yerden başlayarak Türk tarihini harmanlayan başka bir kitap daha var: Yabancı Kaynaklara Göre TÜRK KİMLİĞİ.
Kripto Yayınları’ndan çıkan bu kitabı yazmayı da Tanrı bize nasip etti. Bu eseri, 10 yıldır, yeni eklerle geliştirdik. Hunlar’dan bugüne kadar kurulmuş olan Türk devletlerinin kısa tarihleri ile Türk kültürü, Türk inancı ayrıntılı biçimde aktarıldı. Türk kadını ilk kez bu eserde yerli yerine oturtuldu. Ve yine ilk kez Türklerin, dünyada demire hükmeden bir toplum olduğu ayrıntılı biçimde anlatıldı ve bu özelliği öne çıkartıldı. Türklerin cihan hakimiyetini demir teknolojisinde zamanın en ileri toplumu olmakla sağladığı gösterildi.
Eserde, dünyadaki Türk nüfusu, Türk’ün üstün ve zayıf yönleri de belgelerle ilk kez ortaya konuldu.
Ayrıca, bir kitap olabilecek boyuttaki “Kimlik Tartışmaları” bölümü var ki ayrı bir önem taşıyor. Bu bölümde, Türk kimliğine karşı yürütülen emperyalist saldırının uluslararası boyutu ve bunun yerli ortakları ilk kez ayrıntılı olarak gösterildi.
İddiam şudur: Bu kitaptan önce hiçbir çalışmada Türk kimliği böyle ayrıntılı biçimde ortaya konulmamıştır. Moğolistan’dan Macaristan’a, Baykal’dan Hindistan’a, Türkistan’dan Afrika’ya kadar hükmeden büyük bir milletin bu tarihini her Türk genci okumalı ve ne büyük bir milletin çocuğu olduğunu görerek kendisine gelmelidir.
Türklük bilincini coşturan bu kitabı da Semih Güneri’nin değerli eserinin yanına koyabilirsiniz.
MUHARREM İNCE GÖZÜME GİRDİ
Muharrem İnce hep beğendiğim bir siyasetçi oldu. Bir ay kadar önce, FETÖ’cülerin operasyonlarının savunucusu Nagehan Alçı’ya demeç verince çok sinirlendim ve hiç hak etmediği biçimde eleştirdim kendisini. Öfkem aslında ona değil, patronlar medyasında dolaştırılıp duran AKP yağcısı o isme idi.
Çarşamba gecesi Haber Türk TV’de izlediğim Muharrem İnce, yeniden gönlümü kazandı. O, her devrin iktidarına hizmet etmeyi marifet bilen özel gazeteciye haddini bildirdi... Lakin, Sayın İnce’ye tuzak kurmaya çalışan kadının yüzü bile kızarmadı...
Beklediğimden bile iyi bir performans sergileyen Muharrem İnce, halkın gönlünde hızla değer kazanıyor. Samimi tavrı, kucaklayıcı olması, ekonomiye odaklanması ve gerektiğinde Erdoğan’a hak ettiği cevabı vermesi, miting alanında görsellere baş vurması ile cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturacak gibi gözüküyor.
Yürü be “Halil İbrahim”!