Ramazan’ın tanımladığı insan ve toplum
Bir Ramazan’a daha veda ediyoruz. Yarın son gün.
RAMAZAN’DA SORGULANAN VE TARTIYA VURULANLAR
Ramazan, vicdanlarımızda bencilliği, çıkarcılığı, kibri, kini ve öfkeyi sorguladığımız bir iklim. Ve elseverliğimizi, arkadaşlığımızı, paylaşmacılığımızı, alçak gönüllülüğümüzü, bağışlayıcılığımızı, hoşgörümüzü, dayanışmacılığımızı, insan sevgimizi teraziye vurduğumuz bir mevsim.
Ramazan’da kendimizi erdemlerimizle tartarız ya da tartmamız bize öğütlenmiştir. O nedenle “onbir ayın sultanı” diyoruz. Diğer ayları Ramazan’dan koparmıyoruz, Ramazan’a bağlıyoruz. Sultan olduğuna göre, her daim Ramazan’ın fermanı geçerlidir. Dolayısıyla oruç tutmanın anlamı, bütün hayatımızı Ramazan’ın erdemleriyle yaşamaktır.
Ramazan, bu hakikî anlamıyla bir insanlık tanımıdır, bir insanlık özlemidir, umutlarımıza dâvettir, iyimserliğe çağrıdır.
BİR AYLIK TALİMATNAME DEĞİL ÖMÜR BOYU YÜRÜNECEK YOL
Ramazan’da bir bakıma hem kendimizi yeniden tanımlıyoruz hem de yaşamak istediğimiz toplumu tanımlıyoruz.
Oruç tuttuk, güneşin altında ekmek yemedik ve su içmedik, ancak başkasının ekmeğiyle oynadık, suyunu bizim arkımıza çevirdik!
Oruç tuttuk, güneşin altında insanları üzmedik, ama hava kararınca orucumuzu bozduk ve arabanın penceresini açıp yanımızdan geçen arabanın sürücüsüne sövdük saydık.
Oruç tuttuk, böylece amirimize yarandık ve bizim bir üst göreve atanmamızı sağladık.
Oruçla gösteriş yaptık, ama kibrimizden ve kinimizden vazgeçmedik.
Ramazan’da aşure ikram ettik, ancak Ramazan’dan sonra komşumuzu gürültümüzle rahatsız ettik.
500 kişiye iftar sofrası kurduk, ancak başka bir 500 insanı işinden attık.
Bir ay dişimizi sıktık nefsimizi gemledik, ama 11 ay dizginleri boşalttık.
Acaba bütün bu hallerde oruçlar ne kadar geçerlidir?
Bu soru, Ramazan’ın bir aylık bir talimatname olmadığını, hayat boyu izinden yürünecek erdemli insan tanımı olduğunu hatırlatıyor.
GÜLÜN GÜL İLE TARTILDIĞI BİR TOPLUM
Ramazan erdemli insan tanımı ötesinde bir toplum tanımıdır.
Çıkarların kıran kırana kapıştığı bir toplum değil, dayanışmanın ve paylaşmanın mutluluğuyla yaşayan bir toplum.
Kaynakların mutlu azınlığa servis edildiği bir toplum değil, üretimin emeğe göre paylaşıldığı bir toplum.
Haram yiyicilerin yolları kestiği bir toplum değil, bütün yolların insana gittiği bir toplum.
Trafik yoğunluğunda sinirlerin törpülendiği bir toplum değil, bütün yolların açık olduğu bir toplum.
Paranın her şeyi satın alabildiği bir toplum değil, insanî değerlerin satılık olmadığı bir toplum.
İnsanların çıkmazlarda yalnızlaştığı, yırtıcılaştığı bir toplum değil, gül ile gülün tartıldığı bir toplum.
Ramazan’ın tanımladığı gönül insanını bir ay değil, bir ömür yaşamaya ne dersiniz?
Ramazan’ın tanımladığı gönüldeşler dünyasını kurmak için mücadeleye var mısınız?
YARIN: Yusuf Has Hacib’in dilinden sesleniş