REDDEDİYORUM!
AKP’nin 1 Kasım seçimlerinden, yine tek başına iktidar olarak çıkmasından hemen sonra son derece ilginç bir gelişme meydana geldi.İstanbul Anadolu Adliyesi’ndeki bir hakime hanım, duruşmalara “türban”la girmeye başladı.***Hakimler tarafsız ve bağımsız olmak zorundadır.Aksi halde verdikleri kararların tartışılmasını engelleyemezler.Bu nedenle hiçbir hakim, herhangi bir siyasi partiye mensup olamaz.Siyasi simge sayılabilecek bir rozet ya da işaret taşıyamaz.Okuduğu gazeteyi bile mahkeme kürsüsünün üzerine bırakamaz.Sakal bırakamaz, bıyığıyla “siyasi mesaj” vermekten kaçınır.Takke da takamaz, kalpak da...Masasında herhangi bir din ya da siyasi doktrin kitabı değil; sadece yasa ve anayasa kitapçıkları bulunur.Aksi takdirde davalılara ya da davacılara “reddi hakim” hakkını tanımış olur.***Türban, hem Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin hem de Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına göre, “dini” ve “siyasi” bir simgedir.Oysa hakimlik; her türlü dilden, dinden, ırktan, cinsiyetten ve inançtan “arınmış”, hepsine eşit mesafede durabilen hukukçuların mesleği olmak zorundadır.Başındaki türban, hakime hanımın sadece “inançlı” olduğunu değil, “dinin emirlerine göre hayatını şekillendiren” biri olduğunun da kanıtı...Buna elbette saygı duyulur.Ama laik devlette, beşeri ilişkileri “dini” kurallar değil, yasalar düzenler...Bu durumda bu türbanlı hakimin karşısına çıkan diyelim ki Hıristiyan, Musevi, Budist ya da dinsiz bir sanığı, hakimin kendisi hakkında “ön yargılı” olmayacağına inandıramazsınız.***Hakimler ve savcılar sadece “yaptıkları iş belli olsun” diye gitmezler sırtlarındaki cübbeleri...O cüppe onları aynı zamanda günlük hayattaki kimliklerinden sıyırır ve hem “tarafsız” hem de “bağımsız” kılar.Oysa Anadolu Adliyesi’ndeki hakim hanımın ne olduğu...Hangi siyasi partiyi desteklediği...Kararlarını verirken beşeri yasalardan mı yoksa din kitabından mı etkilendiği net bir şekilde meydanda...En azından, türbanıyla duruşma salonuna girecek kadar “dindar” olan birinin kafasında, “laik sisteme dair” bazı soru işaretleri olduğu açıktır.Buna saygı duyarım ama... Bu durumdaki biri tarafından yargılanmak istemem!***İşte bu yüzden...Henüz kendisinin mahkemesinde bir davam yok ama...Ben, şimdiden kararımı duyuruyorum ve bu hakime hanımı benim açacağım ya da hakkımda açılacak tüm davalarda...Reddediyorum!“Mevzuatımızda hakimlerimizin görevleri esnasında başörtü takmalarına mani bir durum yoktur” diyen Adalet Bakanı’na duyurulur!
UĞUR ABİ!Usta televizyoncu Uğur Dündar, sandıktan çıkan sonuca kızmış ve Odatv’nin haberine göre, Halk TV’de yıllardır perşembe akşamları yayınlanan, bu sezon ise cumaya alınan “Halk Arenası” programını dondurmuş...Dündar, “Umut verici bir değişim ve gelişme olmadığı sürece” program yapmayacağını söylüyormuş...Ustaya akıl verilmez ama... Bana göre yaptığı çok yanlış...Yurtsever bir gazetecinin program yapmak, yazı yazmak için “umut verici gelişmeler”i kolladığına inanmak bile istemiyorum. Umarım Odatv’deki arkadaşlar, bu gerekçeyi yanlış duymuşlardır.Çünkü aydın; en karanlık günlerde bile gerektiğinde tek başına savaşan kişidir.***Ustanın kararını düzeltip yeniden ve en kısa zamanda, yine cuma akşamları “rakibim” olmasını, ben Ulusal’da Kral Çıplak’ı sunarken, onun da Halk TV’de olmasını diliyorum.
GÜNÜN SORUSUAKP Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, seçim sonuçlarını yorumlarken, seçmenin “şeytan taşladığını” söylemiş... Sorum kendisine:Aaaa; insan hiç kendisini taşlatır mı?
SÖZ SİZDE... (156+158)Önceki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e sormaya devam ediyoruz... Soru T. Ş’da... Sizin de Gül’e söyleyecekleriniz ya da sorunuz varsa [email protected] adresine gönderebilirsiniz...“Abdullah Bey...Ben sıradan bir basın emekçisiyim. Küçük bir gazetenin sorumlu yazı işleri müdürüyüm. Devlet her beş yılda bir benden servet beyannamesi alıyor. O beyannameyi her seferinde boş vermekten dolayı nasıl gurur duyuyorum, anlatamam! Çünkü o beyannamede param, pulum, evim, arabam, arsam olup olmadığı soruluyor. Yurtseverliğim, hümanistliğim, doğruluğum, dürüstlüğüm sorgulansa, sayfalarca yazarım. Sahi; size neden kimse bir şey sormuyor? Benim bile bu devleti soyma ihtimalim olduğu düşünülürken, neden kimse size en azından ‘Yahu; göster şu Huber’de ödediğini söylediğin masrafların belgesini’ demiyor. Yoksa sizi, benim kadar bile umursamıyorlar mı?”
GÜNÜN İSYANIDinci AKP iktidarı 1 Kasım’dan aldığı güçle ilk iş olarak alkol yasağını bir çıta daha yükseltti. Yılbaşı sepetlerinde alkollü içeceklerin ve tütün mamullerinin yer almasını yasakladı. İsyanım bu partiye oy veren alkoliklere:Ohhhhhhh!