23 Kasım 2024 Cumartesi
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Rehin durumundayız

Şahin Mengü

Şahin Mengü

Eski Yazar

A+ A-

Son 7 ayda 270 civarında asker ve polis şehit edildi. Melih Aşık’ın söylemiyle, bu şehitlerden Cizre’de apartman bodrumunda mahsur kalanlar kadar sözü edilmedi. Ülkedeki aydın ihaneti ancak bu kadar güzel özetlenebilirdi.
Bu rakamlar son yedi ay içinde 270 eve ateş düştüğünü ortaya koyuyor. Kim bu işin sorumlusu?
Bu işin tek sorumlusu var o da terörle müzakere edilmeyeceğini, yalnızca mücadele edilmesi gerektiğini göz ardı ederek, sırf kendi siyasi çıkarları uğruna, terör örgütüyle müzakere eden AKP iktidarıdır.
Eli kanlı katiller devlet tarafından muhatap alınmış yani meşrulaştırılmıştır. Meşrulaştırdığın eli kanlı katiller ve onların siyasal uzantıları, şimdi dönüp sana “taraflar silah bıraksın” demek küstahlığını gösterebiliyorlar. Onlar silah kullanma yetkisinin sadece devletin tekelinde olduğunu bilmiyorlar mı? Elbette biliyorlar, ama sen silahlı katillerle ve hem de üçüncü bir devletin gözetiminde müzakere masasına oturursan, onlar da kendini seninle eşit göreceğinden, hiç utanmadan, sıkılmadan “taraflar silah bıraksın” demek küstahlığını gösterirler.
Eli kanlı silahlı katillerle masaya oturup açılım süreci başlattık diyenler, kendi beyanlarıyla şehirlere terör örgütü tarafından silah depolanırken sessiz kalanlar, kolluğun elini kolunu bağlayanların ellerinde bu şehitlerin kanları vardır.
Fransa’da 2015 sonlarında yaşanan ve Paris’i kana bulayan bombalı saldırının hemen sonrasında Başkan François Hollande, Fransa’nın tepkisinin acımasız olacağını tüm dünyaya ilan etmişti.
8 Mayıs 2008 tarihinde George W. Bush İsrail Parlamentosu’nda yaptığı konuşmada teröristlerle, şiddet yanlılarıyla müzakere etmenin çok yanlış olacağını söylemişti.
Şimdi bu Fransa, ABD ve benzerleri Türkiye’ye, PKK ve aracılarıyla konuşup, onları dinledikten sonra, terör örgütünü tatmin ederek silahlarını bırakmalarını beklememizi telkin ediyorlar. Böylece nasıl bir çifte standard içinde olduklarını ortaya koymaktadırlar.
Sadece suçlu onlar mı?
Elbette hayır. Terör örgütüyle masaya oturulup, onlar meşrulaştırılırken, oy kaygısıyla, susarak ve şimdi de terör örgütü ağzıyla konuşan, böyle yaparsa o bölgeden oy alacağını zanneden muhalefet de en az AKP iktidarı kadar suçludur.

MUHALEFETİN FARKI NE?
AKP iktidarının, zamanında gerekli tedbirleri almadığı, almakta geciktiği, silahlı terör örgütüyle masaya oturduğu için en sert şekilde eleştirmesi gereken muhalefet bunları hiç dile getirmediği gibi tam aksine PKK ağzıyla konuşmayı da “demokratlık” ,”ilericilik” zannetmekte ve hatta PKK ile görüşebileceklerini söylemektedirler.
ABD Başkan Yardımcısı Türkiye’ye geliyor, partilerin milletvekillerini bir müstemleke valisi edasıyla ayağına çağırıyor, onlara demokrasi ve özgürlük nasihatleri veriyor. Birinin de aklına “ben ülkemin sorunlarını senle tartışmam efendi” demek gelmiyor.
Atatürk’ün önderliğinde kurulan Cumhuriyetin temel taşları arasında “bağımsızlık” yok mu?
O halde olan bitene, dış politikada ABD’nin kuyruğuna takılarak, Türkiye’nin güvenliği için büyük risk oluşturan Türk dış politikası karşısında sessiz kalanların tamamının AKP’den ne farkı var.
İşin özeti Türkiye kuyruğuna takıldığımız dış güçler tarafından rehin alınmış durumda. Bu cendere kırılmadığı takdirde, Türkiye’yi çok daha sıkıntılı günler bekliyor.