28 Eylül 2024 Cumartesi
İstanbul 26°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Reşit Galip ve mürteci güruhu

Özdemir İnce

Özdemir İnce

Eski Yazar

A+ A-

Reşit Galip öldüğü zaman cebinde sadece 5 lira vardı. Bu insan tek parti iktidarı döneminde yıllarca milletvekilliği ve bakanlık yapmış, Mustafa Kemal'in yakın çevresinde ve sofrasında bulunmuş bir insandı ve öldüğü zaman cebinde 5 lira vardı.

Siz ("siz" kim iseniz) de gayret edip çabalayın ki öldüğünüz zaman cebinizde 5 liranız olsun. Sırat köprüsünden kolayca geçersiniz!

***

17 Mart 1923 tarihinde Mustafa Kemal Paşa Mersin'e geldiği zaman, Dr. Reşit Galip, Millet Bahçesi'nde (Millet Bahçesi, deniz doldurulmadan önce, kıyı ile Halkevi'nin arasında ve kilisenin tam karşısında bulunuyordu. Güneyi deniz, kuzeyi Atatürk Caddesi idi) şöyle bir konuşma yapmıştı: "Sizin karşınızda, zaferlerinizden bahsetmeye lüzum var mı? Grueland'daki Eskimolardan Afrika'nın yanık ve kızgın çölleri ortasında sam yellerinden haber uman zencilere kadar herkes öğrendi.. " "Sen bu milletin yalnız müncisi (kurtarıcı), yalnız bir halaskarı (kurtarıcısı) ve yalnız bir kahramanı değilsin, sen bunlardan daha çok büyüksün; sen bu milletin bir ferdisin. Senin en birinci büyüklüğün bu milletin bir ferdi olmakla iktifa (yetinme) ve iftihar etmekliğindir".

Mustafa Kemal, Türkçeyi çok iyi bilen bir aydındı. Her cümlenin mesajını ve derin anlamını hemen çıkartacak bir mantık gücüne sahipti. Bu konuşmadan iki yıl sonra Reşit Galip Aydın Milletvekili yapıldı. Gazi Paşa, "Sen bu milletin bir ferdisin. Senin en birinci büyüklüğün bu milletin bir ferdi olmakla iktifa ve iftihar etmekliğindir" cümlesini mutlaka aklında tutmuş olmalıydı. Medreseli biri böyle bir cümle kuramazdı. Bu cümleyi kuran çağdaş kafalı, çağının çağdaşı bir kafaydı.

Mustafa Kemal yanılmıyordu!

***

Benim merak ettiğim şu: Dr. Reşit Galip, 17 Mart 1923 günü Mersin'de ne yapıyordu? Şimdi, Kuru Çeşme ile Devlet Hastanesi arasındaki bölge Giritli Mahallesi adıyla, Osmaniye Mahallesi ise Muhacir Mahallesi olarak anılırdı. Mersin'de Rodos muhacirleri vardı. Acaba Mersin'e Rodos göçmenlerinden birini, bir akrabasını mı ziyarete gelmişti yoksa Doktor olarak mı görevliydi?

Her ne olursa olsun, Mustafa Kemal'in huzurunda yaptığı o konuşma Reşit Galip'in cebinde 5 lirayla ölmesini sağladı.

Merakını gidermek için okuyacaksın. Ben de okudum: Reşit Galip meğer Sakarya Savaşı'ndan sonra Ankara'da sağlık Bakanlığı Hıfz-ı Sıhha Dairesi başkanlığına getirilmiş. Ankara'da sağlığı bozulduğu için, havası yumuşak bir yere tayinini istemiş ve 5 Aralık 1921'de Mersin hükümet doktoru olarak atanmış. Gaziantep Sıhhıye Müdürlüğü'ne atanınca bu görevi kabul etmemiş ve 1924 yılından itibaren Mersin'de serbest hekimlik yapmış.

Mersin'de bulunduğu sırada Yeni Mersin gazetesinin başyazarlığını yapmış ve Yeni Adana gazetesinde de yazılar yayımlamış.

Reşit Galip'in Mersin'le ilişkisini bir-iki saat önce öğrendim. Bu beni son derece mutlu etti, gururlandırdı.

***

1921 yılında babam 19 yaşındaydı. Amcam "İnce Mehmet" mahkeme başkatibi idi. Reşit Galip babamla değilse bile amcamla mutlaka tanışmıştır. Ziya Paşa Kahvesi'nde birlikte oturmuşlardır.

İçel Anadolu Lisesi Müdürü Ali Çiftçi o gün (17 Mart 1923) hakkında şunları yazıyor:

"Program gereğince Millet Bahçesi'nde çay içilecek, şehir adına Hükümet Tabibi ve Türkocağı Başkanı Dr. Reşit Galip Bey konuşacaktı. Bahçede murt dalları, çiçeklerle süslenmiş ve bayraklar asılmış yüksekçe bir yer hazırlanmış; yaldızlı, büyük iki koltuk konulmuştu. Gazi bahçeye girip manzarayı görünce 'Bu ne rezalet!' dedi; iki tahta sandalye çekti, eşiyle oturdular. Sinirlendiği belli oluyordu. Çaylar içildi. Reşit Galip Bey'in heyecanlı bir ses tonuyla söylediği, anlamlı ve samimi hitabını dinlerken ve özellikle 'Senin büyüklüğün, bu milletin bir ferdi olmakla iktifa ve iftihar etmendir' sözlerinden çok duygulandı. Sonra kürsü olarak hazırlanan masanın üzerine çıkarak 'Aziz Arkadaşlar' diye başladığı ve "Bu memleketin hakiki sahibi olunuz" sözleriyle bitirdiği tarihi hitabesini söyledi."

***

Dr. Reşit Galip'in talihi işte o gün döndü. O konuşmayı yapmayıp Gazi Paşa'nın dikkatini çekmeseydi ve Mersin'de kalsaydı, 10-15 yılda Mersin'in dört bir tarafında dönümü iki paraya yüzlerce dönüm toprak satın alıp narinciye bahçeleri yapar ve Karun kadar zengin olurdu. Dr. Reşit Galip'in yapmadığını yapanların hepsi tarım zengini oldular. Bazıları sanayi işine, uluslararası ticarete girdi. Bir kez daha zengin oldular.

Merak ediyorum: Dr. Reşit Galip'e "kafatasçı" diyen R.T. Erdoğan, onun hakkında başka ne biliyor? Doktor, Milletvekili ve Bakan olmuş bir insanın cebinde 5 lira ile ölmesinin yüce anlamını biliyor mu acaba?

***

Kimi zibidi çıkmış "Reşit Galip'in kendisi ne kadar Türk'tü?" diye soruyor. Cumhuriyet ve devrim düşmanlarının üç hedefi vardır: Dr. Mahmut Esat Bozkurt, Dr. Reşit Galip ve Hasan Ali Yücel. Cumhuriyet ve Devrim düşmanı mürteci tayfası, Okul'u laikleştirdikleri, Laik Cumhuriyet'in kadrolarını yetiştirecek fakülteleri açtıkları için bu üç yiğit insandan nefret ederler. Özellikle de karşı devrimci ve mürteci yuvası İstanbul Darülfunun'unu kapatıp yerine İstanbul Üniversitesi'ni kuran ve Hitler Almanya'sından kaçan dünya çapında bilim adamlarını getiren Dr. Reşit Galip'i bir kaşık suda boğmak isterler. Ama atı alan Üsküdar'ı geçmiştir diyeceğim ama diyemiyorum. Çünkü AKP tarikatı hükümeti, ülkeyi Darülfunun'dan beter medreselerle istila ediyor.

Nota bene:

Ey Mersinli, Mersin'de Dr. Reşit Galip adı yaşıyor mu? Bi zahmet araştırıver!