Riski devlet alıyor kârı şirketler yazıyor
Başarı hikâyesi nedir? Emek verilmiştir, zor olan yaratılmıştır. Bu yaratılan değerin hikâyesi, başarı hikâyesidir. Yoksa başkası tarafından oluşturulan koşullar üzerinden elde edilen başarı başarı değildir. Hele bu başarı sonucu elde edilen artı değerin marjinal faydası, o kaynak başka bir konuda değerlendirilseydi elde edilecek fayda kat be kat fazla ise, o başarıya vurgun da denilebilir.
MAKUL MÜ DEĞİL Mİ?
Temmuz ayı sonundan itibaren borsaya kayıtlı şirketlerin bilançoları açıklanmaya başladı. Bu bilançoların içinde bazıları sürpriz rakamlar içeriyordu. Bunlardan bir tanesi geçen hafta içinde açıklanan Türkiye’nin uzun ara en büyük şirketi olan petrol rafineri şirketi TÜPRAŞ’tı. TÜPRAŞ, ikinci çeyrek sonu itibariyle, yani 2022 yılı Haziran ayı sonu itibarıyla rekor kâr etmişti. İlk 6 aylık net kârı 11 milyar 601 milyon 182 bin TL olarak açıklandı. Çok fazla rakama boğmak istemiyorum ancak bazı temel verileri de vermek gerek. Bu kârı elde etmek için yapılan toplam satış miktarı 212 milyar 326 milyon 82 bin TL. Kârın satışa oranı yüzde 5,46. Aslına bakarsanız makul bir kâr oranı gibi algılanabilir.
NASIL BELİRLENİYOR?
Ancak monopol oligopol piyasalarda bir ölçüde devletin tespit ettiği fiyat sistemi bulunmaktadır. Rafineri fiyatlamasında da belli kurallar uygulanmaktadır. “Rafineri Fiyat Oluşumu” adı altında yapılan akaryakıt rafineri çıkış fiyatı;
Gümrüksüz rafineri fiyatı + ÖTV + EPDK payı = Rafineri satış fiyatı (KDV hariç)
Şeklinde belirleniyor.
Gümrüksüz rafineri fiyatı: Akdeniz - İtalyan piyasasında yayınlanan CIF Akdeniz ürün fiyatları anlamına gelir.
“Türkiye'de bu piyasa izlenir, son fiyat değişiminden itibaren, günlük CIF Akdeniz ürün fiyatları ve günlük dolar kuru takip edilerek, belli bir fiyat değişim farkında gümrüksüz rafineri tavan satış fiyatı oluşur.”
ARTIK TEK PİYASADAN OLUŞMUYOR
Türkiye’de, akaryakıtın rafineriden çıkış fiyatı böyle belirleniyor. Onun için satış fiyatı oluşumunda kâr marjı satışta rafineri şirketinin elinde değil. Ancak durum bu kez farklı. Ham petrol alış fiyatı oluşumu Akdeniz-İtalya piyasasından olmuyor. Burada bir açıklık yok. Çünkü Rusya-Ukrayna çatışmaları dolayısı ile Atlantik ülkeleri Rusya’dan ham petrol alımına ambargo uygulamaya başlayınca, Rusya dost olmayan ülkeler kategorisi dışında tuttuğu ülkelere Anadolu Ajansı'nın 4 Mayıs’ta yaptığı habere göre yüzde 33 indirim uygulamaya başladı. Türkiye’de dost ülke kategorisinde olduğu için muhtemel bu indirimden faydalanıyor. Zaten EPDK en son mayıs raporu yayınlandı. Bu raporda Rusya’dan ham petrol alışında ciddi oranda artış olduğu açık şekilde gözleniyor. Alış fiyatları gizli tutulsa da, neden Rusya’dan daha önce düşük oranda aldığın ham petrolü, daha fazla oranda almaya başladın? Mayıs ayında Rusya’dan alınan akaryakıt neredeyse Türkiye kullanımının yarısına eşit, yüzde 44,13. Nisan ayında bu yüzde 35,38. 2021 yılı toplamında Rusya’dan yapılan toplam akaryakıt ithalatı, Türkiye’nin toplam akaryakıt ithalatının yüzde 24,20’si. En çok akaryakıt Irak’tan alınmış Rusya ikinci sırada. Rusya’dan yapılan akaryakıt ithalatı neredeyse ikiye katlamış.
Aslında doğru yapılmış. Türkiye’nin çıkarları esas tutulmuş. Ucuz olan yerden akaryakıt ihtiyacını karşılıyorsun.
İşte burada “Serbest Piyasa Sistemi” karşımıza çıkıyor. “Serbest Piyasa Sisteminin” Türkiye’ye karşı, halka karşı çalışması gündeme geliyor.
ÜRETİMİ DESTEKLEYECEK ADIM
TÜPRAŞ ilk üç ayda; ocak, şubat, mart aylarında toplam 936 milyon 411 bin TL kâr ederken, birdenbire nisan, mayıs, haziran aylarında toplam kârını 11 kat artırarak 10 milyar 664 milyon 771 bin TL’ye çıkarıyor. İlk altı ay toplam karı 11 milyar 601 milyon 182 bin TL oluyor.
Bu kâr artışı eğer TÜPRAŞ’ın kendi çabaları vb. gibi nedenlerden olsaydı, bu artışa başarı diyerek alkışlayabilirdik. Bundan da gocunmazdık. Bizim şirketimiz derdik. Ancak bu dünya konjonktüründe Türk devletinin aldığı siyasi risk ile yani ABD ve Avrupa’yı karşısına almayı göze alarak yaptığı uygulama sonucu devletin bir başarısı. TÜPRAŞ bu boşluktan yararlanıyor.
Bu elde edilen kârın asıl sahibi Türk halkı, Türk çiftçisi olmalıydı. Çünkü akaryakıt fiyatları ile en çok boğuşan, yüksek mazot giderleri nedeniyle; belki üretimden vazgeçen, belki az akaryakıt kullanım nedeniyle ürün miktar ve kalitesini düşürmek zorunda kalan çiftçi olacaktır. Bugün Türkiye’nin ihtiyacı çok yüksek kâr eden, hele bu kârı kendi çabası değil, devletin aldığı risk nedeniyle olan özel sektör yerine, elde edilen bu katma değeri üretimi arttırmak için kullanmak, halka daha ucuz yakıt temin etmek için kullanmaktır.