Robinson’a Cuma aranıyor!
Reuters’in iş ilanı bana iki yıl önce New York Times’ın, Moskova temsilciliği için verdiği ilanı hatırlattı. Aşağı yukarı aynı dille yazılmış bir ilandı. Sadece Erdoğan yerine Putin demişlerdi. Aranan gazeteci mi yoksa etki ajanı mı diye tartışmalar yaşanmış, Rusya Dışişleri Bakanlığı ilanı Rus düşmanlığı olarak nitelemişti. Reuters’in de Türk ve Türkiye düşmanlığı yaptığı söylense abartılmış olmaz.
Bizdeki cevap ise TRT’den geldi. TRT World, İngiltere’de benzer bir iş ilanı yayınladı. Doğrusu şık bir misilleme idi ama sorunun esası, basit bir iş ilanından öte, çok daha derin siyasi ve ideolojik bir gerilime denk düşüyor.
Batı basını, yüzlerce yıldır Doğu’dan çıkan bütün milli hareketlere, bütün milli liderlere aynı derecede düşman oldu. Bugün Erdoğan’a hakaret eden bu yayıncılar, benzer bir dili Atatürk için de kullanıyorlardı. Ta Yunan isyanından beri Avrupa’da Türklere, Müslümanlara dair yazılanlar, hep aynı ahlak dışı söylemi izledi.
Bunun için, Reuters’in iş ilanındaki sözlere değil, “Reuters gibi ciddi bir kuruluş nasıl bunu yapar” diyen saflara şaşırıyorum. Onca yıldır bize “hakikatin kaynağı” gibi sunulan Batılı basın kuruluşlarının ciddi olduğu bir şey varsa eğer, o da Doğu’ya dair niyetleridir. Robinson Crusoe, karşılaştığı ve -doğal olarak(!)- kendine köle yaptığı ilk “yerliye” Friday (Cuma günü) adını takmıştı. İngiliz yazar Daniel De Foe, Batılı olmayan insanın kendi dilinde, kendisine ait bir adının olmasına bile ihtimal vermiyordu. Zaten ondan önceki bir yüzyıl boyunca İspanyol seçkinleri yerlilerin insan olup olmadığını tartışmıştı. De Foe’nun Robinson Crusoe’yu yazmasının üzerinden üç yüz yıl geçti ama, beyaz adamın “ötekilere” bakışında ve akıl almaz kibrinde zerrece değişme olmadı.
Batılılar yüzlerce yıldır Doğu’dan ve Güney’den köle devşiriyorlar. Bu iş için tasarladıkları özel programları, bursları, vakıfları var. Kölelerin ana yurtlarında açtıkları anlı şanlı kolejleri, üniversiteleri var. Büyük şirketlerde üst basamaklara tırmanmak için, sanatta, edebiyatta önünüzün açılması için, siyasette isminizin duyulması için, basında yağlı kadrolara oturmak için hep bu tornalardan geçmek, Batılı efendilerin yazılmamış kurallarına sıkı sıkıya bağlı kalmak gerekiyor.
Reuters olayında insanları şoka uğratan şey bunun açık açık yazılmış olmasından ibaret. Demek ki Batılılar, adil ve ahlaklı olduklarını yalanını pek çok safa yutturmuşlar. Batı’ya dair bu illüzyonun hayret verici bir yaygınlığı var. Türkiye’de sağdan sola her yer, kafası Batı'ya ipotekli, Batı’nın doğruları ile düşünen insanlarla dolu. Batılı efendiler, hala -devlet kademelerinde bile- fazilet ve medeniyet simgesi olarak görülüyor. Bir Batılıdan ufacık bir övgü geldiğinde koca koca adamların vidaları gevşiyor. Batı’ya ağzı açık hayranlık edenler, Doğu’ya hala üvey evlat muamelesi yapıyor. Sağcı-solcu fark etmez, Türk okumuşunun Arap ülkelerine, Rusya’ya, Çin’e, Pakistan’a, Latin Amerika’ya bakışı hala Batının referansları ile şekilleniyor.
Öte yandan, Reuters’in ilanında Türkiye ve Erdoğan düşmanlığının yanı sıra, gazetecilik açısından yüksek nitelikler de aranıyor. İş sadece birinciye kalsaydı, bizim fondaş gazeteci takımından yüzlerce başvuru alırlardı. Ama nitelik konusu da devreye girince muhalefet mızıkacıları toptan eleniyor. İhtimal, İngilizler kendi milletlerinden birini işe almak zorunda kalacaklar.