Romantik Yazar Schiller’dan 5 Öykülük Seçki: Ihlamurlar Altında Gezinti
“Hiçbir şeye cesaret edemeyen, hiçbir şeye ümit beslemesin.” Friedrich Schiller
Tam adı Johann Christoph Friedrich Von Schiller olan yazar, 1759’da doğdu. Alman romantik geleneğinin en önemli yazarlarından biri olan Schiller, bir diğer romantik yazar Goethe’nin de yakın dostlarından biridir. Christoph Martin Wieland ve Johann Gottfried Herder ile birlikte Alman edebiyatının en güçlü dönemlerinden birini oluştururlar. Schiller, küçük yaşlardan itibaren edebiyata yöneldi ve şiirle ilgilendi. 1775’ten itibaren üretmeye başladı ve yalnızca edebiyat alanında değil, kuram eserlere de imza attı.
Johann Wolfgang Von Goethe ile ortak çalışmalar da yapan Friedrich Schiller’e soyluluk unvanı verilmesinin ardından adına “von” ön eki getirildi. 1805’te erken sayılabilecek bir yaşta hayata veda ettiğinde ardında koca bir kariyer bırakarak Alman edebiyatının en güçlü kalemleri arasına adını yazdırmıştı bile. Birçok yazar ve şairde olduğu gibi, henüz tamamlayamadığı, yarım kalan eserleri de vardı elbette. Onlardan biri ise tamamlansaydı eğer tek romanı olarak anacağımız “Hayaletgören”dir.
“Kötülüklerden nefret ediyorum, hakkaniyet ve erdem içinse yanıp tutuşuyorum.” (sayfa 37)
Adını en çok duyurduğu alan oyun yazarlığı olsa da, şiirleri, baladları ve öyküleriyle de adından söz ettirir Schiller ve 18. yüzyılın önemli edebiyatçıları arasına adını yazdırır. Usta bir dram yazarı olan Schiller’ın Wilhelm Tell adı oyunu en önemli eserleri arasında gösterilir. Can Yayınları’nın Kısa Klasikler dizisi kapsamında Bilge Uğurlar ve Türkis Noyan çevirisiyle yayımladığı Ihlamurlar Altında Gezinti adlı bu kitabı ise bir öykü derlemesidir ve içinde 5 öykü barındırır.
Karakterlerini birçok farklı açıdan sınayan Schiller, onların psikolojilerini irdeler. Çeşitli nedenlerle toplumla arasına mesafe girmiş olan kişileri başarılı bir şekilde resmeder ve onların bakış açısından anlattığı öykülerle okurlarına empati kurdurur. Kalabalığın dışında kalan, yalnızlığıyla ön plana çıkan kimi karakterlerine ek olarak, aldıkları radikal kararlarla ötekileştirilen ve dışlanan karakterler de onun kaleminde hayat bulur.
“Tiyatro eserleri ve romanlar, insan kalbinin en parlak taraflarını gözlerimizin önüne sererler…” (sayfa 11)
İçinde 5 öykü barındıran kitapta 2 öykü “yaşanmış bir hikâye” alt başlığını taşıyor. 2 öykü ise yine yakın tarihten örneklere dayandırılıyor. Bu da demek oluyor ki, Friedrich Schiller’ın edebiyatı gerçek hayattan besleniyor. O, ayakları yere basan realist metinler ortaya koyuyor. Hayatının büyük bir kısmında felsefeyle de ilgilendiğini bildiğimiz şairin son öyküsü ise 2 yakın arkadaşın felsefi sohbetleri üzerine kurulu.
Birkaç cümle ile öykülere değinmek gerekirse eğer;
“Yüce Gönüllü Bir Davranış”ta aynı kadına aşık olan abi ile kardeşin birbirlerini kırmadan olayı çözüme ulaştırma çabalarını okuyoruz. “Onurunu Yitiren İnsanın Suçu”nda Christian Wolf isimli bir adam hak etmediği şeyler yaşadığını düşünür ve o andan sonra bir anti kahramana dönüşür.
“Alba Dükünün Rodolstadt Şatosu’ndaki Kahvaltısı, Yıl 1547” adlı öyküde halkı için kahramanlaşan bir kadın çıkıyor karşımıza. İspanyol ordusunu dize getiren Catharina von Schwarzburg’un cesur hamleleri görülmeye değer. “Kaderin Oyunu”nda haksızlık temasını işleyen Schiller, Alouysius von G. isimli bir kişinin hayatını anlatıyor fakat ismini gizlemeyi tercih ediyor. Prens’le arası iyi olan Kont Joseph Martinengo, G.’nin kuyusunu kazar ve hak etmediği bür hayat yaşamasına sebep olur.
“Korkarım ki Edwin, siz ancak olaylara daha karamsar baktığınızda bilgeliğe ulaşacaksınız.” (sayfa 66)
Kitaba da adını veren son öykü olan “Ihlamurlar Altında Gezinti”, felsefi bir bakış açısıyla yazılmış güçlü bir öykü. Aynı zamanda mitolojiden de yararlandığını görüyoruz Schiller’ın. Edwin ve Wollmar adlı iki yakın arkadaş ıhlamur ağaçlarının altında sohbet ederler. Edwin bir iyimserdir ve her şeyi dolu tarafından görmeye çabalayan mutlu biridir. Wollmar ise bir kötümserdir ve sürekli dünyadaki olumsuzluklardan bahsederek mutluluğu reddeder. Friedrich Schiller ise yazınsal ustalığını tam olarak bu noktada konuşturur ve her iki karakterine de hak verebileceğimiz, son derece başarılı cümleler sarf ettirir. Okur olarak arada kalırız ve cümlelerin güzelliği ile öykünün finali unutulmaz bir eser okuduğumuz izlenimini verir.
Alman edebiyatının bu güçlü kalemiyle henüz tanışmamış okurların tercih edebilecekleri başarılı bir derleme Ihlamurlar Altında Gezinti.
Keyifli okumalar dilerim.
“Ben bulutsuz gökyüzünün maviliğinden içime neşe dolduruyorum ve daha sonra fırtına koptuğunda canımın sıkıntısını bu neşeyle geçiştiriyorum.” (sayfa 68)