13 Eylül 2024 Cuma
İstanbul 26°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Ruanda, Srebrenika, Gazze

Berna Bridge

Berna Bridge

Gazete Yazarı

A+ A-

Soykırımlar yapılıyor ve unutuluyor veya unutulduğu zannediliyor. Eğer Hollywood filmi yapacak olanağınız varsa unutturmuyorsunuz, Nazi ve Yahudi soykırımı gibi, sayısız filmler, diziler çekerek mağduru sürekli anımsatıyorsunuz, hatta bu mağduriyeti kullanarak çok şeyde hak iddia edip Gazze’ye bombalar bile yağdırabiliyorsunuz, çocukların canına kıyabiliyorsunuz. Ancak, diğerleri de unutulmuyor ve beklenmedik bir anda, beklenmedik bir şekilde başka bir mağdur yaratıyor. 

1994 yılında, eski Belçika sömürgesi olan, çok yoksul Ruanda’da bir nedenle iki kabile birbirine düştü. Hutu ve Tutsiler. Hutular çoğunluk (%90), Tutsiler azınlık (%10) iken ülkeyi Tutsiler yani azınlık yönetiyordu ve Hutular bu haksızlığa ayaklandı. Ellerine palalar verildi, (kurşuna masraf edilmesin diye ama o palaları kim verdi?) ve Orta Çağ karanlığında gibi üç ayda milyona yakın çocuk, kadın, erkek, yaşlı, genç palalar ile doğrandı. Önce Hutular Tutsileri doğradı, sonra bir şekilde, aldıkları bir yardımla, Tutsiler gücü tekrar eline geçirip Hutuları doğradı. Birleşmiş Milletler görevlileri izledi ve uzun bir süre müdahale etmedi…

KİM YERİNİ YURDUNU BIRAKIP GÖÇMEK İSTER?

1994 yılında bu vahşet yaşandı, Orta Çağda değil. Ve unutuldu veya unutulduğu zannedildi. Ta ki birkaç hafta önce bir Ruandalı, 17 yaşındaki, Galler’de doğmuş, büyümüş delikanlı üç kız çocuğunun canına kıyıp, birçoğunu da yaralayınca benim aklıma bu vahşet geldi. Başkalarının da gelmiştir. Basın hiç yer vermedi ama bu 17 yaşındaki çocuğu bu aşırı vahşete iten psikoloji acaba neydi?

Birleşmiş Milletler seyrederken abla ve ağabeyleri mi doğranmıştı Ruanda’da? Hangi öykülerle, hangi travmayla büyümüştü? Bunu takan var mıydı yoksa o yalnızca bir cani, bir katil miydi? Annesi, babası, yerini yurdunu neden bırakıp Birleşik Krallığa göçmüştü? Kim yerini yurdunu bırakıp göçmek ister? Bir şekilde “zorunda kalan”…

Aklımda deli sorular… Hangi vahşet hangi vahşeti, kaç yıl sonra, nerede doğuracak? Piyango kime vuracak? Gazze’de aylardır izlediğimiz vahşet ileride hangi vahşeti doğuracak? Orada ölen çocukların anısına, bunu yalnızca televizyondan izleyen ve kalbi sızlamadan İsrail’e silah yollayan Batı ülkelerinde kim, ne fatura ödeyecek? Ne zaman ödeyecek? Batı’da bu nedenle hangi çocuklar, nerede, ne zaman bıçakla doğranacak? Maalesef basında bu konulara değinildiğini göremiyorum.

BÖL, YÖNET POLİTİKALARI

Eski Yugoslavya, yeni Slovenya, Hırvatistan, Sırbistan, Bosna vb ülkelerinden kimi görsem şu soruyu soruyorum: Tek Yugoslavya mı iyiydi, şimdi bölünmüş küçük ülkeler olmak mı daha iyi? Bugüne kadar bölünmüşlükten hoşnut olan kimseyle karşılaşmadım. Hepsi, “tek ve yekpare Yugoslavya iken daha iyiydik” diyorlar. “Kan boşuna döküldü” diyorlar. “Kardeş kanı akıttık” diyorlar.

“Böl, Yönet” politikaları Hutularla Tutsileri, Slovenlerle, Hırvatları, Sırplarla Bosnalıları, vb birbirine düşürürken, bu halklara dış ülkelerden verilen silahlarla onlar birbirine düşerken, kin, intikam ateşleri yakılırken yanan canlar… Politikalar ve politikacılar bıçak darbeleriyle zalimce can veren o güzelim kız çocukları için, Gazze’dekiler, Srebrenika’dakiler, Ruanda’dakiler için ağlamıyor. Ateş maalesef yalnızca düştüğü yeri yakıyor…