Rumlarda panik ve moral bozukluğu
Yeni Şafak’ın ilk sayfadan iri puntolarla manşetten verdiği 23 Ocak 2019 tarihli, “Donanma 7 gemiyi engelledi!” haberi Kıbrıs Rum Kesiminde büyük kaygı uyandırdı. Haberde, 2017’de İtalyan Odin Finder, Mart 2018’de Alman Maria S Merian, Haziran 2018’de Fransız Thetys II, Ağustos 2018’de İngiliz Song of Whale, Ekim 2018’de Fransız L’atalante, Aralık 2018’de Malta bandıralı Nautical Geo adlı araştırma gemilerinin Türk Deniz Kuvvetleri tarafından engellendiğinin altı çiziliyor. Doğu Akdeniz’deki Türk deniz yetki alanlarına girmeye çalışan bu gemiler uluslararası hukuktan aldığımız güçle gemilerimiz tarafından saha dışına sürüldü.
GKRY DIŞİŞLERİ BAKANI BAKIN NELER SÖYLEMİŞ?
Bu tür haberlerin Kıbrıs Rum Kesiminde panik ve moral bozukluğuna neden olduğu anlaşılıyor. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) Dışişleri Bakanı Rum basınına ilginç bir talepte bulundu: “Bu haber ve Türk basınında yer alan benzer haber ve yorumlara değer vermeyin ve gündemde tutmayın!” Filelefheros’un haberine göre Rum Bakan şunları da ilave etmiş: “Türkiye tarafından sürekli olarak benzer konularda açıklamalar yapılıyor. İnsanlarımız paniğe kapılıyor. Egemenlik haklarımızın gerçekliği sorgulanıyor. Sözde GKRY deniz yetki alanında (Sözde çünkü uluslararası hukuka aykırı tek taraflı olarak ilan edilmiştir.) faaliyet gösteren şirketlerin yönetimlerinde kuşkular oluşuyor. Sözde Kıbrıs Cumhuriyeti olarak (Sözde, çünkü bu Cumhuriyet, Yunanistan’ın girişimleri ile fiilen Yunanlılar ve Rumlar tarafından yıkılmıştır.) 1982 Deniz Hukuku Sözleşmesi çerçevesinde Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) sınırlandırma anlaşması yapmak üzere müzakerelere başlaması için Türkiye’ye çağrı yaptık!” Tabii ki bu çağrının ardında da hinlik ve art niyet yatıyor. Türkiye tanımadığı bir devletle masaya oturacak, onun varlığını kabul etmiş olacak ve masadan nasihat alarak kalkacak! Bunlar kendilerini çok akıllı, herkesi kör, âlemi sersem sanıyorlar.
DÖRDÜNCÜ KUVVET BASIN HALKI OYALARSA!
Buradan Devlet yetkilileri, Hükümet ve Bakanlıklar tarafından yapılan açıklamaların, ancak sahadaki bir güçle fiili olarak desteklendiği takdirde ciddi etki yaptığını anlıyoruz. Bu gibi durumlarda aktif basın politikalarının önemi ortaya çıkıyor. Çünkü barış dönemleri savaş dönemlerine nazaran çok daha uzun olduğundan bir ülke sert güç (hardpower) unsurlarından daha fazla yumuşak güç (softpower) unsurları ile sonuç alır. Türk basını geleneksel olarak içe kapanıktır. Dış dünyaya perdeleri kapalıdır. Bu sonucun ortaya çıkmasında 1950’li yıllardan sonra Batı müdahalelerin de önemli etkisi olmuştur.
Türk milletini ulusal çıkar alanlarının dışına çıkarmak için kısır siyasi çekişmeleri gündemde tutma hedefi gütmüşlerdir. Yıllar içinde okurlar da buna alışmıştır. Popüler yazarların büyük bölümü iç siyasette bir tarafı tutarak o cenahtaki kemikleşmiş okurların duygu dünyalarına hitap eder. Onların duymak istediklerini yazar. Rakip partinin açık noktalarını büyük bir yetkinlikle sergilerler. Çoğu antik Atina demagogları gibi polemik ustasıdır. Siyasi kulis bilgilerini mükemmel şekilde kullanırlar. A partisinden önemli bir siyasinin B partisi yetkilisi ile gizli buluşmasının haber ve yorumları büyük ilgi çeker. Okurlar bunu satır satır okurken, yan sayfadaki Kıbrıs ve Ege ile ilgili hayati haberin başlığına bile bakmaz!
JEOPOLİTİK KAVGA VERMEZSEN!
Oysaki bu polemiklerin devlete ve millete zerre kadar faydası yoktur. Emperyalist merkezler bu yayın politikalarını parti ayrımı gözetmeksizin destekler. Bu tür yazarların, “sağ sol, dinci ulusalcı, şu bu” demeden önünü açar. Gerçekten bu topraklara gönülden bağlı bazı yazarlar da bilmeden bu tuzağın içine çekilir. Çünkü bu yayınlar milleti içe döndürür, gerçek gündemden koparır ve dış dünyadan uzaklaştırır. Jeopolitik kavga vermeden bir devlet milletine refah ve güvenlik hediye edemez. Bu kavga sınırların ötesinde başlar ve deniz yetki alanlarınızda yoğunluk kazanır. Haklarınızı gerçek anlamda savunduğunuzda karşınıza emperyalizm çıkar. Onun gerçek yüzünü ancak gerçek bir sorunun içinde görürsünüz. Böylece bilinçlenme başlar. Ülkenizin içine dönersiniz. Üretim güçlerinin önemini kavrarsınız. Ayaklarınıza pranga bağlayan, eğitim sisteminin karar alma mekanizmalarına sızan, ekonomik kalkınmanızın önüne duvarlar ören, milli savunma sanayinizde mühendislerinizi şehit eden ve yüksek ücrete tamah eden yetenekli mühendisleri kendi tesislerine transfer eden unsurlarla devlet çapında mücadele etmeye başlarsınız. Bu nedenle dış politika hedefli askeri faaliyetlerin basın yoluyla yayılması ve istenilen etkiyi yaratması için devlet tedbir almalıdır. Unutmayalım, istisnasız bütün ciddi devletlerde en etkili yayın organları ulusal çıkarların bekçisidir.