Rusofobik ve Esadfobik illeti var
“Kimyasal silah kullanımı kırmızı çizgimiz, bu çizgi Suriye Devleti tarafından aşılırsa müdahale ederiz” doktrini eski ABD Başkanı Barak Obama’ya ait. Bu açıklama, başta ABD’nin hem devletlere hem de sahada besledikleri terör örgütlerine Suriye’ye müdahale ortamı hazırlaması için çok önemli bir fırsat yarattı. Bunun ilk bariz tecrübesini Ağustos 2013’te yaşamıştık. Guta’da kimyasal silah kullanıldığı ve çoğunluğu çocuk yüzlerce sivilin öldüğü haberleri dünyanın gündemini meşgul etmişti. Medya aynı maestronun yönetiminde fişek gibi Suriye devletini “cani ve kimyasal silah kullanımı ile halkını katleden” sorumlu taraf ilan etmişti. Bugünlerde Suriye devletine kimyasal silah yalanı ile saldırma gerekçeleri zayıflayanlar, “kimyasal silahlarla katletmemiş olması mühim değil. Kimyasal silah yerine 7 senedir konvansiyonel silahla öldürüyor” argümanını tedavüle soktuklarını görüyoruz. Batı mutfağında pişen bu yeni nesil yalanların Türkiye’de de servis edildiğine şahit olmaktayız.
Ağustos 2013’te Guta’da vuku bulan kimyasal saldırının başta bölge devletlerinin istihbarat elemanları ve terör örgütleri eliyle organize edildiği tespit edildi. O dönem, Suriye Devleti’nin Rusya ile yaptığı istişareler sonucunda BM ile işbirliği yaparak elinde mevcut olan kimyasal silahları uluslararası denetime açması ve tüm kimyasal silahlarını teslim etmesine karar verilir. Bununla birlikte Guta bölgsine BM nezdinde uzman bir komisyonun gönderilmesi ve olayı yerinde incelemesine onay verilir. Guta’yı kontrol eden terör örgütleri BM ile işbirliği ve bölgeye bir uzman komisyonun gönderilmesine karşı çıkar. BM temsilcisinin ısrarı üzerine ve herhangi bir Suriyeli resmi temsilcinin olmayacağı garantisi de verildikten sonra bölgeye girilir. Yapılan incelemeler sonucunda öldürülen çocukların bünyesine şırınga ile kimyasal zehir enjekte edildiği tespit edilir. Sınırlı kullanılan klor gazı ile sivillerin öldürüldüğü not edilir. Yayınlanan fotoğraflarda öldürülenlerin Guta bölgesinde yer alan İşçi Lojmanları’ndan kaçırılan devlet taraftarı mühendis ve işçilerin aileleri olduğu tespit edilir.
ABD ÇIKARLARINA HİZMET ETMEZ
Bu barbar olayın vuku bulduğu dönemde BM temsilcileri ile görüşmüş, rapor ve açıklamaları detaylı olarak Aydınlık gazetesinde Türk milleti ile paylaşmıştık. Buna rağmen ABD, Doğu Akdeniz’e savaş gemilerini yollamış ve saldırı ile tehdit etmişti. Bu saldırının nasıl karşılık bulacağı ve bölgesel bir savaşın nerede duracağının kestirilememesi kaygısıyla İngiliz Parlamentosu İngiltere’nin bu müdahalenin taraftarı olmasına onay vermedi. Ayrıca Obama’ya sunulan istihbarat raporunda, Suriye ordusunun tersanesinde mevcut olan kimyasal gazlar arasında Guta’da kullanılan gaz türünün mevcut olmadığı yazılıdır. Dönemin ABD Genelkurmay Başkanı da Obama’ya hitaben yazdığı raporunda, ABD’nin Suriye’de başlatacağı yüksek yoğunluklu bir savaşın ABD’nin çıkarlarına hizmet etmeyeceğini söyler. Obama’nın dikkatli olması ve “dost” görünümünde olan bölge devletlerin açıklamaları ve raporlarına temkinli yaklaşmasını önerir. Türk güvenlik kuvvetlerinin Suriye’de aktif olan terör örgütlerine yönelik Adana’da yaptığı operasyon esnasında örgüt havzasında Libya’dan getirilen ve mahalli üretilen kimyasal silah yakalanmıştı.
Guta’da tecrübe edilen kimyasal silah yalanı getirim olan bir uluslararası meta olarak Suriye’nin başka bölgelerinde de istihdam edildi. Kimyasal silahı terör örgütleri de kullansa, tüm raporlar ve deliller Suriye devletinin bu silahı hiçbir zaman kullanmadığını da gösterse bazı devletleri ikna etmek kolay değil. Zira terör örgütlerinin ve yalanlarının efendisidirler. Buna en bariz örnek Han Şeyhun bölgesinde kimyasal silah kullanımı ile ilgili hadisedir. Eylül 2017’de Han Şeyhun kasabasını işgal etmiş olan terör örgütlerine karşı yapılan hava saldırısı esnasında uçağın kimyasal madde taşıyan füze fırlattığı ve yüzlerce sivili katlettiği haberleri malum ajanslar tarafından servis edilir. Türk medyası da mal bulmuş mağribi misali hiç şüphe duymadan bu haberleri Türk milletine enjekte eder.
MAKSAT BAĞCIYI DÖVMEK
ABD, uçağın kalktığı Şayrat Hava üssünün bir kimyasal silah deposu barındırdığını ve uçağın bu üsten kalktığını iddia eder. Suriye ve Rusya BM’yi göreve çağırır. Üsse bir araştırma komisyonu göndermesini ve kimyasal silahın kullanıldığı Han Şeyhun’a bir komisyonun gönderilmesini talep eder. ABD baskısıyla BM askeri üsse komisyon gönderemez. Han Şeyhun’a girmek isteyen BM yasaklı silahlar komitesinden temsilci heyeti kasabaya sokmaz. Zira amaç bu silahı kimin kullandığını ortaya çıkarmak yani üzüm yemek değil bağcıyı dövmektir. Irak örneği ve başta Colin Powell ABD yetkililerin yalan söyledikleri itirafları ile tescilli iken aynı yalanlara inananlara Allah acısın. Millet te iyi tanısın.
En nihayet son kimyasal yalanlarını Doğu Guta (Duma Kasabası) teslim olduktan hemen sonra devreye soktular. Bu kadar yalan tescil edilmiş iken halen bu yalanlara inanlar var. Zira bunlarda, Rus Dışişleri Bakanı Lavrov’un deyimiyle, ciddi bir Rusofobik ve Esadfobik bir hastalık var. Bunların gözüne istediğiniz belgeyi, bulguyu, raporu sokun bunlardaki illeti tedavi etmek hiç kolay değil. Aynı yalanların Türkiye’ye karşı istihdam edileceği aşikarken halen Trump’ın kimyasal yalanlarına ve Tomahawk füzelerine tekbir edenlerin insanlığından şüphe duyarız. Bu vesile ile dost ve kardeş Türk milletinin Miraç kandilini kutlarım. Zira kimyasal yalanları dahil hiçbir gerekçe Suriye ve Türkiye’nin birliği, egemenliği ve tarihi misyonuna engel olamaz.