S-400 Anlaşması ile Atlantik kuşatması yıkılıyor
Türkiye’nin yüksek irtifa hava savunması için S 400 Hava Savunma Sistemine sahip olması şüphesiz çok çok önemli.
Ancak asıl önemli olan iki nokta var.
Birincisi: Türkiye S 400 Anlaşması ile müthiş bir hava savunma teknolojisini kazanacaktır. Çünkü anlaşmaya göre ortak üretim ve teknoloji geliştirme söz konusudur. Silah ve hava savunma sistemlerinde NATO dışına çıkamayan Türkiy, teknoloji den de geri kalmıştır. NATO bugüne kadar Türkiye’ye ya çok pahalıya silah sistemi satmış ya da hibe adıyla hurda verip idame için yenisinden fazla para harcattırmıştı. Asla dişe dokunur teknolojiler vermediği gibi başka ülkelerden almamıza da engel olmuştu.
İkincisi ve de daha önemlisi; Türkiye bu anlaşma ile NATO’ya resmen meydan okumuş, NATO’nun itirazlarını bu kez elinin tersiyle itmiştir. Yıllarca aman NATO standardına uyalım müttefiklerimizle iyi ilişkide olalım zihniyeti ile onların yarattıkları sahte istihbaratın korku duvarları yırtılmıştır. Sahte bilgilerle öylesine kandırıldık ki adeta NATO’ suz yaşayamayacağımıza inandırıldık.
Harp Akademilerinde okuduğum yıllarda, Türkiye’ye karşı tehditleri anlatan sunumlarda perdeye yansıtılan kolları Asya’yı sarıp Türkiye’ye uzanmış kocaman bir ahtapot ile temsil edilen saldırgan SSCB ve kominizim tehlikesi hala dün gibi aklımdadır. Türk subayları NATO suz bölgede bağımsız kalınmayacağı gibi bir olguya inandırılmaya çalışılıyordu. Ve maalesef çoğumuz da bunun etkisi altındaydık. NATO nun silah pazarı olduğumuzun farkında olsak da sesimizi çıkaramıyorduk. Çünkü alternatifsizdik. NATO dışında kalmak ahtapotun kolları arasında olmak gibi geliyordu.
Yıllarca NATO bize suni düşman yaratmış ve o düşmana karşı da bizi sürekli olarak silahlandırmış, silah satmışt. Daha önce de örnek olarak bir anımı yazmıştım. Okumuş olanların affına sığınarak tekrarlamak istiyorum
SSCB dağıldıktan sonra 1996 da Bulgaristan ile ikili askeri eğitim iş birliği anlaşması için görüşmelerde bulunmak üzere benim de içinde bulunduğum bir heyet ile Sofya’ya gittik. Orada 6 gün kalıp görüşmelerde ve incelemelerde bulunduk.
NATO’ nun bize verdiği istihbarata göre; Boğazlardan sıcak denize inmeye çalışan SSCB Türkiye’ye saldırıyı Bulgaristan üzerinden başlatacaktı. Bulgaristan’ın Türkiye ve Karadeniz sınırı boyunca teknik detaya girmeyeceğim öylesine çok hava savunma füzeleri var ki bu ülkeye yapacağımız hava taarruzlarında uçaklarımızın nerdeyse tamamını kaybedeceğiz. Öyleyse taarruz kollarımızı Karadeniz’den alabildiğince kuzeye yönlendirip Romanya sınırından Bulgaristan’a yönlendirmeliyiz ki kayıplarımız asgari olmalıydı. Ancak da bu defa da uçaklarımızın menzili yetmiyordu. Bize istihbaratı veren dostumuz müttefikimiz ABD diyor ki sana tanker uçağı satayım havada yakıt ikmali yap. Ve tanker uçağı alıyoruz. Şimdi dönelim anıya. Tabi tek kelime ile şok olduk. NATO’nun bize verdiği istihbarat külliyen yalan ve uydurmaymış. Bulgarların değil füzeleri, aralarında haberleşecek telefonları bile yoktu. Bir yere telefon etmem gerektiğinde yemin ediyorum iki tane kilitli kapı açıp oradan bir telefon gösterebildiler. Kısacası bizim tam donanımlı bir tugayımız bile 3 -5 günde Bulgaristan’ı işgal edebilirmiş. İşte NATO istihbaratı…
Çuval olayından sonra zaten ABD İle kopuş başlamış, vatansever subaylar her bulunduğumuz ortamda NATO nun ortak savunma örgütü olmaktan öte ve emperyalizmin yaptırım ve sömürü gücü olduğunu vurguluyorduk. Ve sonuçta pek çok arkadaşımız Balyoz, Ergenekon ve Askeri casusluk gibi kumpaslarla tasfiye edildi. Ancak şuna da değinmeden geçemeyeceğim. Her şeye rağmen Türk Ordusu Atatürkçü çizgiden ve emperyalizme karşı duruşundan taviz vermemiştir vermeyecektir de.
S 400 sadece bir hava savunma füze anlaşması olarak görülmemelidir. Türkiye’nin Atlantik kuşatmasını yıkma anlaşmasıdır. Türkiye’nin etrafındaki Atlantik kuşatmasının askeri ayağı yıkılmaya başlamıştır. İktidar bu yönü ile çok cesur ve ciddi bir adım atmıştır. Benzer adımların başta emperyalizme karşı bölgesel işbirliği, olmak üzere Şangay İş Birliği konularında da bir an önce atılmasını bekliyoruz. Türkiye’nin menfaat ibresi Asya’yı işaret ediyor. Bu konuda kaybedecek zamanımız da yoktur.