Sağır sultanın duyuramadıkları
İŞİTME Engelli Kadın Milli Voleybol Takımımız, Dünya Şampiyonası’na nasıl başladıysa şampiyonayı öyle bitirdi. İtalya’daki turnuvaya engel tanımayan sporcularımız ilk maçlarında İtalya’yı 3-2 yenerek başladı. Ukrayna’yı 3-0, Çek Cumhuriyeti’ni 3-0, Rusya’yı 3-1 yendikten sonra finalde ev sahibi İtalya’yı 3-2 yenerek Dünya Şampiyonu oldular. Sağ olsun spor medyamız; futbolun bir günde tükenen gereksiz maç sonuçlarını sağır sultana duyururken, işitme engelli sultanlarımızın ülkemizin gururu olan Dünya Şampiyonluğunu kaçımıza duyurabildi? Geçen hafta, İşitme Engelli Futbol Milli Takımımız Fransa’yı farklı yenerek Deaflimpik Oyunları’na katılmaya hak kazanmıştı. Bu hafta başarı işitme engelli voleybolcularımızdan geldi. Kadınlarımızın final maçı görüntülerini anca İtalyanca dinleyebildik. İşitme Engelli Erkek Voleybol Milli Takımımız da Polonya, Fransa ve İran’ı yenerek dünya beşincisi oldu. Ekim ayında; kadın ve erkeklerde İşitme Engelli Basketbol Milli Takımlarımız İtalya’da Avrupa Şampiyonası’nda, İşitme Engelli Judo Milli Takımımız da Fransa’da Dünya Şampiyonası’nda mücadele edecek. 24 branşta işitme engellilerimize umut olan Türkiye İşitme Engelliler Spor Federasyonu ulusal ve uluslararası başarılarıyla diğer federasyonlarımıza da örnek oluyor. Aynı spor dallarında işitme engeli olmayan sporcularımızın “başka federasyonun çocuklarından” daha başarısız olması tanrısal değil, yönetsel bir sonuçtur.
ANADOLU KADINININ BAŞARISI
Bu hafta, voleybolda olduğu gibi basketbolda da başarı kadınlarımızdan geldi. Hatay, İsrail takımını, Elazığ da Yunan takımını eleyerek FIBA EuroCup’a katılmaya hak kazandı FIBA EuroCup’ta Anadolumuzun 6 takımı gruplarda mücadele edecek. Hatay, Elazığ, Mersin, Aydın, Kayseri ve Ankara’nın birer temsilcisinin Avrupa kupası mücadelesine TRT dahil tüm TV kanallarının duyarsız olması anlaşılmaz. FIBA kurallarına göre, bu takımlarımız sahalarındaki maçların sinyalini FIBA Youtube kanalından canlı yayınlanması için aktarmak zorunda. Bu prodüksiyonun maliyeti ülkemizi temsil eden kulüplerimize yük olurken niteliksiz çekimler de ülkemiz için utanç görüntülerine neden oluyor. Her hafta alt ligden onlarca futbol maçını canlı yayınlayan TRT, ülkemizi temsil eden kulüplerimizin mücadelesini de yayınlamalıdır.
Kulüplerimizin Avrupa’daki mücadelesine spor medyamızın bu duyarsızlığı sadece basketbolda değil, hentbolda da var. Tarihimizde ilk kez Kadınlar Şampiyonlar Ligi’nde bir Türk takımı gruplarda mücadele ediyor. Kastamonu Belediyesi’nin grupta oynadığı ilk 3 maçı veren televizyon kanalımız olmadı. Şampiyonlar Ligi’nde mücadele eden diğer tüm takımların maçları ülkelerinin televizyonlarında yayınlanıyordur. Beykoz’un Hollanda takımını elediği maçları da ekranlarımızda izleyemedik. Ekim ayında 6 hentbol kulübümüzün Avrupa kupalarında maçları olacak. Bu duyarsızlık devam edecek mi, göreceğiz. Hentbol Kadın Milli Takımımızın Avrupa şampiyonası Eleme Grubu’nda 6 Ekim’de Sırbistan ile 10 Ekim’de İsveç ile oynayacağı maçları TRT’de izleyebileceğiz. Grubumuzdaki diğer rakibimiz İzlanda, grubu ilk ikide bitirmemiz gerekiyor.
BALKAN KUPALARI BİZİM
Kulüplerimizin sessiz sedasız başarıları voleybolda da devam etti. Halkbank erkeklerde, Aydın BŞB kadınlarda Türkiye’de düzenlenen organizasyonlarda Balkan Kupası’nı kazandılar. Yine bu maçları Youtube kanallarından izledik. İki takımımız da Challenge Kupası’nda ülkemizi temsil etmeye hak kazandı. Halkbank Bulgar, Aydın Norveçli rakiplerini de eleyecektir. Anca yarı finale çıkıldığında bu kulüplerimizin Avrupa maçlarını yayınlamayı akıl edeceklerin ileride yaşayacakları tüm heyecan yapmacık olacaktır. Başarı kazanıldıktan sonra ortak olmaya çalışanlar dürüst değildir.
DÜŞMANA VİZE VERMEYİN
Elazığ’ın basketbolda PAOK’u elemesini haber bile yapmazsanız; futboldaki galibiyetten sonra Olympiacos’un sahibi “şehrinde kazandıklarını” açıklar. Başarına sahip çıkmazsan, düşmanı heveslendirirsin. Şehirlerine sahip çıkmazsan, düşmanı heveslendirirsin. Ligimizde Diyarbakır’ı temsil eden takıma Amed, Tunceli’yi temsil eden takıma Dersim dersek; normaldir, emperyalizmin tetikçisinin Konstantinopolis hayali. PAOK’un da AEK’nın da “K”si İstanbul özlemlerini simgeler. Yunan Ligi’nde adında İstanbul, İzmir, Edremit isimlerinin Yunancaları bulunan takımlar var. Panionios ve Apollon’un İzmir hayali bitmez. Ama bilmezler bu sefer onları sadece Hasan Tahsin’in karşılamayacağını, milyonlarca Hasan Tahsin’in geldikleri gün 9 Eylül’ü onlara yaşatacağını. Bu kulüplerde gelecek hayallerinden çok geçmiş anıların yaşadığını sanan bizdeki hayalperestlere sormak gerek, neden Türkiye Liglerinde Girit, Gümülcine, Selanik isimli takımlar yok diye. Bu Yunan takımların isimlerindeki topraklarımızdaki şehirlerimiz ve Marinakis’in sözleri Ege’de saldırganın kim olduğunu kanıtlar. Yunan adalarındaki silahların, savunma için mi yeni emperyalist tuzakların tetikçiliği için mi olduğunu! Marinakis, Fenerbahçe galibiyetini şehirlerindeki Yunanlara hediye etmiş. İstanbul’da Yunan sandığı Lefter ve onun torunları… Mustafa Kemal’in Türk Milleti tanımının en güzel örneğidir, Lefter. Fenerbahçe için 300 maçta oynamış, 178 gol atmış, Türk Milli Takımı için 50 maçta oynamış 22 gol atmış; ama AEK’ya gittiğinde anca 5 maç oynayıp 2 gol atabilmiş. Antrenörlük dönemine Yunanistan’da başlayıp birkaç maçta Türkiye’ye dönüp 7 yıl Türkiye’nin 5 farklı Anadolu takımını çalıştırmış. Lefter mi Yunan, Lefter’in torunları mı Yunan? Hepsi hepimiz kadar Türk! Batı Trakya Müslümanlarına Türk diyemeyen, İskeçe takımı Xsanti’de A takıma yükselen Türklere hemen Yunan ismi koyan, isimlerini değiştirmeyen Türk oyuncular çıkmaya başlayınca yılların Xsanti’sini küme düşüren Yunan, gelmiş İstanbul’un ayrılmaz değeri Rum vatandaşlarımıza Yunan diyor. Emperyalistlerden aldığı cesaretle iki yüzlülüğün alasını sergiliyor.
Marinakis; Olympiacos, 2012’de İstanbul’da EuroLeague şampiyonluğunu kazandığında oyuncularına şehirlerindeki Yunanlara zafer yaşatmak için şampiyon olmalarını istediğini söylemiş. Kısaca, bu ilk değil; adam İstanbul’u Konstantinopolis yapmayı kafaya koymuş. Bundan daha düşmanca bir tavır olur mu? Galatasaray’ı Atina Havaalanı’ndan Kovid-19 bahanesi ile ülkelerine almayıp Atina’dan geri gönderenlere atıp tutmuştuk. Ama bu düşmanı, İstanbul Havaalanı’ndan atıp Atina’ya gönderemiyoruz. Bu adam Euroleague’de Efes ve Fenerbahçe maçları için gelecek. Muhtemelen FIBA Kadınlar EuroCup ikinci turunda gelecek. Olur da CEV Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek finale kalırsa muhtemelen yine gelecek. Kısaca Olympiacos ile daha Türkiye’de oynanacak çok maç var. Galatasaray Atina’ya alınmadığında tweet atarak değil, bu adamı havaalanından Atina’ya geri atarak düşmana yanıt verilir.
SİNAN KALEYE GEÇMELİ
Kulüp takımlarımızın futbolda aldığı bu sonuçlar düşmanın niyetini de ortaya koymasına neden oluyor. Bu hafta hem kız hem erkeklerde 17 yaş altı futbol milli takımlarımızın eleme turnuvaları var. Ama medyamızın gözü yine sadece A Milli takımın maçlarında olacak. Yeni başantrenör ve anlayışla kaldığımız yerden devam edeceğiz. Rakiplerimiz 8 Ekim’de Norveç, 11 Ekim’de Letonya. Bu maçlar öncesi Kuntz’un kaleci seçimi tartışıldı. Sinan Bolat, Avrupa kupalarında mücadele eden yabancı takımlardaki iki Türk kaleciden biri. Kayseri’deki başarılı performansına rağmen Rennes’de forma şansı bulamayan Doğan Alemdar’ı saymazsak Avrupa’daki tek kalecimiz. Sinan, Gent’in bu sezon Avrupa kupalarında oynadığı 5 maçta gol yemedi. Gent Valerenga’yı 4-0, RFS’yi 1-0, Rakow’u 3-0, Anorthosis’i 2-0 ve Flora’yı 1-0 yenerken kalede Sinan vardı. Valeranga’yı 4-0 yendikten sonra, Gent rövanş maçını 2-0 kaybederken kalede Sinan yoktu, yokluğu da belli oldu. Milli takımımızı yönetenler, umarım artık basını dinlemez ve doğru bildiklerini yapar. Bolca atanların 11’ini değil, Sinan Bolat’ı 11’de görmek isterim. Olimpiyatlar sonrası tüm federasyonlarda seçim heyecanı yaşanmaya başlayacak. Milli Takım’ın başarısı başkanların geleceğini de belirleyecek.
Voleybolda da seçimler öncesi ilginç açıklamalar oluyor. Türkiye Voleybol Federasyonu İzmir İl Temsilcisi Hakan Gürsu, kameraların karşısında Sultanlar Ligi’nde oynayacak bir İzmir takımı için çalışmaları tamamlamak üzere olduklarını açıkladı. Sultanlar Ligi’ne çıkmak için 1. Lig’de Şampiyon olmak gerektiğini sanıyordum. Meğer; Sultanlar Ligi’nde bulunmak için yarışmacı kulüplerin değil, Federasyon’un çalışması gerekiyormuş. Geçen sezon 1. Lig’in isim sponsorunun takımları hem 1. Lig’den Sultanlar Ligi’ne hem 2. Lig’den 1. Lig’e çıktığına göre; Hakan Gürsu açıklamalarında haklı gibi. 1. Kadınlar Voleybol Ligi’nde iki köklü İzmir takımı var; Karşıyaka ve Göztepe… İki kulüp de TVF’nin torpili ile Sultanlar Ligi’ne çıkmanın lekesini 100 yıllık tarihlerinden çıkaramaz. Peki Hakan Gürsu, kimden ve neden bahsediyor. Göreceğiz. Yine birileri kulüplerin emeğini yok sayıp ligden çekilen ya da çektirilen bir kulübün katılım hakkını satın alarak Sultanlar Ligi’ne katılacaksa; voleyboldaki hiçbir başarı bu emek hırsızlığını örtemez!