03 Temmuz 2024 Çarşamba
İstanbul 25°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Sahici protesto

Atakan Hatipoğlu

Atakan Hatipoğlu

Gazete Yazarı

A+ A-

Azra Kohen adlı bir yazarın, İsrail vahşetini aklayan sözleri haklı olarak büyük tepki uyandırdı. Filistinlilerin, bombardıman yapılacağına ilişkin saatler öncesinden yapılan uyarılara rağmen, gidip o bölgede çoluk çocuklarının ölmesini videoya kaydettikleri, sonra da mağduru oynadıkları falan türünden ipe sapa gelmez laflar… Fakat kendi adıma, bunları duyduğuma memnun oldum. Neden mi? Çünkü böylelikle İsrail devletinin ve Netanyahu’nun kendi kamuoyunu nasıl ikna ettiğini, Filistin soykırımını haklı çıkarmaya dönük ne tür argümanlar ürettiğini anlamamız mümkün oluyor.

Filistinlilerin kendilerini katlettirmek için çabaladıklarını söyleyecek kadar kendini kaybetmiş kişinin bir yazar olması, tepkilerin yayıncılık alanına uzanmasına neden oldu. Hatta bir kitap satış sitesi, Kohen’in kitaplarını satıştan kaldırdığını duyurdu.

İşin bu noktasında, biraz daha farklı bakış açılarını hesaba katmamız gereken bir durum var gibi duruyor.

Çünkü haberi duyunca “acaba” dedim, Hitler’in “Kavgam” ya da Fanon’un “Yeryüzünün Lanetlileri” türünden kitaplar, bu yazarın kitaplarından daha mı masum? Her yerde satılıyor ve kimse rahatsız olmuyor. Şüphesiz, İsrail’in uyguladığı soykırımın gözlerimizin önünde cereyan ediyor oluşunun getirdiği bir öfke ve yaralanmışlık duygusu içinde olduğumuzdan, geçmişe ait olaylara dair kitaplar için aynı öfkeyi duymuyor olabiliriz.

Yazarın kitaplarını basmama veya satmama protestosu bir yönüyle, Hükümetin İsrail’e karşı sahici bir hareket tarzı izleyememesinden gelen kendiliğindenlikle ilişkili. Devlet bu işin başına geçmeyince herkes kendi gücünün yettiğince bir protesto yapmaya çalışıyor. Böyle tepkiler geliştirmeye ihtiyaç duyuyoruz; çünkü İsrail insanlığa karşı suç işlerken, insan kalmak isteyen herkesi kirletmiş oluyor.

Her bireyin ve kurumun kendi imkânları ölçüsünde gözlerimizin önündeki insanlık suçuna karşı bir tepki vermeye çalışması da gayet olağan bir durum. Fakat tepkiler bazen çaresizliğin dışavurumuna da dönüşebiliyor. Gücü ancak buna yetebildiği için gazoz satın alıp yere döken adamın yaptığı budur örneğin. Kurumlar yere gazoz dökmezler, peki ama ne yaparlarsa yere gazoz dökmüş gibi yapmış olurlar?
Protestonun hedefinin kitap olması, meselenin üzerinde biraz daha dikkatli durmayı gerektiriyor.

Basılmayacak, dağıtılmayacak, satılmayacak olanın yazılı fikir olması bizi daha doğru bir yere taşır mı? Tamam, son tahlilde ticari kuruluşlar neyi basıp neyi basmayacaklarına, satıp satmayacaklarına kendileri karar verirler, bizi ilgilendirmez. Fakat Hitler satılırken neden Kohen satılmasın!

Analiz yapabilmek, teori ve politika geliştirebilmek bilgiye bağlı. Bilgi sadece kendi cenahımızın içinde döndürüp durduğumuz, kendimizi doğruladığımız bir tek taraflılık tuzağına düşersek, bilgi olmaktan çıkar; dogmaya dönüşür ve bırakın dünyayı anlamayı, anlayamamanın aracı haline gelir. Bilgiye erişme bu nedenle sadece bireysel değil, aynı zamanda kamusal bir ihtiyaçtır. Bize ne kadar iğrenç, kabul edilemez ve zararlı gelirse gelsin, düşüncelerin özgürce ifade edilebilmesi, karşı tezlerin üretilebilmesinin olmazsa olmaz şartıdır. Bilmediğiniz bir görüşü çürütemezsiniz.

Kohen’in sözleri, şiddeti meşrulaştırmaya, zulmü haklı göstermeye hizmet ettiği için dava konusu olabilir. Şiddetin övgüsü ve meşrulaştırılması düşünce özgürlüğü sınırları içinde değildir. Tıpkı “Başkan Apo’nun heykelini dikeceğiz” diyen parti liderinin durumunda olduğu gibi. Ancak, içeriğinde demokratik düzeni şiddet yoluyla tasfiye etmeyi önermeyen, övmeyen kitapların, sırf yazarları meşru görmediğimiz başka görüşlere sahip diye hedef tahtasına konması pek faydalı bir protesto yoluymuş gibi gelmiyor bana. Sahici değil çünkü.

Azra Kohen İsrail Filistin Binyamin Netanyahu Kitap