23 Aralık 2024 Pazartesi
İstanbul 14°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Sakat adalet!

Mustafa Mutlu

Mustafa Mutlu

Eski Yazar

A+ A-

Sosyal Güvenlik Yasası’na göre, çalışma ve vazifesini yapma gücünün yüzde 60’ını kaybeden bir işçi “malûl” (sakat) sayılır ve emekli edilir.***Ülkemizdeki adalet sistemini “çalışan bir birey” kabul edelim...Dün açıklandı:Yerel mahkemelerin verdiği kararların yüzde 62’si Yargıtay’da değişiyormuş...Diğer bir deyişle Yargıtay, yerel mahkemelerin verdiği 100 karardan 62’sini “sakat” buluyormuş ve ilgili mahkemeye iade ediyormuş...Sorum basit:Vazifesini yapma gücünün yüzde 60’ını yitiren bir işçi sakat sayılıp emekli edilirken...Verdiği her 100 karardan 62’si “sakat” olan bir yargı kurumu nasıl oluyor da varlığını aynen devam ettirebiliyor?***İnsanın yaşamını sürdürmesi için havanın, suyun ve gıdanın yeteceği söylenir... Oysa bu, büyük bir yanılgı...Bunların varlığı insanın değil; hayvanların da yaşamasına yeter...Ancak insanın insan gibi yaşaması için bunların yanında bir de “adalet” gerekir...Çünkü insan toplumsal bir varlıktır. Ancak başka insanlarla dayanışarak ve paylaşarak yaşar. Bu paylaşmanın koşullarını da yazılı ya da yazısız hukuk belirler.Eğer bir insan, sürekli hakkının yenildiği, sömürüldüğü, itilip kakıldığı bir ortamda yaşamaya mecbur edilirse... Çıldırır! ***Peki; ne oldu da mahkemelerin “hata yapma” oranı bu denli yükseldi?Çünkü “erkler ayrılığı” rafa kalktı...Yürütme, yani siyasal iktidar, yargıya açıkça müdahale etmeye başladı.Deneyimli bir ağır ceza reisini, “kendisine biat etmediği” için açığa alıp yerine uzmanlığı icra-iflas ya da aile hakimliği olan deneyimsiz ama “yandaş” yargıçları atadı.Bu deneyimsiz-yandaş yargıçların verdiği kararlar da doğal olarak “en deneyimli yargıçlar”ın görev yaptığı Yargıtay’dan dönmeye başladı.***Bu sakatlığı gidermek için önce Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun “siyasi müdahale”yi reddetmesi ve yargıçları performanslarına göre görevlendirmesi gerekiyor ki...Bu, artık olanaksız...Çünkü Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu’ndaki “hükümet adamları”nın sayısı, hukuk adamlarından daha fazla!***Yargının bağımsız, adil ve güçlü olduğu ülkelerde sadece “suçlular” mahkemelerden korkar...Bizim gibi ülkelerde ise masumlar da korkar!Çünkü sembolik olarak kör yani tarafsız olması gereken yargı, fiziken de kördür ve tuttuğunu öper!Yüzde 62’lik hata oranı, bu körlüğün en büyük kanıtıdır!Kısacası...Ne yapın edin mahkemelerden uzak durmaya çalışın...Kaza kurşununun size isabet etme olasılığının yüzde 62 olduğunu asla unutmayın!
GÜNÜN SORUSUHDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş isim vermeden partisindeki bazı siyasetçileri suçlamış ve “Bizim partide Erdoğan sevdalısı bir damar her zaman vardı. Bunlar gizli Erdoğancılardı aslında. Bizden çok Erdoğan’ı sevip sayarak, AKP ile ilişki kurarak, AKP’ye neredeyse yalakalık yaparak sorunun çözülebileceğine inanıyordu bu tipler” demiş... Sorum kendisine:Kim bu HDP’li “yalakalar” ve bugün hangi görevdeler?
ADD yeniden ve daha gür bir sesle meydanlara iniyor!Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD), 19 Mayıs 1989’da kuruldu. Amacı, Atatürk ilke ve devrimlerini sonsuza kadar yaşatmak olarak belirlendi.Derneğin Kurucu Başkanı Prof. Dr. Muammer Aksoy başta olmak üzere...Diğer kuruculardan Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bahriye Üçok... Gazeteci yazar Uğur Mumcu...Ankara Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve Devrim Tarihi Kürsüsü Başkanı Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı...Ve Prof. Dr. Necip Hablemitoğlu uğradıkları alçakça suikastlerde katledildi.ADD’nin uğradığı saldırılar bunlarla da sınırlı kalmadı:Dernek, Ergenekon kumpası sırasında, kumpasçıların en büyük hedeflerinden biri oldu. O dönemde başkanlık görevinde bulunan Şener Eruygur tutuklandı ve cezaevinde sağlığını kaybetti.Ancak ADD yılmadı, yorulmadı... Tansel Çölaşan başkanlığındaki ADD yönetimi şimdi yeniden tüm yurtta ve Avrupa’da örgütlenme seferberliği başlatıyor... Ayrıca başkanlık sistemi başta olmak üzere Anayasa’da yapılmak istenen değişikliklere tepki göstermek amacıyla yeniden meydanlara çıkmaya hazırlanıyor.Bu konulardaki tüm gelişmeleri ilk ağızdan öğrenmek istiyorsanız, bu akşam 21.00’de Ulusal Kanal’da ekranlara gelecek olan Kral Çıplak’ı kaçırmayın... Çünkü Tansel Çölaşan, ADD’nin geleceğe yönelik planlarını ilk kez bu akşam Kral Çıplak’ta anlatacak.
156+186!Önceki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e sormaya devam ediyoruz... Söz sırası Necati Çağlar’da... Eğer siz de Gül’e soru sormak ya da sorduğumuz sorularla ilgili yorum yapmak istiyorsanız, [email protected] adresine e-posta gönderebilirsiniz:“Abdullah Bey...Benim küçük bir bakkal dükkanım var. Yani öyle zengin falan değilim. Hatta borcum, boyumu aşmış durumda... Ancak yine de Huber’i işgal ettiğiniz dönemlerde sizin için yapılan masrafın tamamını ödemeye talibim. Çünkü Cumhurbaşkanlığı makamına düşen lekeyi hazmedemiyorum.”
GÜNÜN İSYANIIrak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani resmi bir ziyaret için Ankara’ya geldi; ilk iş olarak da MİT Müsteşarı’yla görüştü...İsyanım MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a:Sen siyasetçi misin? Ne işin var elin Bölgesel Yönetim Başkanı’yla? Senin maaşını o mu veriyor?