Yandex
30 Mart 2025 Pazar
İstanbul 16°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Şakir Paşa dizisi

Berna Bridge

Berna Bridge

Gazete Yazarı

A+ A-

Ülkemize ve bizim kuşağa hassas insaniyetiyle örnek olmuş, çok saygın, değerli, derin, mütevazi ve sevgi dolu rahmetli Halikarnas Balıkçısını ilkokuldayken bizzat tanımış olmanın mutluluğunu yaşadım. Ben ilkokuldaydım, o tatlı bir dedeydi. Balıkçının torunlarının değerli halaları Aliye Berger ve hala kızı Füreya’yı da İstanbul’da, ortaokuldayken mütevazi evlerinde tanıdım, onlar yaşlı, ben ise hayatı yeni yeni tanıyan biriydim. Hepsinin derinliğine çok saygı duydum ve sevdim. Daha guletlerin olmadığı yıllarda tuvaleti bile olmayan bir balıkçı teknesiyle onların öncülüğünde Ege’nin mavi sularında muhteşem ve çok mütevazi bir mavi yolculuk yaptım.

Ancak, son haftalarda, TV de Şakir Paşa dizisinde bu değerli ailenin yansıtılma biçimindeki sığlık, saygısızlık ülkem adına beni çok üzdü. Bu dizi, bu değerli, son derece seviyeli ailenin fertlerinin ülkemize ve dünyamıza kattığı sanatı, edebiyatı, derinliği anlatmaktan aciz, sığ bir dizi olarak ülkemizin kültüründe/kültürsüzlüğünde hayal gücü bile değil, sığ dedikodu seviyesinde yer aldı. Bu ülkede Nazım Hikmet gibi, bu aile gibi, iyi bir şey yapan herkes haksızlığa, saygısızlığa uğruyor maalesef. Oysa, bu dizi tarih, sanat, edebiyat dolu ne güzel, kaliteli bir dizi olabilirdi. Kamuoyunun ufkunu tarih, sanat ve edebiyatla genişletebilirdi.

ÇOCUKLARINA BIRAKTIĞI MİRAS MAL, MÜLK DEĞİL, DERİNLİK

Kalabalık bir aile, resimden müziğe, edebiyata, birçok değerli, kültürlü insan bu aileden çıkmış. Eğitimli olmak kadar yetenek de gerekir bu kadar başarı için, eğitim tek başına yetmez. Dizi, gösterişli giysiler, gösterişli evler ve özel yaşam ilişkileri arasında geçiyor oysa benim bizzat tanıdığım, evlerinin içine girdiğim aile fertleri gösterişli ve varsıl yaşamları olan kişiler değildi, mütevazı, derin ve çok çalışkan insanlardı.

Halikarnas Balıkçısı, entelektüel açıdan dopdolu ancak hem kendisi hem çocukları, torunları yaşam boyu çalışarak hayatlarını geçindirmiş kişilerdi. Çocuklarını edindiği mirasla değil, kendi alın teriyle okutmuştu, çok çalışarak, Cevat Şakir Kabaağaçlı. Bizzat içlerindeydim, bu yaşamlara tanıklık ettim. Diziyi izledikçe, bu kişinin nasıl yanlış yansıtıldığını gördükçe, bu nedenle çok üzülüyorum…

Halikarnas Balıkçısı, evinin kapısı her daim açık, son derece mütevazı yaşayan, mahallenin bonkör, çok sevilen babası, dedesi kıvamında, sevgi dolu, naif, dürüst, sıcak, boylu poslu, derin bir insandı. Bodrum’da arazi, arsa, mülk edinmek yerine çocuklarına hiçbir maddi miras bırakmamış, oradaki yıllarında mala mülke değil, insana, toprağa, gönüllere yatırım yapmış, binlerce ağaç dikmiş, süngercilerin haklarını savunmuş, onlarca kitap yazmış, yalnızca derin bir manevi miras bırakmış dimdik bir fikir adamıydı… Böyle bir aileye tanığım ben…

HANGİ AİLEDE KUŞAK ÇATIŞMASI YOK?

Oysa dizide tam tersini yapmışlar. Bizim kültürümüz/kültürsüzlüğümüzde maalesef dizi yalnızca dedi-kodu ve skandallar üstüne kurulmuş. Bunu izleyenlerin yapımcıları finansal açıdan memnun etsin diye. Yapımcı, eşine az rastlanan bir ailenin, bireylerinin sanat yönündeki başarılarını konu etseymiş çok asil bir davranış olurmuş. Senaryoyu yazarken hayal gücüne, hayal gücünden çok dedikoduya çok yer vermişler.

Her ailede bazı tartışmalar, kuşak çatışmaları yaşanır, istenmeyen kazalar olabilir ama hiçbir ailenin bu özel taraflarını, kaldı ki tarihe mal olmuş kişilerin özel yaşamlarını böyle afişe etmek etik değildir. Ayıptır. Toplumumuzda eskiden kullanılan “kol kırılır, yen içinde kalır” konseptinin yok oluşunu ve dünyamızda gittikçe “Ayıp” kavramının, nezaketin yok olduğunu görmek çok üzücü. Birçok kuşak Cevat Şakir’in eserlerine ve kişiliğine saygı duyarak yetişti. Bizim kuşaklara kitapları ve duruşuyla örnek oldu. Böyle bir insanı anlatırken reyting kaygısı yerine saygıya dikkat etmek gerek…

HALİKARNAS BALIKÇISI: ÜLKEMİZİN GURURU

İzmirli bir yazar şöyle diyor bu konuda: “Bu kadar çok değerli insanın buluştuğu böyle saygın bir aileyi skandallarla küçük düşürmek utanç verici. Halikarnas Balıkçısı ülkemizin gururudur. Keza kardeşleri, yeğenleri, çocukları ve torunları hepsi çok değerli sanatçı ve insanlar. Onların şöhretini bu biçimde suistimal etmek her türlü ayıbın ötesinde. Erden Kıral Mavi Sürgünü yaparken aileyi rencide etmemek için dikkat etmişti. Bu dizi ise hem gerçeğe hem de sanata saygısızlık yapıyor.”

Kısacası, hangi açıdan bakarsak bakalım, dizi iyi duygular uyandırmıyor, üzüyor. Oysa tarihle de harmanlanabilir, Osmanlı’nın son yılları, Birinci Dünya Savaşı yolda, Balkan Harbi, yaşamlar savaşla darmadağın olacak, bu dizi tarih, sanat ve edebiyatla yoğrulabilirdi. Umarım yapımcı çizgisini değiştirir ve daha gerçekleri yansıtan, ülkemizin kültürüne de bir şeyler ekleyen, bugün çoğu hayatta olmayan bu aileye hak ettiği saygıyı gösteren bir tarza doğru ilerler gelecek bölümlerde…

Şakir Paşa Şakir Paşa Ailesi
Yorumlar (1 yorum) Yorum yapmak için tıklayınız
Yükleniyor...