'Salgın' filmi üzerine
Tüm dünyayı acımasız bir salgın sarmışken, bir de Türk sinemasının ilk renkli filmi Ali İpar’ın çektiği Salgın’ı mı yoksa Muhsin Ertuğrul’un yönettiği Halıcı Kızı mı tartışması çıktı. Oysa ki yıllar önce bu konu üzerine yazdığımız bir yazı ile bu tartışmaya bir nokta koymuştuk. Sırası değil ama, en azından “maske takalım mı, yoksa takmayalım mı” tartışmasından bir an uzaklaşıp, biraz nefes alıp, bu konuyu bir kez daha –yıllar sonra da olsa- tekrar edelim:
İlk renkli Türk filmi Ali İpar’ın “Salgını mı, yoksa Muhsin Ertuğrul’un “Halıcı Kızı’mı?. Bugüne dek hep Halıcı Kız ilk renkli Türk filmi diye bilindi. Oysaki bu filmden önce yönetmenliğini Ali İpar”ın, kameramanlığını ise ilhan Arakon’un yaptığı Salgın filmi çekilmişti. Nevar ki Salgın’ın ABD’de yapılan laboratuvar işlemleri uzun sürünce Muhsin Ertuğrul, arkasına bir bankanın desteğini alarak Halıcı Kız’ı çekip hemencecik gösterime soktu. Burun farkıyla bir “ilke” imza atmış oldu. Oysaki ilk renkli filmi gerçekleştiren o değil, ondan önceki yönetmen Ali İpar’dı...
Salgın yıllar önce bir tavan arasında bulunmuştu. Ne gariptir ki bir kopyası daha, hem de Amerika’dan gelen orijinal kopyası yine geçtiğimiz aylarda tavan arasında bulundu. (galiba Türk sinemasının tarihine ilişkin araştırma-inceleme yapacakların ya tavan arası ya da bit pazarlarında gezmesi gerekiyor. Bilindiği gibi Cahide Sonku’nun ödülü de bit pazarında bulunmuştu)
Salgın filminin kameramanı İlhan Arakon ile bu konu üzerine konuştuk. Ve kendisi sinemamızın ilk renkli filmlerine ilişkin karanlıkta kalan bir çok soruyu verdiği yanıtlarla aydınlattı. Gerisi sinema tarihçilerimize kalıyor. Ya onlar, yine, ezberledikleri gibi yazıp- çizecekler, ya da ilk Türk filminde olduğu gibi belgelere sadık kalacaklar.
- Salgın filminde çalışmanız nasıl oldu?
Ali (İpar) benim çocukluk arkadaşımdı. O uzun süre Amerika’da kaldı. Döndükten sonra benim sinemayla uğraştığımı bildiğinden bir film çekelim dedi. 3-4 saat konuştuk. Ben de kabul ettim. Fakat bu çekilecek filmin bir orijinalliğinin olmasını istiyordum. Renkli çekelim dedim, o da kabul etti. Ve çektik.
- Çekeceğiniz filmin Türk sinemasındaki ilk renkli film olduğunu biliyor muydunuz?
Tabii... Yalnız ben bu filmden önce de renkli çalışmıştım. Ama çektiğim bu filmler kısa ve reklam filmleriydi. Örneğin Denizcilik Bankasına bir reklam filmi çektim, sonra bir de Bal Ayı (Honey Moon)u çektim. Şimdi hatırlamıyorum ama birkaç tane daha renkli reklam filmi ile kısa film çektim. Ali İpar’la birlikte çalıştığımız Bir Şehrin Hikayesi de renkli olarak çekilmişti.
- Peki o zaman afişine niye Muhsin Ertuğru’un Halıcı Kız’ında olduğu gibi “ İlk Renkli Türk Filmi” diye yazmadınız?
Doğrusunu söylemek gerekirse bunu pek fazla önemsemedik. Unutmuş veya önemsememiş de olabiliriz.
- Ali İpar’ın Salgın’ı ile Muhsin Ertuğrul’un Halıcı Kız’ı aynı anda mı çekildi? Yoksa siz önce başlayıp, sonra mı gösterime soktunuz? Muhsin Ertuğrul ya da bir başkaları sizin ilk renkli Türk filmini çektiğinizi biliyor muydu?
Biz Salgın filmine daha önce başladık. Benim ve kuşağımın Muhsin Ertuğrul’la arası da pek iyi değildi. Biz ona karşıydık diyebilirim.
Salgın filmini çekerken, bir gün sette Ali İpar’ın teyzesi olan Ayşe Hanım ile onun kocası Kazım Taşkent geldiler. Ayşe Hanım renkli film çektiğimizi görünce, eşi olan Kazım Taşkent’e dönüp, yarı şaka-yarı ciddi “siz niye renkli bir film çekmiyorsunuz “ dedi. Bunun üzerine Kazım Taşkent süratli harekete geçerek Muhsin Ertuğrul’a bir film ısmarladı. Ellerinde zaten Halıcı Kız’ın senaryosu hazır vardı ve onu çektiler. Biz Salgı’ı Amerika’ya laboratuvar işlemlerini için gönderirken, onlar daha hızlı davranıp filmlerini Avrupa’da yıkatıp bizden önce gösterime soktular.
Yıllar önce yaptığımız bu söyleşi uzayıp gidiyor ama hem yerimiz bu kadar, hem de herkes gerçeğinle uğraşırken, sinemamızdaki ilk renkli filmin hangisi olduğu kimin umurunda…