Şam'da bölünme senaryosu ve hedef ülke Türkiye
Tane tane anlatalım; Şam coğrafyasının merkezini oluşturan Suriye 17 Nisan 1946’da nispi bağımsızlığını kazandı. Fransa, Suriye’de sahil bölgesine Alevistan, güneyde Dürzistan, Sünni ağırlıklı Şam ve buradan bağımsız Sünni ağırlıklı Halep hükümetleri ile İskenderun Sancağı'nda (Hatay) sosyolojik konumuna uygun olarak, Arap (Alevi+Sünni), Türk, Ermeni ve Çerkez özerk bir yönetim ikame etti.
Bu planın temel amaçları; sömürge devletler için Cezayir’de olduğu gibi yerleşim kolonileri, Avrupa Siyonist Yahudi sermayesi için yerleşim kolonisi inşa etmek. Aynı dil familyasından olan, ortak bir tarihe sahip Arabi milletini din, mezhep ve etnik olarak bölmek. Güçlü bir Arabi devletin oluşmasına izin vermemek.
Bir coğrafi bütünlük arz eden Şam ve Mısır arasına İsrail’i bir tampon kuvvet olarak inşa etmek ve iki ülke arasındaki karasal bağlantıyı kesmek. Siyonist Yahudi devletini tehdit edecek tüm unsurları etkisiz hale getirmek.
Fransa, İngiltere ile birlikte Irak petrolünü kontrol ve talan etti. ABD, İngiltere ve Fransa misyonerlik faaliyetlerine hız verdi. Batı aklı ve çıkarlarına hizmette kusur etmeyecek kadroların yetiştirilmesi için okullar ve üniversiteler açıldı.
'DEMOKRASİ' UĞRUNA
Suriye’de 1936’dan itibaren ve bağımsızlığını kazandığı 17 Nisan 1946’dan sonra kurulan hükümetlerin ezici çoğunluğu Arabi formatında Mustafa Kemal’in Altı Ok'unda ifadesini bulan temel prensipleri uygulamıştır. Suriye’nin Milli Kurtuluş Mücadelesi ve mezhep ve etnik temelde bölünmeyi reddeden Suriye halkının direnişini bir önceki yazımızda anlatmıştık.
2011’den sonra Suriye’de malum yalanların başında gelen demokrasi için yüzlerce milyar dolar harcadılar, dünyanın tüm demokrasi, hoşgörü ve hürriyet emsali lejyonerleri Suriye’ye taşındı. Sınırlarını sonuna kadar açtılar. Medya, istihbarat, para, suikast, koyun keser gibi insan kesmeler, devlet memurlarını çalıştıkları binalardan canlı aşağıya atmalar tüm bu çabalar sadece demokrasi içindi.
El-KAİDE'DEN DOĞMA DEAŞ'TAN OLMA
Bu emsal demokratların en sevdiği sloganlar, ‘Hristiyanlar Beyrut’a, Aleviler tabuta’ şiarlarıydı. Esad ve yönetiminin suçlarını, ‘Esad’ı yıkan Esad’, ‘Suriye’den alınması gereken dersler’ ve ‘’Zalimlere şeytanları musallat ettik’’ yazılarımızda ayrıntılarıyla anlattık.
"Zalim Esad" yıkıldı. Tüm dinleri, mezhepleri ve etnik gruplarıyla Suriye halkının ezici çoğunluğu Esad yönetiminden, devletin tüm damarlarına sirayet etmiş rüşvet sarmalından, beşli çetesinden, savaşlardan, terörden ve ekonomik sefaletten bıkmıştı. Arkasında böyle bir Suriye’yi bırakarak Rusya’nın himayesine sığındı.
Suriye’deki mevcut tablo fiilen ancak şimdilik İsrail, ABD ve Türkiye’nin çıkarına hizmet etmektedir. İsrail, Esad yönetiminden kurtuldu. Suriye’nin Gazze’de HAMAS ve müttefiki silahlı örgütlerden, Batı Şeria’da yanına Mahmut Abbas’ı da alarak kendisine tehdit oluşturan her şeyden kurtuluyor. En büyük ve en azılı düşmanı Lübnan Hizbullah’ın askeri ve siyasi lider kadrosunu katletti.
Güney Lübnan’ı işgal edemedi ama Hizbullah’a ağır darbeler vurdu. Suriye’de yüzlerce sorti yaparak Esad’ın sonunu getiren koşullara katkıda bulundu. Suriye sahasının en demokratik, en ılımlı ve popülist örgütü el-Kaide’den doğma, DEAŞ’tan olma, El-Nusra’dan türeme, HTŞ lakaplı ve takım elbiseli kravatlı Ahmet Hüseyin Şara el-Colani Esad’ın sarayına oturtuldu.
BAKIN SİZDENİM MESAJLARI
İsrail istediği gibi istediği yere askeri operasyon yapıyor. Suriye’nin kara, hava ve deniz gücünü yok etti. Colani orduyu, polis teşkilatını, istihbaratını, bürokrasisini, mahkemelerini, kapıcısından en üst görevlisine tasfiye etti.
Geçici Hükümet olduğunu söylüyor ama hükümet kuruyor, bakanlar atıyor, emirnameler yayınlıyor, kendisi dışındaki tüm örgütlerin silah bırakmasını talep ediyor. ABD ve İsrail’e artık Esad yok lütfen çekilin diyor. Lütfen beni terör listesinden silin diyor.
Beni ve bakanlık verdiğim çok demokrat mücahit yoldaşlarım geçmişte bir halt yemiş olabilir, insanız hata yapmış olabiliriz ama akıllandık BM Güvenlik Konseyi kararlarını kaldırın, abluka ve ambargoları bitirin diyor.
Hristiyanları severim bakın Noel için iki gün tatil ilan ettim, Dürzilerle Alevilerle kucaklaşıyorum, bu kundaklamaları, katliamları yapanlar eski rejimin çeteleriyle halen emirlerimi uygulayamayan acemi mücahitlerimiz ve intikam duygusundan heniz kurtulamamış öfkeli Sünni kardeşlerimiz ama bunları da halledeceğiz diyor.
AÇIKLAMALARA DİKKAT
Ne derse desin ABD ve İsrail Suriye’yi bölmeden durmayacaklar. İngiltere ve Fransa da topa girecek. İran ve Rusya da rahat durmayacak. En büyük yük Sayın Erdoğan’ın omuzlarında olacak. Anlatalım; HTŞ, Türk istihbaratı ve Dışişleri Bakanlığımızın kontrolünde olduğunun görüntüsünü veriyor.
Bizimkiler bu görüntüyü baş tacı ediyor. Suriye’yi biz tanzim ediyoruz, Colani ile yıllara dayalı ilişkimiz var, Suriye ile deniz ve kara sınırları tahdit ediyoruz, Suriye denizinde yüzlerce milyar değerinde 3,4 trilyon metreküp doğalgaz, yüzlerce milyar değerinde petrol, yüzlerce milyar değerinde fosfat var biz çıkaracağız, zengin olacağız açıklamalarını dünyayla paylaşıyoruz.
Halep, Hama bizim Osmanlı toprağıydı diyoruz. Bu örgütün hamisi ve destekçisi Sayın Erdoğan’a karşı uluslararası cezalandırma devreye sokulur.
Mısır’da tek adam rejimi Hüsnü Mübarek’i Müslüman Kardeşler Örgütü'ne (Muhammed Mursi) devirttiler. Ardından onları, bağnaz, tehlikeli, aşırı diye yaftaladılar ve onları esas adamları Sisi ile devirip Mısır’a tam musallat oldular.
Benzer bir senaryoyu Suriye’de de uygulayacaklar. Tek adam rejimi Esad’ı Müslüman Kardeşler'den çok daha aşırı, bağnaz ve tek adam rejimi muhibbi Şara Colani’ye devirttiler.
Colani’yi Türkiye’nin kucağına bıraktılar. Sayın hükümetimiz ve medyası bu zaferi kendine mal etti. Şara Colani iç cepheyi kazanamaz. Buna ne gücü, ne zihniyeti ne de programı müsait değildir. Görünen köye kılavuz istemez. İdlib tecrübesiyle sabittir ki sinekten bal alınabilirse bunlardan Suriye milletinin temsilcisi olabilir.
İKİ ARADA BİR DEREDE
Son merhalede Şara Colani iki cepheden birisini tercih edecektir; İsrail, ABD, İngiltere veya Türkiye, Rusya arasında seçim yapmak zorundadır. Türkiye’yi kayırır ve onun çıkarlarına öncelik tanırsa Şara Colani ve hükûmetini mezhep savaşları, ekonomik baskılar ve cezalandırmalarla yıpratırlar, üzerinde sallanan terör kılıcı başına düşer.
Azınlıkları koruma, terör örgütünün işgaline son verme gerekçeleriyle dış askeri müdahaleye yol veren BM 7. maddesi işletilir. Veya Sayın Erdoğan’ın ABD ve İsrail’in varlığı ve sahada onların güdümünde olan başta YPG olmak üzere terör örgütlerini kabul etmesi karşılığında verilecek pastaya razı olur.
Şara Colani’nin Muhammed Mursi gibi devrilmesine sessiz kalır. Suriye’nin etnik ve mezhep kökeninde bölünmesine itiraz etmez.
Bu esnada Türkiye’nin Suriye hamlesine mukabil Kıbrıs’ta İsrail, İngiltere ve ABD’nin askeri hazırlığı içinde olduklarına dikkat çekelim. “Aman Petrol” şarkısı vardı.
Petrol, doğal gaz, su kaynakları, pazarlar ve İsrail’in bölgenin tek mutlak gücü olması, 100 senedir aynı filmi izliyoruz. Ve bu filmin baş mafyalarına yaranmak için takla atan figüranlar ile senin dinin benim mezhebim senin ırkın benim kökenim uğruna heba edilen milyonlar.